Trump kazanırsa

Prof. Dr. Tolga Demiryol
Prof. Dr. Tolga Demiryol Küresel perspektif tolga.demiryol@dunya.com

5 Kasım 2024’te gerçekleşecek Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimi tüm dünya için kritik bir öneme sahip. Donald Trump bu hafta başında Iowa eyaletinde yapılan ilk Cumhuriyetçi Parti ön seçiminden ezici bir üstünlükle ayrıldı. Ancak, Trump’ın seçimlere katılmasının önündeki yasal engeller henüz aşılmış değil. Ayrıştırıcı bir figür olan Trump’ın parti içindeki muhaliflerinin sayısı da fazla. Dolayısıyla Trump’ın seçim şansını kesin olarak değerlendirmek için henüz çok erken. Ancak şu da bir gerçek ki, Cumhuriyetçi kanatta adaylık için Trump’ı zorlayacak bir isim henüz çıkmadı. Alternatifsizliği, Trump’ın Cumhuriyetçi Parti adaylığına giden yolda en büyük kozu. Kamuoyu araştırmalarında Başkan Biden’a çıkan desteğin tarihin en düşük seviyelerinde olması, Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönme umutlarını yeşertiyor.

Peki, Trump’ın başkanlığı yeniden kazanması halinde, dünyanın geri kalanını, özellikle de küresel ekonomiyi, neler bekliyor? Bu yazıda Trump’ın 2016-2020 dönemi politikalarından yola çıkarak, olası bir Trump başkanlığının beraberinde getireceği üç riskin altını çizeceğim.

Ticaret savaşları

Yeni bir Trump döneminde dünyayı bekleyen ilk risk ticaret savaşlarının alevlenmesi olacaktır. Kendisini bir “iş bitirme sanatı” ustası olarak gören Trump, başkanlığı sırasında ABD’nin ikili ve çok taraflı ekonomik anlaşmalarını yeniden müzakere etmeye yönelik bir politika yürüttü. Bu dönemde ABD Trans-Pasifik Ortaklığı’ndan çekilmenin yanısıra, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı revize etti ve Japonya ile Avrupa’ya yönelik yeni gümrük vergileri getirdi. 2018-2020 yıllarında yaşanan Çin-ABD ticaret savaşı, Faz 1 Anlaşması’yla sonlandı ancak gümrük bariyerleri henüz önceki seviyelere inmiş değil. Trump’ın yeniden başkan seçilmesi durumunda ABD’nin hem partnerleri ile ilişkilerini bozması hem de Çin ile yeniden bir ticaret yarışına girmesi pandemi sonrası toparlanma sürecindeki küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecektir. Daha da önemlisi, Trump’ın Beyaz Saray’a dönmesi, uluslararası normları yeniden korumacılık eksenine çekerek küreselleşmenin sonunu hızlandıracaktır. 

Borç krizi

İkinci risk, kaynağı ABD’nin 2023 sonu itibariyle 34 trilyon doları bulan ulusal borcu. Bu miktar GSYH’nin yüzde 149’una denk geliyor ki, bu 2. Dünya Savaşı’ndan beri ulaşılan en yüksek oran. Tarihsel olarak ABD düşük faizle kendi para birimi üzerinden borçlanabildiği sürece bu durum hayati bir sorun teşkil etmedi. Ancak borcun sürdürülebilirliği son kertede ABD ekonomisine duyulan güvene endeksli. Trump’ın ABD’nin uluslararası konumundan doğan maliyetleri artık taşımak istememesi, ABD ekonomisine duyulan güveni sarsabilir ve borçlanma maliyetlerini arttırabilir. Amerikan dolarının rezerv para birimi olarak tartışılan konumu da önemli. Ukrayna Savaşı sonrası ABD’nin para birimini bir ekonomik yaptırım aracı olarak kullanması ABD dolarına alternatif arayışlarını hızlandırdı. Henüz ufukta doların yerini alabilecek bir alternatif görünmese de ABD ekonomisine ve dolara güvenin azalmasının tetikleyeceği olası bir borç krizi sadece ABD’yi değil tüm küresel finansal sistemi tehdit edecektir.

İklim değişikliği

Üçüncü olarak, insan kaynaklı iklim değişikliği olgusunu reddeden Trump'ın yeniden seçilmesi, bu alandaki küresel çabaları baltalayacaktır. Başkanlık döneminde Trump ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çıkarmakla kalmamış enerji dönüşümüne yönelik düzenlemelerin altını oyarak ABD’nin iklim hedeflerinden uzaklaşmasına neden olmuştu. Konunun bir diğer boyutu da uluslararası işbirliği. İklim krizinin bugün geldiği noktada başta Çin ve ABD olmak üzere büyük güçlerin uyumlu hareket etmeleri şart. Trump’ın hem Çin’e hem de taraflılığa ve diplomasiye yönelik olumsuz yaklaşımı dikkate alındığında, Trump yönetimindeki ABD’nin küresel iklim politikalarında yapıcı bir rol oynaması beklenemez. Yeni bir Trump yönetiminin beraberinde getireceği risklerden uzun vadede en kritik olanı da bu.

Krizlerin ve savaşların birbiri ardına patlak verdiği günümüzde on ay sonrası için bile tahminlerde bulunmak zor. Ancak mevcut dinamiklerin sürmesi halinde yeni bir Trump başkanlığı senaryosuna hazırlıklı olmakta yarar var.

Önümüzdeki haftalarda Amerikan seçimlerinin seyrini ve olası küresel yansımalarını ele almaya devam edeceğim.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Savaş ve piyasalar 19 Nisan 2024