Trump ihtimali ve olası etkileri
Trump’ın seçilme ihtimalinin artmasıyla birlikte, kendisinin başkanlığında dünyanın hangi yönde değişeceğine ilişkin senaryolar da artmaya başladı. Hatta seçilme ihtimali bile piyasa fiyatlamalarını etkilemeye başladı. ABD tahvil faizlerindeki ve Bitcoin’deki yükselişin bir kısmını buraya bağlamak mümkün. Trump’ın hem uluslararası ilişkilerde hem de küresel ekonomide önemli değişiklikler yapması bekleniyor.
Rusya-Ukrayna savaşının bitirilmesi, ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesi uluslararası konulardaki en temel örneklerden. Ekonomi tarafındaysa en büyük etki dünya ticareti üzerinde olacakmış gibi gözüküyor. Özellikle ABD’nin ithal ettiği ürünlerdeki vergi oranlarının artırılması modern zaman korumacılığının en önemli örneklerinden olmaya aday. Trump bir tarife aşığı, şöyle diyor tarife için; “Tarife sözlükteki en güzel kelime, aşktan da saygıdan da daha güzel!”
Bu korumacılık önlemleri ihtimaliyle yukarıda bahsettiğim ABD tahvil faizlerindeki artış da ilişkili. Tarifelerin artırılması ABD ve dünya enflasyonunu haliyle yukarı iteceğinden faizleri de yukarı itme potansiyeli taşıyor.
Diğer taraftan vergilerdeki düşüş beraberinde kamunun borçlanma ihtiyacını artıracaktır. Bu da zaten yüksek olan kamu borçlarının alarm veren seviyelere çıkmasına neden olabilir. Yüksek borçlanma ihtiyacı da haliyle faizleri yukarı taşıyacaktır. Bu da ikinci etki. Tarifelerden elde edilecek gelir, kurumlar vergisi düşüşünü ve harcamalardaki artışı finanse etmeye yetmeyecektir.
Çin’le bilek güreşi
Korumacılık konusunda en fazla etkilenecek ülkelerin başında Çin geliyor. Trump’ın söylemlerine bakılırsa bütün ithal edilen ürünlerden %10-20 arası, Çin’den gelen ürünlerden %60 vergi almayı planlıyor. Çin’den gelecek elektrikli araçlar için bu oranlar %100’lerin üstüne çıkıyor. Buna karşılık diğer ülkelerden de misilleme beklemek yanlış olmayacaktır.
Bu da topyekün herkesin kaybettiği bir denkleme doğru bizi götürür. Peki Trump bunu bilmiyor mu? Biliyor fakat seçim kazanmak için bu argümanı kullanıyor. Zira özellikle salıncak eyaletlerde bu tarifelerden olumlu etkilenecek kesimler var. Bunların oyları da Trump için kritik. Yani birçok ülkede olduğu gibi seçim öncesi zafere giden yolda her şey mübah oluyor.
Çin’le ABD dünyanın en büyük iki ekonomik gücü. İkisi arasında çok temel bir fark var. Biri cari fazla verirken diğeri cari açık veriyor. Dünya ekonomisi bu iki ülkenin bu yapısal farklılıklarından fazlasıyla etkileniyor. Dünya toplam cari açığının üçte biri bu iki ülkeden kaynaklanıyor.
IMF’in geçen haftalarda yayımladığı bir çalışmaya göre* bu iki ülke arasındaki cari açık-fazla konularını etkileyen ana unsur yukarıda bahsettiğim dış ticaret politikaları değil, ülkelerin kendi iç makro ekonomik dengeleri ve değişkenleri. Ana iki değişken de tasarruflar ve yatırımlar. Ülkeler tasarruflarından daha fazla yatırım yaparlarsa aradaki farkı başka ülkelerin tasarruflarından karşılamak zorunda kalıyorlar. Bu da cari açığı oluşturuyor. Tam tersi tasarruf fazlaysa cari fazla söz konusu oluyor. IMF çalışmasına göre ABD ve Çin’deki durumlar da buradan kaynaklanıyor.
İçsel faktörler
Çin’de iç tüketimin düşük olması, ABD’de ise kamu ve kişisel harcamaların yüksekliği dengesizliğin son yıllardaki ana nedenleri. 2022 başından beri Çin’in cari fazlası GSYH’sının %1.5’u kadar artış kaydetmiş. Bu çok önemli bir fark. Aynı dönemde ABD’deki cari açık artışı da GSYH’sının %1’i kadar. Ülkelerin kendi içlerndeki alacakları önlemler ancak bu dengesizliği ortadan kaldırabilir.
Çin’de hanehalkının daha fazla tüketmesine yardımcı olacak canlandırma paketleri bu konuda işe yarayabilir. ABD tarafındaysa sıkılaştırıcı, daha az harcamayı pompalayan maliye poliikalarının devreye girmesi gerekiyor. Yukarıda saydığım sebeplerle Trump’ın başkan olması durumunda bunun olma ihtimali çok yüksek değil. Bu da haliyle küresel riskleri de beraberinde artıran bir unsur.
*Trade Balances in China and the US Are Largely Driven by Domestic Macro Forces