Trump sonrası galipler ve mağluplar
Trump zaferinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Seçim sonrası ilk günlerde yaşanan oynaklık yatıştı. Piyasa fiyatlamaları kalıcı bir platoya oturdu. Yeni dönemin galipleri ve mağlupları belli oldu.
Yeni dönemde en çok kazandıran yatırım aracı hiç şüphesiz büyümeye duyarlı küçük şirket hisseleri oldu. Başkan Trump’ın ve Cumhuriyetçilerin kontrol edeceği bir Kongre’nin ABD ekonomisini canlandıracağına inanan yatırımcılar yurtiçine iş yapan küçük hisselere yatırım yaptı.
Ağırlıklı olarak küçük şirketlerden oluşan Russel 2000 endeksi son bir ay içinde %14’ten daha fazla getiri sağladı. Doların güçlenmesinden olumsuz etkilenen ve korumacı tedbirlerden endişelenen uluslararası büyük şirketlerin ağırlıkta olduğu S&P 500 endeksinin aynı dönemde getirisi %5’in altında kaldı. Ama yine de S&P 500 endeksi dünya piyasalarının üzerinde güçlü bir performans gösterdi.
Japon Topix endeksi Trump sonrası dönemde %11 artışla en çok kazandıran ikinci varlık grubu oldu. Yenin dolara karşı değer kaybetmesi ihracatçıların, faiz oranlarındaki yükseliş banka ve sigorta şirketlerinin değerlemelerini yukarı çekti. Trump zaferinin sürpriz galibi Japonya hisse senetleri oldu.
Trump sonrası dönemde en çok kaybettiren yatırım aracı hiç şüphesiz altın oldu. ABD seçimleri sonrası piyasalarda oluşacak çalkantı döneminde kendilerini korumak için altına yatırım yapan yatırımcılar servetlerinin %8’ini kaybetti. Ancak seçimler öncesi %20 civarında bir değer artışı olduğu için 2016 yılı altın için kötü bir yıl olmadı.
Fed’in faiz artıracağı beklentisi doların küresel olarak %2’nin üzerinde değer kazanmasını sağlarken Japon Yeni %7 değer kaybı ile en çok değer kaybeden gelişmiş ülke parası oldu. Japon yeninin değer kaybı ihracat ağırlıklı Japon şirketlerinin değer kazanmasını sağlayan temel gelişmeydi.
Vergilerin düşürülmesi ve harcamaların azaltılması yoluyla uygulanacak politikaların büyümeyi hızlandıracağı ve enfl asyonu artıracağı beklentisi ile ABD tahvil faizlerinde 80- 90 baz puanlık bir yükseliş yaşandı. Bir zamanlar emin liman olarak görülen gelişmiş ülke tahvilleri son bir aylık süre içinde %5’e yakın değer kaybetti.
Gelişmekte olan ülke paraları %7 kaybı ile Trump sonrası dönemde en kötü performans gösteren yatırım araçları arasında yer aldı. Güçlü dolar ve yükselen faizler dolar cinsi borcu yüksek olan gelişmekte olan ülke değerlemelerini aşağı çekerken olası korumacı tedbirler ABD’ye ihracatı yüksek olan ülke varlıklarında tedirginlik yarattı.
Küresel risk iştahına duyarlı Türk lirası dolara karşı %10 kayıp ile Meksiko pesosundan sonra en çok değer kaybeden gelişmekte olan ülke parası oldu. Cari açığımızın ve şirketlerin döviz açık pozisyonunun yüksekliği Türk lirasını küresel piyasalardaki oynaklıklar karşısında kırılgan yapıyor.
Merkez Bankası’nın faiz artırımı, ekonomi yönetiminin aldığı önlemler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı Türk lirası seferberliği geçen hafta ortasında dövizdeki yükselişi kısmen frenledi. Ancak döviz açık pozisyonu olan şirketlerin ve kendini kur riskine karşı korumak isteyen yabancı yatırımcının talebiyle Türk lirası kazancının önemli bir kısmını maalesef geri verdi.
Genel izlenimimiz piyasaların Trump sonrası riskleri yeterince fiyatlamadığı yönünde. Bu konuda ilk sınav bu haftaki FOMC toplantısında verilecek. Piyasalar Fed’in bu ay faiz artışı yapacağını fiyatlamış durumda. Ancak 2017 yılında birden fazla faiz artışı yapılacağı henüz tam olarak fiyatlanmadı. FOMC toplantısı sonrası verilecek şahin mesajlar dolardaki yükselişin ve Türk lirasındaki kaybın devam etmesine neden olabilir.