Trump’a az kala
Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasına çok az bir zaman kaldı. Hem Amerika hem dünya için çok belirsiz ve endişelerle dolu geçen bir seçim sürecinin ardından Donald Trump Amerikan başkanı seçildi.
Artık herkes Amerika’nın yeni başkanının yemin edip göreve başlayacağı günü bekliyor. Şüphesiz ki Donald Trump’ın Amerikan iç siyasetinde dışarıdan çok daha fazla öncelikleri ve sorunları var. Seçim sürecinde vermiş olduğu vaatler, iç siyasetin yapım aşamasına dönük yenilemeyi ve dönüştürmeyi planladığı projeler gerek ekonomik gerek sosyal konularda Donald Trump’ın icraatları ve sözleri ABD seçmeni tarafından öncelikli olarak beklenmekte.
Yoğun bir gündem olacak
Ancak iç politikada olduğu kadar Donald Trump’ın dış politikada da karşısında yoğun bir gündem olacak. Herkesin gündemindeki temel konuların dışında aslında gündemde olmayan ama gündemi şüphesiz ki çok meşgul edecek birçok mesele de mevcut. Öncelikle şunu söyleyeyim, ben dünyada sağın ya da solun yükselişinden ziyade muhalefetin yükselişi algısına daha çok inanıyorum. Trump’a geçmeden bunu kısaca açıklamakta fayda görüyorum.
Pandemiden sonra başlayan ekonomik kriz dünyayı ciddi anlamda bir kaosa sürükledi. Bu krizin yaratmış olduğu darboğaz; göçü, işsizliği, üretim azlığını, kayıt dışı ekonomiyi ve şüphesiz enflasyonu tetikledi. Bütün bu gelişmelerin akabinde her ülkede ideolojisi ne olursa olsun iktidarlar sıkıntıya girerken muhalefet partileri de güçlenmeye başladı. İlk seçimler itibarı ile bazı ülkelerde solun sağı geçtiğini, bazılarında ise tam tersine bir durum olduğunu görmeye başladık.
Aslında bu bir ideolojik değişim değil, tam tersine ülkelerin vatandaşlarının ekonomik sıkıntıları başta, diğer problemlerden kaynaklanan sorunlarının hesabını ülkelerinin hükümetlerinden sorma biçimiydi. Yani kısacası belli bir ideoloji değil, ekonomik zorlukların yarattığı tepkilerle el değiştiren hükümetlere şahit olmaya başladık.
Kaotik süreçlerle karşı karşıya kalacağız
İşte tam bu aşamada Donald Trump’ı birçok dış politika meselesi, en az iç politika kadar meşgul edecek gibi görünüyor. Ukrayna, Rusya meselesi ve Gazze’de yaşananlar işin önemli bir boyutu ancak mesele bu iki sorundan ibaret değil.
İki hafta öncesi itibarıyla boyut değiştirmiş bir Suriye sorunu ve bu sorun kaynaklı Ortadoğu’nun birçok ülkesine sirayet etmesi muhtemel etnisite, din ve mezhep çatışmalarından oluşan kaotik süreçlerle karşı karşıya kalacağız. Fransa’da seçimlerden sonra yaşanan dengesizlik Makron’un yeni bir hükümet başkanı bulması ve kabineyi kurdurmasıyla başka bir boyuta taşındı.
Güney Kore’de sessiz sedasız yaşanan kriz, temellerine inilerek incelenmesi gereken bir mevzu olarak karşımızda bekliyor. Çin ile Tayvan arasındaki gerginlik Trump ile birlikte bambaşka bir boyuta taşınabilir. Latin Amerika’daki gelişen ekonomilere Trump’ın meşhur vergilerinin etkilerinin nasıl olacağı merak konusu. Bir de karşımıza Trump’ın en son BRICS ülkelerine yaptığı ek vergi tehdidi de binince seyreyle cümbüşü.
Bundan sonrasını etkileyecek
Uzun lafın kısası, önümüzde Trump dönemi ile birlikte bambaşka boyutlara evrilecek birçok dış politika meselesi var. Trump yönetiminin bu sorunlara karşı alacağı tavır sadece Amerika’yı değil ya da o sorunun olduğu ülkeyi değil bütün dünyanın bundan sonraki belki de 50 senesini etkileyecek.