Trump-Xi Görüşmesi ve Ticaret
Önceki haftalarda bu konuya değinmiştim. Ancak Trump - Xi görüşmesi öncesi FT’de Martin Wolf da benzer bir yazıyı kaleme alınca bir kez daha detaylandırmak istedim. Elinize alıp okuduğunuz pek çok raporda veya köşe yazısında konu ağırlıklı olarak ticaret dengesi (cari denge ile eş anlamlı kullanıyorum) üzerinden tartışılıyor olmalı. Oysa bu kalemin bir de ikiz kardeşi var ve ikisi ayrı ayrı değerlendirilemez, bağımsız hareket edemez. O halde cari fazla (açık) = sermaye hesabı açığı (fazlası) (burada Merkez Bankasının rezerv alması ve satması da var ama karıştırmıyorum). Bir adım daha ileriye götürdüğümüzde “İhracat– İthalat = Yatırımlar-Tasarruflar” şeklinde bir denklem yazabiliriz.
Ticareti kısa bir süre için kenara bırakır ve teorik bir soruya eğilirsek: Çin daralmış olsa da muazzam bir ticaret fazlası veriyor. Yukarıdaki denklem uyarınca bu miktarı ihraç etmesi gerekiyor (Çin her iki kalemde de fazla verdiği dönemler oldu, o noktada MB devreye giriyor ve eşitliği sağlayacak şekilde rezerv işlemleri yapıyor). Ticaret fazlasından oluşan 100 milyar dolarlık sermayeyi derin ve güvenli piyasaları nedeni ile ABD’ye yönlendirmiş olsun. Bu durumda dolar değer kazandı ve Amerikalılar da yurtdışı yatırımlarını ve ithalatlarını artırdı. Yurt dışına 50 milyar dolar gönderdiler, nette sermaye hesabı 50 milyar dolar fazla vermiş durumda. Bu gelişmenin karşılığı otomatik olarak ABD’nin 50 milyar dolar ticaret açığı vermesi demek. Yumurta tavuk ilişkisi kafanızı karıştırmasın.
Çin’in aldığı bir kararın ABD üzerinde nasıl bir etki yarattığını gördük. 50 milyar dolar ticaret açığı. Ancak asıl soru şu: Bu ticaret açığı 'Çin ile mi' olmak zorunda? A-Evet B- Hayır. Cevap B. ABD Çin’e 5 milyar dolar açık verirken Meksika’dan ithalatı artırarak 45 milyar dolarlık açık verebilir. Bu durumda ABD’nin 50 milyar dolar ticaret açığı var ancak bunun büyük kısmı Çin ile değil Meksika (bu arada gerçek dünyada Meksika ABD’ye olmasa da toplamda cari açık veren bir ülke) ile ve fakat sorumlusu Çin. Kısacası bir bütün olarak “ticaret açığı sorunu” tek tek ikili ticaret ilişkilerinden daha “büyük”. Bu köşe yazıldığı sıralarda henüz Trump-Xi görüşmesi yapılmamıştı. Ancak Trump’ın sadece ticareti konulara yoğunlaşması ve fakat Çin’in zaten dünyanın başına bela olmuş ve ileride daha da olacak sermaye hesabı ve hareketlerini geri planda bırakması bir çözüm şansını azaltacaktır. Ticaret konusu maalesef merkez bankaları-finansal sistem konusu gibi az anlaşılan bir konu. Önceki gün NYT Meksika’nın ABD yerine başka bir ülkeden mısır ithal etmesi durumunda ABD’li üreticilerin büyük bir darbe yiyeceği analizini paylaştı. Oysa Meksika mısırı X ülkesinden ithal etmeye başladığında X ülkesinin Y ülkesine olan mısır ihracatı azalacak ve Y ülkesi de dönüp ABD’den mısır ithal edecektir. Bu konuya tek taraflı değil daha geniş bakılması dünya ekonomisinin selameti açısından çok önemli. Zira henüz tam anlamı ile bir “kavga” çıkmadan bile dünya ticaret hacmi daralıyor.