Troya’nın mirasından ‘akıllı şehir’ örneği yaratmak istiyor

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

Hem ekonomik hem sosyal alt yapı konusunda bir şehrin kaderine etki eden şirketlere ön güzel örneklerden biri herhalde Çanakkale ve buradan çıkan Çanakkale Seramik olabilir. Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur her yere yetişmek zor ama kökenimiz olan bu bölgeye hem sosyal hem ekonomik dönüşümlere katkı yapmak istiyoruz. Bunun için ‘Aklım Fikrim Çanakkale’ projesini başlattık” diyor. Bodur Troya’dan Çanakkele Savaşlarına bölgenin kültürel yapısından zenginliğinden de beslendiklerini söylüyor. Özellikle tasarım projeleriyle hem bölge hem de Türkiye’nin sanatçılarını bu yönde desteklediklerini söylüyor. Ama en büyük hayali Çanakkale’nin bir akıllı şehir olma yolunda ilerlemesi için katkı yapmak. Aslında Truva zamanının en akıllı, en yüksek teknolojiye sahip önemli şehirlerindendi… Bu özelliği onu hep cazip kılmıştı… Zeynep Bodur, “Hem bizim kendi işlerimize yönelik insan kaynağını bölgeye kazandırmış hem de önemli bir çekim merkezi yaratmış olacağız” diyor. Troya yılı nedeniyle oluşturulan sergide sohbet ettiğim Zeynep Bodur’un bölge, tarih, Troya konusunda yorumları önemli…

Çannakkale’de 2018 Troya yılı nedeniyle organize edilen “Düşler Ülkesi Troya Sergisi“ öncesi sohbet ettiğimiz Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur, bölge ve şehrin geleceği ile ilgili de önemli tespitler yaptı. Biraz sosyal-kültürel ve sanatla dolu bir sohbet ama aslında ekonominin, inovasyonun, tasarımın can damarı tüm bu güçlü kökenlerde yatıyor. Bodur öncelikle bölge için şöyle diyor:

“Biz buralı olmamız nedeniyle tanıtımla ilgili ciddi bir ilgimiz var. Burada ne kadar kültürel ve tarihi miras varsa desteklemek istiyoruz. Çanakkale ile ilgili şehrin ekonomik aktivitesine de katkıda bulunuyoruz. Aynı zamanda buranın tarihi ve kültürel zenginliklerine de elimizden geldiğince dokunmak istiyoruz. Biz bölgede ekonomik bir aktör olduğumuz için buranın ekonomisine sadece üreterek değil, turizm anlamında da katkıda bulunmak istiyoruz. Bölgenin hem çok zengin bir kültürel alt yapısı hem çok zengin bir doğası var. Her sene bir ajanda yapıyoruz Çanakkale ile ilgili… Çanakkale Savaşları ile ilgili her sene program yapıyoruz. Fakat tarihi de farklı yorumlamak gerekli sadece askeri savaş, ya da deniz savaşları tarafından değil. Burada ciddi insan hikayeleri var. Bir ülkenin gelişmiş nüfusu, ülkeyi geleceğe taşıyacak nüfusu yok oldu. Savaşlar aynı zamanda gelecek kaybı. Geleceği çalınıyor, ekonomisi etkileniyor. Bunlardan yola çıkarak, gelecek için bir şeyler yapmak gerekiyor.”

Zeynep Bodur Troya’nın üzerinde hep üst üste medeniyetler kurulduğuna zamanının en ileri, gelişmiş şehri olduğuna dikkat çekiyor… Köprü yapımı sonrasında Truva ve tabii Çanakkale için tarih tekerrür eder mi? Bodur çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Bölge için farklı pek çok şey yapıyoruz. Bundan sonra her şeyi daha bütün bir halde yapmak istiyoruz. ‘Aklım Fikrim Çanakkale’ diye bir proje başlattık. Her tarafa yetişemeyiz ama buraya yönelik faaliyetleri destekleyerek çıktığımız, kökümüz olan kültüre ve tarihe sahip çıkmak istiyoruz. Çanakkale Köprüsü’nün yapılıyor olması ve dünyada küçük ve orta ölçekli şehirlerin ön plana çıkması, insanların sosyal ve çalışma hayatı dengesini kurmak istemesi Ege’ye yönelik göçleri artırdı. Çanakkale’nin de bu konuda potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Ancak, Çanakkale’nin akıllı bir şehir olması gerektiğini düşünüyoruz. Köprü gelmeden, burası nasıl ekolojik bir dengeyi barındırır, nasıl bir sanayi gelişimi olabilir? Bunun planlamasının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm sosyal alt yapıya teknolojik alt yapıya, kültürel alt yapıya sahip bir şehir oluşturulabileceğini düşünüyoruz. Biz bunu araştırdık, öncelikle burada ekonomik bir aktörüz. İyi kaliteli insanları çekmek istiyoruz. Siz ne kadar iyi şartlar sunsanız da eğer aileler yaşamak istemezse, o insanları ikna edemiyorsunuz. Akıllı şehir nasıl yaratabiliriz? Türkiye Bilişim Vakfı ile çalışma yaptık. Bunun bilgi alt yapısını nasıl kurarız bunun da çalışmalarını yapmak istiyoruz.”

Truva tarihin ilk akıllı şehirlerinden

Aslında yaşam biçimi olarak tarihin ilk akıllı şehirlerinden, ticaretin, tasarımın alt yapının olduğu önemli şehirlerden. Truva için Zeynep Bodur şöyle diyor: “Truva da bizim için önemli… Bu coğrafya hem geçiş yolları ve büyük medeniyetlerin karşılaştığı yerler olmuş. Zengin, ticarette çok ileride, şehircilik döneminin en iyisi… Burada böyle bir kültür var ve o kültürü sürekli gelişmiş. Burası hep saldırılara uğramış, aynı yerde pek çok şehir kurulmuş. Yıkılmış tekrar yapılmış… O yüzden biz kafamızda bu iki olayı aynı görüp eşleştiriyoruz. Buradan yola çıkarak, dünyanın bir ‘barış kenti’ olarak Çanakkale’nin konumlanabileceğini düşünüyoruz. Çanakkale bu açıdan da büyük bir alt yapı sunuyor. Dünyada hiçbir zaman bu problemler olsun istemeyiz ama bunlar için tarafsız bölgeler düşünülüyor. Burası için böyle bir konumla yapılabilir. Tabii tek başına Truva büyük bir zenginlik. 1990 yılında buradaki ilk araştırma çalışmalarını yapmıştık. Bu yarımadanın bir tarihi perspektifle değerlerini çıkardık. Nelerin olduğunu listeledik. Truva, Piri Reis, savaşlar… Bu destinasyonunun değerlerini ortaya çıkarmak ve değerlerin katkısı artırmak için bölgede nokta nokta çalışıyoruz.”

Buradaki kültürden besleniyoruz

Bölgeden çıkan bir girişim olarak, bu bölgedeki kültürden beslendiklerini söyleyen Zeynep Bodur şöyle diyor: “Truva Müzesi için de çalıştık. Turizm Bakanlığı bu misyonu üstlendi ve bu sene Truva yılında açılıyor. Biz aslında İspanya Bilbao gibi ikonik bir şey yapalım istedik ama o olmadı önemli olan hayata geçmesiydi. Bu sene burası müzeye kavuşuyor ve Truva yılının en önemli konularından biri bu olacak. Çanak çömlekçilik kültürü de Truva’dan geliyor. Tarım yapıyorlar, bağcılık yapıyorlar ve bu ürünler için de çanak-çömlek yapıyorlar, küpler yapıyorlar. Seramik kültürü aslından buradan doğuyor. Çanakkale, çanak ismi de aslında Truva’dan geliyor. Sonra bizim kültürümüz de buna ekleniyor. Yani seramik kültürü aslında çok derine gidiyor. Rahmetli dedem bölgenin ilk sanayicilerindendi ve hep ‘Köksüz hiçbir şey olmaz evladım’ derdi. Seramik alanında biz modern anlamda bir endüstri kurabildiysek bence buna dayanıyor. Burada o maya var. O anlayış ve kültür var. Tabii hammadde de var. O yüzden insanlar yüzyıllardır bu kültürü devam ettiriyorlar. Biz de o kültürü sanayi anlamında günümüze taşımış oluyoruz. Bunu sahiplenmek bizim için aslında bir borç. Kale Grubu bundan doğduysa, seramik tesislerimizin kaynağı buysa, buradan evrildiyse… Bu toprakların bize sunduğu imkanları ve fırsatları en iyi şekilde değerlendirmemizden kaynaklanıyor.”

2018 Truva yılı çok önemli

Zeynep Bodur Truva yılıyla ilgili şunları söylüyor: “2018’in Truva yılı ilan edilmesi bizim için çok önemli… Tüm yerel yönetim Vali, belediye başkanımız bu konuda çalışıyor. Biz de buna Çanakkaleli olarak ve burada ekonomik aktivite yapan bir şirket olarak buna devam etmek istiyoruz. Bizim en iyi bildiğimiz iş seramik olduğu için o kapsamda da bir şeyler yapıyoruz ve bir seramik sergisi yaptık. Ama bu bizim için ilk değil, seramik sanatıyla ilgili pek çok şey yaptık. Piri Reis’in 500 yılı için de bir seramik sergisi yapmıştık. Roma’da bunun için sergi açmıştık. Truva ile ilgili şimdi BASE sanatçıları ile birlikte bu sergiyi yapıyoruz. Kale Grubu olarak biz aslında tasarımı destekliyoruz. Bizim mottomuz teknoloji, tasarım ve insan… Her şey insan için İbrahim Bodur’un da hayat felsefesi buydu. Sanat da, kültür de, sanayi de insan için… İnsan 360 derece beslenmezse hiçbir şey olmuyor. O yüzden biz Ar-Ge’de teknolojide iyileşiyorsak kökenlerinde bunlar yatıyor. Biz bunları insanların hayatlarını kolaylaştırmak, hayatlarına değer katmak için yapıyoruz. Diğer taraftan sosyal dokuyu ve kültürleri besliyoruz ve oradan da besleniyoruz aslında.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar