Trene binen ilk padişah
Bu yıl, demiryolunun Aydın’a ulaşmasının 150’inci yıldönümü. Günümüzde böyle bir günün anlamı: Aydın, İzmir’in ardından, Anadolu’dan dünyaya (19. yüzyılda “dünya” Avrupa’ydı) açılmış ikinci büyük ilimiz. Daha İstanbul’da demiryolu yokken İzmir-Aydın arasında kurulmuştu.
1 Temmuz 1866’da İzmir-Aydın hattı açıldı. Yapımına ise 10 yıl önce başlanmıştı. Padişah Abdülmecid, bunun için İngiliz girişimcilere 23 Eylül 1856’da izin vermişti.
O dönemde İzmir’de İngilizler Fransızlar başta, kalabalık bir Avrupalı (Levanten) işadamı kolonisi oluşmuştu. Bazısı ticaret ve madencilik yapıyor ama çoğu, Ege’nin verimli topraklarında pamuk, incir, üzüm yetiştiriyor, İzmir’den Avrupa’ya ihraç ediyordu. Ürün, deve kervanlarıyla yavaş ve verimsiz bir şekilde İzmir’e ulaşıyor, çoğu ürün yolda çürüyordu. Ulaşımı demiryoluna çevirmek şarttı. İngiliz işadamları işe koyuldu. Ne de olsa İngilizler 1820’lerde buhar gücünü, hareket için de kullanmayı başarmışlardı. 1830’da dünyanın ilk ticari demiryolu Manchester-Liverpool arasında açıldı. Dönemin en faal sanayi merkezleriydi bunlar. Başkent Londra’da tren yokken, ülkenin sanayi ve maden şehirleri ile limanlar arasında demiryolları döşenmişti.
İzmir-Aydın demiryolunu yapmak, İngilizlere nasip oldu. Padişah, bu yararlı yatırıma onay verdi. Kurulan şirket, İngiltere’den demiryolu kurmayı bilen işçiler getirdi. Osmanlı’da ray üretmeye uygun sanayi olmadığından, o sırada bitmiş olan Kırım Savaşı’nda kullanılmış raylar Kırım’dan gemiyle İzmir’e taşındı. Geri kalan her şey İngiltere’den... Sadece, rayları yere sabitleyen traverslerin ahşabı yerliydi. 10 yıl süren inşaattan sonra 133 km demiryolu tamamlandı. Bu arada Abdülmecid ölmüş, Abdülaziz padişah olmuştu. Yeni padişah, 20 Nisan 1863’te İzmir’e geldiğinde konuyla ilgilendi. Kaldığı üç geceden ikisini, demiryolu projesinde öncü iki Levanten işadamının evinde geçirdi. Padişahın trenle İzmir’den Selçuk’a (o zamanki adı Ayasluk) gittiğine dair bir kaynak varsa da bunu doğrulayan başka kaynak (şimdilik) yok. O tarihte bu hatta günde tek sefer vardı. Alsancak’tan 7.30’da kalkan tren Selçuk’a 10.40’da varıyor, 14.30’da dönüşe başlıyordu. Abdülaziz, bu trene bindi mi belli değil ama, yine de trene binen ilk Padişah oldu: 1866’dan kalma Saltanat Vagonu Rahmi Koç Müzesi’nde.
İzmir’de Alsancak ve Basmane istasyonlarını da İngilizler inşa ettirdi. Alsancak sade, Basmane daha gösterişliydi. Çünkü proje Gustave Eiffel’indi (Eyfel Kulesi’nin mimarı, evet..) Mösyö Eyfel İzmir’e gelmedi, ama kendi eseri olan, Fransa’nın ikinci büyük şehri Lyon’daki istasyonun aynısını Basmane için tasarladı. Ayrıca Eyfel, İzmir’de Konak Pier isimli denize çıkıntı AVM’nin demir çelik aksamını da projelendirdi. Tesisinde kalıplara döktürdü, gemiye yükleyip İzmir’e yolladı. O bina Fransız gümrük kapısı olarak yapıldı.
Levantenler, daha verimli, daha hızlı, daha ekonomik ulaşım ve ticaret için bütün bu teknik alt yapıyı hazırladılar. Osmanlı Yönetimi de hukuki altyapıyı kurdu, finansal alt yapıya kolaylık sağladı. O kadar ki Padişah 1859’da 500 hisse satın aldı. Ege’de İngilizlerin başlattığı demiryolu inşaatları, Levanten’lerin ticaretini kolaylaştırdı, kârını artırdı. Maden ve tarım ürünlerini ulaştırmada sağladıkları verimlilik artışı, çok sayıda makale ve kitapta ele alınmıştır. Osmanlı’nın, vatandaşına böyle bir hizmet sunacak durumu yoktu. Başkent İstanbul’a bile demiryolu 27 Temmuz 1872’de ulaşabildi. Banliyö seferleri 1877’de başladı. Osmanlı’nın Sanayi 1.0’ı kaçırmasının ağır bir bedeli, demiryollarını yabancılara terk etmesi oldu. Ta ki Cumhuriyet, onlardan satın alana kadar.