Trump, Fed: 2025, hisse, tahvil, altın…
2024’ün ana beklentisi; enflasyonun düşmesiyle Fed’in faiz oranlarını indireceği ve dolayısıyla finansal koşulların gevşemesiydi. Yıl boyunca faiz indiriminin ne zaman başlayacağını ve 2024 yılında toplam kaç puan faiz indirimi olacağını ise alt iki başlık olarak izledik.
Zamana dair tahminler çeşitli şekillerle revize edildi, miktara dair tahminler de zaman zaman arttı veya azaldı işte bu elastik yapı risk iştahı üzerinde belirleyici oldu. Sonuç olarak, Eylül ayında, Fed ilk hamlesini yaptı ve faiz indirim döngüsünün başladığını açıkladı. Piyasa, faizlerin düşeceğini ve finansal koşulların giderek iyileşeceği algısını satın almaya başladı. Fed ise bu süreçte 2024 yılında toplam 100 baz puan indirim yaptı.
İlk faiz indiriminde, “faiz indirimi döngüsünün başladığını” ifade eden Fed, piyasalarda risk iştahının artmasını sağladı. İkinci indirim Donald Trump’ın seçim zaferinin gölgesinde yapıldı. O günlerde Trump faktörü piyasaları domine ediyordu. Piyasalar Trump’ın ABD ekonomisini canlandıracağı ve hızlandıracağı beklentisini birinci sıraya çekip, güvercin Fed’i ikinci sıraya koydu ve risk iştahı bu kez daha çok Trump’ın vaatlerinden beslendi.
Yalnız ortada bir çelişki vardı, piyasa bunu ilk etapta görmezden geldi çünkü Fed, ekonominin temposunu kontrol altında tutmaktan ve böylece enflasyonu düşürmekten bahsediyordu. Trump ise ekonomiyi hızlandıracağını vaat ediyordu ve bunlar birbirine zıt sinyallerdi.
18 Aralık toplantısı yaklaşırken Fed’den manevra sinyalleri gelmeye başladı. 18 Aralık akşamı faiz indirimi geldi ama Fed Başkanı Jerome Powell, birkaç toplantı öncesi ile aynı noktada değildi. Temkinli bir yaklaşım ortaya koydu ve Fed 2025 yılı için 100 baz puan indirim yapabiliriz öngörüsünü 50 baz puana indirdi. Tıpkı ana trendi bozmayan ara tepkiler gibi, Fed yine güvercin çatı tavır içinde ama şahin tepki veriyordu. Fed yönünü değiştirmiyor sadece temposunu düşürüyordu.
2025
2025 yılının, 2024’ten farklı olacağını söyleyebiliriz. Bu farkın kaynağında ise Donald Trump’ın “tercihleri” yer alabilir. Şu ana kadar Trump’ın çıkışlarına baktığımızda; Çin, Kanada ve Meksika gümrük vergi artışı tehdidine, Panama ise Panama Kanalı’nın ABD’ye “geri iadesi” ile muhatap oldu.
Trump’ın 20 Ocak’ta yemin edip başkanlık koltuğuna oturduktan sonra nasıl bir yol izleyeceğine dair belirsizlik söz konusu. Buradan hareketle, 2025’te piyasalara dair yapılan kestirimler, tahminlerle örtüşme noktasında sınırlı kalabilir. Fed’in yılın son günlerinde duruşunu, söylemini değiştirmesinin arka planında büyük oranda bu durumun olduğunu da söyleyebiliriz.
Hisse, tahvil, altın…
Dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük ekonomisine ait varlıklar global piyasaların da dinamiğini belirliyor. Bu nedenle ABD hisse ve tahvil piyasasının 2025 seyri çok önemli. 2024 yılına baktığımızda, Fed iyimserliği hisseleri belirli bir noktaya kadar taşıdı, sonra Trump’ın vaatleri piyasaları sırtladı. Trump ve Fed’in yapmaya çalıştığı, paradoks içerse de Trump’ın maliye politikalarını değiştireceği varsayımı 2025 yılında, piyasalarda başat etken olacak gibi görünüyor.
Ekonomiyi canlandırma isteğinin üzerine bir de göçmenleri sınır dışı etmek ABD’de iş gücü piyasasını sıkılaştırabilir. Piyasa faizlerinde artış, tahvil faizlerinde artış, Fed faizlerinin düşmemesi, Fed faiz artışı yap(a) masa da diğer araçlarla koşulları sıkılaştırması gibi bir yapı oluşabilir. 2025 yılında beklenen gümrük tarifesi savaşlarını da eklediğimizde resim biraz daha zorlaşabilir.
Ekonominin hızlanması ciro-kar artışı olarak okunabilir. Bunun hisse senetlerine olumlu etkisinin süre ve miktar açısından ne kadar olacağının tartışmaya açık olduğunu da belirtebiliriz. Kaldı ki eğer piyasa bunu satın alıp, ABD endekslerini yeni rekorlara taşırsa sonrasındaki olası düşüşler için enerji iyice birikmiş olabilir. Bu sebeple hisse endeksleri, bir adım sonrasını düşünüp daha yatay kalabilir. Tahvil yatırımcısı için ise koşullar pek de kazancı işaret etmiyor. Fed artık temkinli, Trump ekonominin hızlanmasına yol açacak vaatlerle geliyor; tahvil faizlerinin düşüş senaryosuna ara verilebilir gibi görünüyor.
Altın ise normal koşullarda belirsizliği sever. Ekonomik tarafta da Trump belirsizliği var ama jeopolitik tarafta Trump’ın çatışmaları sulha çevirme vaadi yani olası Trump sükûneti de ihtimaller arasında. Böylece, kısa vade için altın açısından koşullar baskıcı görünüyor. Orta vadeli koşullar ise daha olumlu fiyatlama imkanı verebilir.
“Bağımsız değişken” Trump
2025 yılı, büyük oranda “bağımsız değişken” Trump’a göre şekillenecek. Trump’ın yönetim tarzı belirli değilken yılın geneli için şimdiden tahmin yapmak sağlıklı olmayabilir. Kaldı ki 2008 ABD krizi ve sonrasında gelen pandemi anomali halini uzattı. Koşullar normal olmadığı için kısa adımlarla, kısa kestirimlerle ilerlemenin daha makul olabileceğini düşünüyoruz.