Trump senaryoları

Erkin IŞIK
Erkin IŞIK GLOKAL EKONOMİ erkin.isik@dunya.com

Senaryolar tahmin değildir. Ancak, kü­resel belirsizliklerin bu kadar yüksek oldu­ğu mevcut dönemde tek bir makroekonomik se­naryo ile çalışmak da mümkün gözükmüyor.

Bu nedenle, olası geliş­melere hazırlıklı olmak ve hızlı karar alabilmek adına, petrol fiyatları gibi dışsal faktörlerdeki muhtemel değişim­lere yönelik farklı senaryolar üret­mek ve bunların etkilerini analiz etmek gerekiyor.

Baz senaryo

Buna geçmeden önce baz senar­yomuzu kısaca özetleyeyim, böyle­ce değişen varsayımların etkisi da­ha net anlaşılabilir.

Baz senaryomuzda, petrol fiya­tının yıl içinde 75 dolara yükseldi­ğini, doğalgaz fiyatlarının ise pet­rol fiyatlarına paralel şekilde ılımlı arttığını varsaydık. Dolar kuru için de yıl sonunda 42 seviyesini ön­gördük.

Bu görünüm altında, yurti­çi elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yıl içinde kademeli olarak toplam %20-25 oranında zam yapılacağı­nı dikkate aldık. Gıda sektöründe devam eden arz-talep dengesizlik­leri ile yüksek seviyelerde kalma­ya devam edecek gübre ve taşıma­cılık maliyetleri nedeniyle yıl sonu fiyat artış tahminimizi %34 olarak belirledik.

Bu varsayımlar çerçevesinde he­saplamalarımız, enflasyonun yılı %28 seviyesinde tamamlayacağı­nı gösteriyor. Bu durumda, TCMB yılın ikinci yarısında faiz indirim hızını son toplantılardaki 250 baz puana kıyasla yavaşlatmak zorun­da kalacak ve yılı %30 veya üze­ri bir faiz seviyesiyle tamamlaya­caktır.

Bir iyimser, bir kötümser senaryo

Son dönemde enerji fiyatları, ABD’nin arz artışı ve küresel büyü­mede yavaşlama beklentileri nede­niyle geriledi. İlk senaryomuzda, petrol fiyatının 60 dolara, doğalgaz fiyatlarının ise 2024 yılının ilk ya­rısındaki seviyelere geri döndüğü­nü varsaydık.

Ayrıca, ABD ekonomisinin Trump politikalarının yarattığı be­lirsizlikler nedeniyle zayıflaması, buna karşılık AB ekonomilerinin artması beklenen savunma harca­malarıyla daha hızlı büyümesi ön­görülüyor. Bu doğrultuda, euro/do­lar paritesinin 1.14’e yükseldiğini varsaydık.

Bu gelişme, Türkiye’nin %41 payla en büyük ihracat pazarı olan AB ülkelerine yönelik ihracatını destekleyerek ödemeler dengesi görünümüne olumlu yansıyacak­tır. Böyle bir durumda, yıllık ca­ri açığın geçen yıl olduğu gibi 10 milyar dolar civarında kalması ve döviz dengesine pozitif katkı sağ­laması beklenir. Bunun döviz kur­ları üzerinde de olumlu etkisi ola­caktır. Bu senaryoda, yıl sonu dolar kurunu baz senaryomuza kıyasla biraz daha düşük, 40 olarak var­saydık.

Enerji fiyatlarındaki düşüş, ka­munun sübvansiyon ödemeleri­ni de azaltacaktır. Bu fiyat seviye­lerinde, doğalgaz ve elektrik süb­vansiyon ödemeleri devam edecek olmakla birlikte, bütçeye yükün azalması nedeniyle yıl boyunca ka­mu fiyatlarının sabit tutulabilece­ğini öngördük.

Doğalgaz ve gübre fiyatları ara­sında güçlü bir ilişki bulunmakta­dır; çünkü doğalgaz, özellikle azot bazlı gübrelerin üretiminde temel bir hammaddedir. Bunun yanında, akaryakıt fiyatlarındaki düşüş de taşımacılık maliyetlerini aşağı çe­kerek gıda fiyatlarına olumlu yansı­yacaktır. Ancak, devam eden arz-ta­lep dengesizliği nedeniyle yıl sonu gıda fiyat artışını %28 ile görece yüksek bir seviyede varsaydık.

Tüm bu varsayımları tahmin mo­delimize dahil ettiğimizde, enflas­yona yaklaşık 5 puanlık olumlu etki geleceğini ve yıl sonu enflasyonu­nun %23’e gerileyeceğini hesaplı­yoruz.

Bu durumda, TCMB yılın geri ka­lanındaki 6 PPK toplantısında da 250’şer baz puanlık faiz indirimle­rine rahatlıkla devam edebilir. Hat­ta bazı toplantılarda, piyasanın en azından bir miktar daha yüksek in­dirimleri fiyatlayabileceğini öngö­rüyoruz.

Bu iyimser senaryoya yönelik en büyük risk, ticaret savaşlarının tamamen kontrolden çıkmasıdır. Ekonomik anlamda yaşanabilecek arz kısıntılarının olası etkilerini pandemi dönemiyle karşılaştırmak yanlış olmaz. Pandemi, küresel te­darik zincirlerini bozarak üretim­de aksamalara ve maliyet artışla­rına yol açmıştı. Benzer şekilde, Trump’ın olası politikaları da ti­caret savaşları ve göçmen kısıtla­maları yoluyla arz tarafında darbo­ğazlar yaratabilir. Bu senaryonun ekonomik ve finansal sonuçları, uygulanacak politika tercihlerine bağlı olmakla birlikte, pandemi dö­nemindeki etkilerden çok farklı ol­mayacaktır.

Önemli olan orta vadeli hedefler

Trump politikaları nedeniyle kü­resel belirsizliklerin yüksek sey­rettiği ve muhtemelen yüksek ka­lacağı önümüzdeki dönemde, fark­lı ekonomik senaryolar üzerinde çalışmak ve gelişmelere karşı ha­zırlıklı olmak gerekmektedir. Eğer durum tamamen kontrolden çık­maz ve küresel ticaret savaşı tam kapsamlı bir hale dönüşmezse, Türkiye ekonomisinin bu gelişme­lerden olumlu etkilenme ihtimali de bulunmaktadır.

Ancak, bu iyimser senaryo ger­çekleşse bile konjonktürel ola­rak geçici olabilir. Bu durumu göz önünde bulundurarak, ekonomi politikalarının orta ve uzun vade­li hedeflerle uyumlu kalması ve para ile maliye politikalarında er­ken gevşemeye gidilmemesi kritik önem taşımaktadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar