Trump’ın dönüşü ve iklim değişimi

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE [email protected]

Trump’ın seçilmesi belki sürpriz olma­dı ancak farklı kazanması herkesi şa­şırttı. Sonuçlar netleşince, refah toplum­larının çevrecilerinden karamsar sesler yükselmeye başladı.

Sonucu dünya için bir felaket olarak ad­landıranlar azımsanmayacak sayıda…

Trump’ın eski başkanlık döneminde iz­lediği iklim politikaları ve söylemleri, bu dönemde nasıl bir yol izleyeceğinin ipuç­larını fazlasıyla veriyor.

İklim değişimi aldatmaca mı?

İklim değişimini, “pahalı bir şaka”, “var olmayan”, “Çin’in aldatmacası” vb. şekil­lerde nitelendiren bir ABD başkanı var artık. Küresel ısınma, iklim değişimi el­betteki bilimsel olarak reddedilemeyecek gerçekler. Ancak bunu fırsata çevirme po­tansiyeli olan Batı dünyasının hırslarını dikkate aldığımızda, dünyanın önemli bir kısmının dolandırıldığı/dolandırılacağı da kuvvetle muhtemel… Trump’ın aldat­madan kastı bu ise biraz haklılık payı ola­bilir. Trump, başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilerek dünyada bir ilki gerçekleştirmişti.

Ancak Biden, bu anlaşmaya yeniden dönüş yapmıştı. Şimdi tekrar çekilmek Trump’ın ilk icraatlarından olursa şaşır­mamak gerekiyor.

Ayrıca, 2025’te ABD’nin kayıp-zarar fo­nuna sağlaması beklenen katkı muhteme­len hiç gelmeyecek.

Aslında bu konuda bir gömlek üstte gö­rünen Biden’ın, söylemlerin ötesine pek geçebildiği de söylenemez. Sadece Trump daha açık ve keskin… Asıl tehlike, önü­müzde COP29’un Bakü’de toplanacak ol­ması ve ABD’nin seçim sonuçlarından do­layı, fosil yakıtlar konusunda bir kararın yine alınamaması olacak. Birçok ülke bu süreçte geri adım atabilir.

ABD’nin karbon emisyonuna olan katkı­sı dikkate alındığında, zaten şimdiden tut­turulamayacağı anlaşılmış olan +1,5 0C’lik hedefin hayal olacağı, iklimdeki kötüye gi­dişin daha da hızlanacağı öngörülebilir.

Daha fazla fosil yakıt

Trump, fosil yakıtları azaltmak bir yana, daha fazla petrol, doğal gaz ve LNG (sıvı­laştırılmış doğal gaz) çıkartarak ülkesini yeniden dünyada açık ara bir numara yap­mayı vadediyor. Trump’a göre, daha fazla enerji çıkartarak ve ihraç ederek sağlana­cak refah ile tüm çevre problemlerini çö­zebilir. Trump, Alaska’daki el değmemiş coğrafyaya da el atmak ve oradan da petrol ve doğal gaz çıkarmak istiyor.

Karbon emisyonunun en büyük sorum­lusu olarak ABD’nin, bunun karşılığında ödemesi gereken parasal bedelin de büt­çelerinde kalacağını düşündüğünüzde, Trump’ın bu görüşü, seçmende fazlasıyla karşılık buluyor.

Demokrasinin zaafı mı?

Trump, seçmeni iyi okuyor. Kısa vade­li ve doğrudan cebini ilgilendiren somut vaatlerde bulunuyor. Siyasetin en büyük handikabı, kısa vadeli projelere odaklan­ması ve uzun vadeli (kendi iktidar döne­minden sonrası) projelere yatırım yapma­ması. İşte bu popülizm diye adlandırılıyor. Ama maalesef seçmenin tercihi bugün ce­bine girecek olan parada... 10-20 hatta 50 yıl sonrası herkes için bir hikâyeden iba­ret… İngiliz İktisatçı John Maynard Key­nes’e göre de uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız, değil mi?

Seçim kampanyalarında her iki adayın da iklim konusuna fazla girmemelerini de bu bağlamda görmek gerekiyor sanırım.

Kuraklık, açlık ve göçler

Yazımız içinizi karartmış olabilir. Ancak gerçek bu… Çok sıkıntılı bir döneme giri­yoruz. İklim değişimi giderek ağırlaşacak. Bazı bölgelerdeki kuraklık insanları sa­vaşlara ve göçlere zorlayacak.

Bu demektir ki refah toplumlarının da huzuru kaçacak… Artık hiç kimse güven­de değil…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar