Trump Put, Bessent Put in, Powell Put out
Hatırlar mısınız? Eskiden ‘Powell Put’ veya ‘Fed Put’ diye bir söyleyiş vardı. Ne anlama geliyordu bu? Opsiyon bilenlerin hemen anlayabileceği üzere düşüşe karşı alınan önlem gibi düşünebiliriz.
Yani ABD’de endeksler ne zaman düşecek olsa Fed’den veya Powell’ın kendisinden bir açıklama gelir ve endeks yine yukarıda kalırdı. Piyasa da artık bunun sürekli olacağına çok inandığı için ne zaman hisse senedi piyasasını rahatsız eden bir durum olsa yine hemen Powell’ın para politikasını bir takla attıracağını ve ekonomiyi yeniden destekleyeceğini düşünürdü. Buna da ‘Powell Put’ denirdi.
Şimdilerde bu iş daha da bir genele yayıldı ve kriptolar için ‘Trump Put’, tahvil faizleri için ‘Bessent Put’ lafları ortaya çıktı.
Destekleyici hareketler
Gerçekten de dikkat ettiyseniz ne zaman kripto piyasası aşağı yönelse Trump’tan bir açıklama geliyor ve Amerikan hükümetinin kripto paralarla yapacağı büyük işler gündem oluyor. Bunun içinde rezervler içinde yer vermekten tutun da kendi tokenini çıkarmaya kadar her türlü destekleyici hareket var. Yani düşüşe karşı net bir önlem var, bir ‘put’ opsiyonu var.
Ancak daha önemlisi tahvil piyasalarında var. Geçen rounddan tecrübeli Trump ve kabinesi artık Powell’ın kendisi veya Fed’le uğraşmayı bıraktı. Ama her başkanın isteyeceği üzere onlar da kendi dönemlerinde faizin düşük olmasını istiyorlar.
Çünkü düşük faiz daha fazla fiziki yatırım ve büyüme getirir. Ancak politika faizine etki ediyormuş gibi görünmek istemiyorlar, sonuçta merkez bankaları bağımsız (mı?). Bu yüzden yancılık edip gösterge faiz kabul edilen 10 yıllık tahvil faizinin düşmesi gerektiğinden bahsediyorlar. E hani ‘’Put’’ dediğimizde o şeyin düşmemesi içindi? İşte bu noktada tahvilin faizine değil fiyatına bakıyoruz.
Bessent faizin düşmesi gerektiğini söylerken aslında fiyatın yükselmesi gerektiğini söylüyor, işte ‘’Put’’ da burada. Hatta bunun için Hazine Bakanı Bessent, periodik olarak yapılan tahvil ihalelerinin büyüklüklerini bile azalttı. Ayrıca tahvile olan talebi artırmak için bankaların sahip olabilecekleri tahvillerle ilgili regülasyonu bile gevşettiler ki bankalar tahvil piyasasında daha fazla alıcı olsun.
Fiyatlara yansıyıp son bulacak
Siyasi taraf faizin düşmesi için yandan yandan baskı yapa dursun, Fed başkanlarının açıklamaları ortaya karışık olmaya devam ediyor. Kimisi faiz indirimlerinden dem vururken kimisi 2025 faiz indirim beklentisini aşağı çektiğini paylaşıyor. Bu iş nereye kadar böyle devam eder bilinmez ama bana sorarsanız gümrük vergilerinin etkileri korkulduğu kadar enflasyonist olmayacak ve kısa sürede fiyatlara yansıyıp son bulacak.
Ardından ise faiz indirimleri başlayacaktır. Büyüme konusu bir süre daha gündemi meşgul edecek gibi duruyor. Çünkü en son gelen PMI verilerinde ABD fabrika aktivitesi hakkında fikir veren imalat PMI verisi 50’nin altında gelerek ekonomik olarak daralmaya işaret etti. Zaten büyüme endişelerinin tavan yaptığı bir ortamdayız…
Bu tür haberler bir süre daha hem hisseleri hem tahvilleri hem de hisseleri etkileyecektir. Her ne hikmetse bakırı falan hiç etkilemedi. İlerleyen zamanlarda işsizlikte artış, kamu istihdamında dikkate değer daralma ve iş arayan sayısında da önemli artışlar olacak gibi gözüküyor; bkz. DOGE & ELON
Korkuları tavan yaptıracaktır
Bütün bunlar büyüme ile ilgili korkuları tavan yaptıracaktır ve ABD hisseleri üzerinde baskının artmasına neden olacaktır. Tahvil getirileri ise net bir şekilde aşağı yönlenmeli; tıpkı Bessent’in dediği gibi. Bu sırada pariteler düşen ABD tahvil faizi nedeniyle DXY aleyhine çalışmalı ki her şey tastamam olsun.
Bu senaryoda şu anda yüzde 4.35 civarında olan tahvil faizlerini yüzde 4.00-yüzde 3.80 aralığında görebiliriz. Endekslerde ise yüzde 10 kadar satış şaşırtmamalı. Beklenen faiz farklarına bakarsak parite de 1.1500/1.1600 yapar mı diye düşünüyor insan. Tabi bütün bunlar, enflasyonun düşündüğüm gibi fazla azıtmadan kontrol altında kalması koşuluyla geçerli. Eğer enflasyon patlarsa denklem tam tersine dönebilir.