Trump 2.0 etkileri
ABD seçimleri nihayet son buldu. Seçim sonuçları Trump’a işaret ederken, kendisi delegelerin de çoğunluğunu alarak büyük bir zafere imza atmış oldu. Biden Döneminde yaşanan ekonomik zorluklar Trump’ın seçim sonuçlarına yaradı . . .
Pandemi Trump döneminin sonunda başlamış olsa da, göstergelerde ki önemli bozulmalar Biden zamanına denk geldi. Rusya-Ukrayna savaşı, hem enerji hem de gıda fiyatları konusunda dalgalanmaya neden oldu. İsrail’in Gazze ile başlayan ve Ortadoğu’da hem sınırları hem de sabırları zorlayan hareketi de Biden döneminde destek buldu. 2022 yılında yüzde 9’lar seviyesini aşan ABD enflasyonunda bu kadar yüksek rakamlara en son 1980’lerde ulaşılmıştı. Harris, vergi artışları üzerinde durmuş, yeşil enerjiyi desteklemiş ve halkın da hassas olduğu çeşitli toplumsal konulara işaret etmişti.
Trump ise MAGA (Make America Great Again) diyerek, bir yandan vergilerde indirim yönünde sinyaller verirken, Amerikan şirketlerinin Dünya sıralamasında yerini özellikle Çin’e kaptırdığı eleştirileri ile milliyetçi kalplere dokunmuştu. Trump’ın seçmenin oldukça hassas olduğu ekonomik göstergelerin iyileştirilmesi ve hayat pahalılığının kontrol altına alınması söyleminin, Harris’in kampanya listesinden daha çok ses getirdiği de ortada. Şüphesiz bu konuda Elon Musk etkisini kenara yazmalıyız. Musk, bu işe büyük yatırım yaptı. Bu zeki insan, muhtemelen bu yatırımın getirisini de detaylıca analiz etmiştir.
Seçim belirsizliği yerini Trump belirsizliğine bıraktı . . .
Piyasalarda ABD Başkanı’nın kim olacağı belirsizliği ortadan kalkarken, farklı bir belirsizlik gündemde yerini almış oldu. O da Trump’ın kendi belirsizliği. Trump’ın özellikle üzerinde durduğu bir kaç konudan birisi Çin’e yüzde 60 seviyesinde uygulanacak ek gümrük tarifesi. Daha önceki Başkanlık döneminde de benzer bir yaklaşımı ortaya koymuş, orta nokta bulunamayınca Çin de ABD’ye ek tarifeler uygulamıştı.
Bu şekilde ticaret savaşları da gündemimize girmişti. Esasen, Biden döneminde de bu konunun altı çizilmişti. Biden, Trump döneminde konulan ek tarifelerin bir kısmına dokunmadan uygulamaya devam etmiş, Çin’e yönelik bazı yaptırımları kendisi de devreye sokmuştu. Muhtemelen Demokratlar ve Cumhuriyetçiler için ortak noktalardan birisi Çin meselesi idi. Fakat görünen o ki, Trump Çin’e karşı daha sert bir dizi önlem ile geliyor. Öte yandan yeni bir ticaret savaşı ortamının sadece Çin için değil tüm küresel düzen için bir tehdit unsuru olabileceği de senaryolar arasında. Bunun en önemli ayağı Fed’in bir süredir kırmaya çalıştığı enflasyon. Ek tarifelerle oluşan bu yeni düzenin, hem ara malı ithalinde hem de nihai ürün fiyatlarında artışa sebep olacağını beklemek gerekir.
Öte yandan ithalata ek tarife uyguladığı tüm ekonomiler de daha önce de yaşandığı gibi aynı politikayı ABD’ye karşı yürüteceklerdir. Bu koşullar hem Amerika ihracatı açısından hem de diğer ülkelerin enflasyon görünümü açısından da bir risk unsuru yaratmakta. İthal ikamesi yapacağı ürün gruplarının içeride desteklenmesi için yapılacak kamu harcamaları da ayrı bir not. Fed geçen hafta faizi 25 baz puan düşürdü. Trump düşük faizi destekliyor ama FED enflasyon görünümüne bağlı temkinli hamle yapıyor. Trump politikalarının olası enflasyonist etkileri gündeme gelirse, Trump– Powell gerginliği sahneye gelebilir.
Trump politikaları bir fırsat olabilir mi?
Bu sorunun cevabı şüphesiz Türkiye-ABD ilişkilerinin yönüne bağlı ama Çin ve AB pazarlarına konulan ek tarifeler nedenli daralan bu ticaret hacmi ile Türk şirketleri bu coğrafyalarda çeşitli fırsatlar yaratabilir. Öte yandan, Trump Rusya-Ukrayna savaşını sadece 24 saatte bitirme sözü verdi. Bu şartlarda Ukrayna’nın yeniden inşaa edilmesi için de bir pazar oluşma olasılığı gündeme gelebilir. Öte yandan, Trump petrol arzını arttıracağını ve gerileyen petrol fiyatları ile enflasyonda düşüş eğilimini destekleyeceğine vurgu yapıyor. Talep tarafını nasıl kontrol edeceğini göreceğiz. Bakalım, Trump 2.0 dönemi piyasaların verdiği ilk olumlu tepkiler kadar pozitif geçecek mi?