Trump dünyanın ateşini yükseltecek
Trump'ın ilk yurtdışı gezisi NATO ve G-7 zirveleri ile son buldu. NATO, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeninde ABD kutbunun temel örgütü. G-7 ise ABD'nin en gelişmiş ve en zengin müttefikleriyle dünyadaki ekonomik ve politik sorunlar karşısında ortak tutum geliştirme platformu.
Her iki yapı da ABD liderliğindeki Batı ittifakının ifade bulduğu yerler.
Trump döneminin ilk zirveleri her iki yapı açısından da kritik birer kilometre taşı olarak tarihe geçecek gözüküyor. Her iki zirvede de adeta ABD'nin kadim müttefikleri bir tarafta kadim lider ABD karşı tarafta şeklinde bir durum ortaya çıktı.
İtalya'daki zirveden sonra G-7 için "G6+1"e döndü şeklinde yorumlar yapıldı. Hatta daha ileri giderek "G-0" oldu diyenler bile oldu.
G-7 zirvesinde şimdiye değin G-7'nin temel ilkeleri olarak kabul görmüş hususlarda Trump farklı bir tutum dayattı. Global ticaretten Paris İklim Anlaşması'na en hayati konularda tam bir anlaşmazlık söz konusu.
Trump G-7 zirve bildirgesinden çıkartılmak zorunda kalınan Paris İklim Anlaşması konusundaki kararını, bu yazının yazıldığı saatlerde henüz açıklamamıştı. Global ısınma tehdidini "safsata" olarak gören Trump'ın bu konuda takınacağı her olumsuz tutum anlaşmaya vurulmuş ciddi bir darbe olacak.
Dünyanın en büyük üretici güçlerinden birisi olan ABD'nin böyle bir anlaşmadan çekilmesi, ancak dünya ülkelerinin karşılıklı güven ve şeffaflığıyla yürüyebilecek olan bu anlaşmanın ayakta kalmasını neredeyse imkansız hale getirir. Çünkü herhangi bir ülke yan çizdiğinde, diğer ülkelerdeki rakip üretici firmalar kendi ülke hükümetlerine haksız rekabet şikayetiyle baskı yaparak anlaşma dışına çıkmaya zorlayacaklardır. Bu da zincirleme olarak anlaşmanın ufalanıp yok olması sonucunu getirir.
Bilim adamlarının küresel ısınmayla etkili mücadele için Paris Anlaşması'nı bile çok yetersiz bulduğu koşullarda, Trump'ın olumsuz tutumunun dünya için taşıdığı risk gerçekten büyük.
Ancak Trump dünyanın ateşini sadece yerkürenin ısısını artırarak yükseltmiyor. Uluslararası ticaret ve politika alanındaki duruşu da dünyanın ateşini artırıyor. Trump'ın uluslararası ticarette aşırı korumacı ve misillemeci bir politik yaklaşımı, sarsıcı sonuçlar yaratacak bir faktör.
Global kriz sonrasında ticarette korumacılık zaten yükselmişti ve sonrasında da etkisini korudu. Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) verileri, üye ülkeler tarafından uygulamaya konan yeni korumacı önlem sayısının kriz dönemini aratmadığını gösteriyor. Üstelik yeni önlemlerin sayısı, kaldırılanların sayısından fazla olduğu için yürürlükteki toplam korumacı önlem sayısı sürekli artıyor.
Korumacı önlemlere başvuran ülkeler içinde de ABD açık ara birinci sırada yer alıyor. 2008-16 döneminde uygulamaya sokulan korumacı önlem sayısında G-20 ülkeleri içinde ABD binin üzerinde önlem ile ilk sırada. İkinci sıradaki Hindistan'ın bile önlem sayısı 600'ün altında.
Trump, çok taraflı ticaret anlaşmalarına karşı çıktığı gibi aşırılığa varan kısıtlayıcı ya da cezalandırıcı korumacı önlemlere başvurabileceğinin işaretlerini veriyor. Hatta Trump yönetiminden yapılan açıklamalarda WTO kararlarının ABD'yi bağlamayacağı söylenebiliyor. Oysa WTO 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeninin temel taşlarından birisi.
Trump, bir yandan ticaret savaşlarına kapıyı açarken 2. Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin kurumlarını da sallıyor. Bunlar dünyanın ateşini artıracak gelişmeler. Öyle görülüyor ki dünyanın sadece havası ısınmayacak, politikanın ateşi de yükselecek. Yeni bir dünya düzeninin, sürtüşmesiz, çatışmasız kurulma şansı yok.