Trump ve benzerlerinin faturası ağır olacak
Haftaya iyi başlamıştı ABD borsaları. Bu yılın ilk çeyreğinde şirket karlarında gerçekleşen artışın, Trump’ın vergi indirimlerinin de etkisiyle, son 7 yılın rekorunu kıracağı beklentisi hızlı bir yükselişe geçirmişti borsaları. Ancak FBI ajanlarının, yıllardan beri Trump’ın avukatlığını yapan Michael Cohen’in Manhattan’daki bürosuna bir baskın düzenleyerek bazı belgelere el koyduğu haberi bomba gibi düştü borsalara ve hızlı yükseliş yerini hızlı bir düşüşe bıraktı. Kapanışta hala artıdaydı borsa endeksleri ama iyimserlik yerini belirsizliğe bırakmıştı.
Daha sonraki saatlerde Başkan Trump’ın Suriye’de Esad rejimine karşı askeri bir girişimde bulunmak için karar aşamasında olduğu açıklandı. Rusya ise ABD’yi askeri harekata geçmemesi için uyardı. Suriye savaşında Rusya ile ABD’yi karşı karşıya getirecek tehlikeli bir tırmanış yaşanacağı beklentisi artmıştı.
Rusya borsalarında da %9’luk keskin bir düşüş yaşandı önceki gün. Trump yönetiminin Rusya Devlet Başkanı Putin’e yakınlığıyla bilinen ünlü Rus işadamlarına sert yaptırımlar uygulama kararı bu işadamlarının şirketlerinden borsanın geneline yayılan sert bir düşüşe yol açmıştı. Rus rublesi de yeni kayıplara uğramıştı.
Öte yandan Trump yönetiminin Çin’e karşı başlattığı ticaret savaşında, her iki taraftan yapılan açıklamalar yeni bir tırmanışın ortamını hazırladı. Financial Times’in haberine göre, BNP Bankası karamsar bir rapor yayınlayarak, savaşın alevlenmesi halinde hisse senedi fiyatlarında %50’ye varan düşüşler olabileceğini, ABD tahvil piyasasında ve Çin’in banka sisteminde ciddi sarsıntıların yaşanabileceğini ileri sürmüştü.
Pazartesi günü, tek bir gün içinde gündeme gelen bu gelişmeler, Trump gibi liderlerin dünyayı ne kadar gerilimli ve çatışmaya açık bir ortama sürüklediğini gösteriyor.
Fatura dünyaya çıkacak
Öyle görünüyor ki Trump, Putin, Orban ve “güçlü tek adam” modelinin diğer temsilcileri, ülkelerine ve dünyaya ağır bir fatura ödetecek. Bu liderlerin söylemleri ve icraatları sayesinde fatura her gün kabarıyor ama faturaya eklenen kalemlerin yanlarındaki fiyat hanesi şimdilik boş duruyor. Piyasaların bu kalemleri nasıl fiyatlayacağını ve faturanın ne zaman kesileceğini kestirmek kolay değil. Dünyanın ve insanlığın sonunda ağır bir faturayla karşılaşacağını söylemek için ise falcı olmak gerekmiyor.
Bugün gelinen noktada dünyanın geleceğini tehlikeye atan bu liderlerin en büyük özeliklerinden biri bunların çatışmadan beslenmesi. Bu liderler sahip oldukları desteği korumak için, sürekli olarak yeni düşmanlar yaratarak onlarla savaşmak ve yeni zaferler kazanmak zorundalar. Bu nedenle sorgulanmaya ve eleştiriye hiç tahammülleri yok, kendilerini eleştirenleri hemen düşman gibi görüp yok etmeye çalışıyorlar.
Dünyanın zafer sarhoşu şımarıkları siyasi liderlerden ibaret değil. Dünyadaki insanların tamamının tüm verilerini ele geçirerek onları uzaktan yönlendirme hedefine hayli yaklaşmış görünen dijital teknoloji devlerinin şımarık patronlarını da unutmamak gerekiyor. Şimdi gelinen noktada dünyanın en güçlü ülkesinin lideri Başkan Trump ile geçen yıl “dünyanın en zengin adamı” unvanını ele geçiren Amazon’un patronu Jeff Bezos arasında süregelen atışma, dünyaya hükmetme hevesindeki şımarıkların birbirleriyle çatışma riskinin de büyük olduğunu gösteriyor.
Dünya ekonomisinde yavaşlama sinyali
Dünyaya hükmeden liderlerin yarattığı bu gerilimli ortamda, dünya ekonomisinde yıllardan beri ilk kez tüm bölgeleri kapsayan senkronize bir büyümenin yaşanmakta olması, her şeye karşın iyimser olmak isteyenlere bu olanağı veriyordu. Ancak geçen yıl dünya ekonomisindeki olumlu gelişmenin sinyallerini vermiş olan öncü göstergelerin şimdi dünyada büyümenin yavaşlayacağını ve enflasyonun başını kaldıracağını göstermeye başladığı görülüyor.
Öncü göstergeleri izleyen Fulcrum Economics adlı kuruluşun yöneticisi olan Gavyn Davies’in F.Times gazetesindeki bloğunda yer alan son bilgiler, dünya ekonomisinde geçen ay gözlenen yavaşlama eğiliminin sürdüğünü gösteriyor. Eldeki son veriler dünya ekonomisinde beklenen büyümenin %4.5-5.0’den %4.2’ye gerilediğini gösteriyor. Özellikle Euro alanı ülkelerinde ve Japonya’da yavaşlama eğiliminin daha belirgin olduğu görülüyor. Buna karşılık enflasyonda ABD’den başlayarak bir kıpırdamanın ilk sinyallerinin alındığı belirtiliyor.