Trump senaryoları
Senaryolar tahmin değildir. Ancak, küresel belirsizliklerin bu kadar yüksek olduğu mevcut dönemde tek bir makroekonomik senaryo ile çalışmak da mümkün gözükmüyor.
Bu nedenle, olası gelişmelere hazırlıklı olmak ve hızlı karar alabilmek adına, petrol fiyatları gibi dışsal faktörlerdeki muhtemel değişimlere yönelik farklı senaryolar üretmek ve bunların etkilerini analiz etmek gerekiyor.
Baz senaryo
Buna geçmeden önce baz senaryomuzu kısaca özetleyeyim, böylece değişen varsayımların etkisi daha net anlaşılabilir.
Baz senaryomuzda, petrol fiyatının yıl içinde 75 dolara yükseldiğini, doğalgaz fiyatlarının ise petrol fiyatlarına paralel şekilde ılımlı arttığını varsaydık. Dolar kuru için de yıl sonunda 42 seviyesini öngördük.
Bu görünüm altında, yurtiçi elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yıl içinde kademeli olarak toplam %20-25 oranında zam yapılacağını dikkate aldık. Gıda sektöründe devam eden arz-talep dengesizlikleri ile yüksek seviyelerde kalmaya devam edecek gübre ve taşımacılık maliyetleri nedeniyle yıl sonu fiyat artış tahminimizi %34 olarak belirledik.
Bu varsayımlar çerçevesinde hesaplamalarımız, enflasyonun yılı %28 seviyesinde tamamlayacağını gösteriyor. Bu durumda, TCMB yılın ikinci yarısında faiz indirim hızını son toplantılardaki 250 baz puana kıyasla yavaşlatmak zorunda kalacak ve yılı %30 veya üzeri bir faiz seviyesiyle tamamlayacaktır.
Bir iyimser, bir kötümser senaryo
Son dönemde enerji fiyatları, ABD’nin arz artışı ve küresel büyümede yavaşlama beklentileri nedeniyle geriledi. İlk senaryomuzda, petrol fiyatının 60 dolara, doğalgaz fiyatlarının ise 2024 yılının ilk yarısındaki seviyelere geri döndüğünü varsaydık.
Ayrıca, ABD ekonomisinin Trump politikalarının yarattığı belirsizlikler nedeniyle zayıflaması, buna karşılık AB ekonomilerinin artması beklenen savunma harcamalarıyla daha hızlı büyümesi öngörülüyor. Bu doğrultuda, euro/dolar paritesinin 1.14’e yükseldiğini varsaydık.
Bu gelişme, Türkiye’nin %41 payla en büyük ihracat pazarı olan AB ülkelerine yönelik ihracatını destekleyerek ödemeler dengesi görünümüne olumlu yansıyacaktır. Böyle bir durumda, yıllık cari açığın geçen yıl olduğu gibi 10 milyar dolar civarında kalması ve döviz dengesine pozitif katkı sağlaması beklenir. Bunun döviz kurları üzerinde de olumlu etkisi olacaktır. Bu senaryoda, yıl sonu dolar kurunu baz senaryomuza kıyasla biraz daha düşük, 40 olarak varsaydık.
Enerji fiyatlarındaki düşüş, kamunun sübvansiyon ödemelerini de azaltacaktır. Bu fiyat seviyelerinde, doğalgaz ve elektrik sübvansiyon ödemeleri devam edecek olmakla birlikte, bütçeye yükün azalması nedeniyle yıl boyunca kamu fiyatlarının sabit tutulabileceğini öngördük.
Doğalgaz ve gübre fiyatları arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır; çünkü doğalgaz, özellikle azot bazlı gübrelerin üretiminde temel bir hammaddedir. Bunun yanında, akaryakıt fiyatlarındaki düşüş de taşımacılık maliyetlerini aşağı çekerek gıda fiyatlarına olumlu yansıyacaktır. Ancak, devam eden arz-talep dengesizliği nedeniyle yıl sonu gıda fiyat artışını %28 ile görece yüksek bir seviyede varsaydık.
Tüm bu varsayımları tahmin modelimize dahil ettiğimizde, enflasyona yaklaşık 5 puanlık olumlu etki geleceğini ve yıl sonu enflasyonunun %23’e gerileyeceğini hesaplıyoruz.
Bu durumda, TCMB yılın geri kalanındaki 6 PPK toplantısında da 250’şer baz puanlık faiz indirimlerine rahatlıkla devam edebilir. Hatta bazı toplantılarda, piyasanın en azından bir miktar daha yüksek indirimleri fiyatlayabileceğini öngörüyoruz.
Bu iyimser senaryoya yönelik en büyük risk, ticaret savaşlarının tamamen kontrolden çıkmasıdır. Ekonomik anlamda yaşanabilecek arz kısıntılarının olası etkilerini pandemi dönemiyle karşılaştırmak yanlış olmaz. Pandemi, küresel tedarik zincirlerini bozarak üretimde aksamalara ve maliyet artışlarına yol açmıştı. Benzer şekilde, Trump’ın olası politikaları da ticaret savaşları ve göçmen kısıtlamaları yoluyla arz tarafında darboğazlar yaratabilir. Bu senaryonun ekonomik ve finansal sonuçları, uygulanacak politika tercihlerine bağlı olmakla birlikte, pandemi dönemindeki etkilerden çok farklı olmayacaktır.
Önemli olan orta vadeli hedefler
Trump politikaları nedeniyle küresel belirsizliklerin yüksek seyrettiği ve muhtemelen yüksek kalacağı önümüzdeki dönemde, farklı ekonomik senaryolar üzerinde çalışmak ve gelişmelere karşı hazırlıklı olmak gerekmektedir. Eğer durum tamamen kontrolden çıkmaz ve küresel ticaret savaşı tam kapsamlı bir hale dönüşmezse, Türkiye ekonomisinin bu gelişmelerden olumlu etkilenme ihtimali de bulunmaktadır.
Ancak, bu iyimser senaryo gerçekleşse bile konjonktürel olarak geçici olabilir. Bu durumu göz önünde bulundurarak, ekonomi politikalarının orta ve uzun vadeli hedeflerle uyumlu kalması ve para ile maliye politikalarında erken gevşemeye gidilmemesi kritik önem taşımaktadır.