Trend ne söylüyor…

İstihdam ve işsizlik rakamlarının son beş yılına baktığımızda işgücüne katılımın artması. Kadın  istihdamının artması ve kayıt dışılığın düşmesi gibi olumluluklar yaşandığını görüyoruz. Ancak, yaratılan istihdamın emek piyasasına yeni girenlerden fazla olamadığı için işsizlik oranının yeterince düşmediğini, işsizliği düşürmek için yatırım, üretim, üretimde yerli katkı ve büyüme konularında olumlu gelişmelere ihtiyacımız olduğunu saptıyoruz. İstihdam ve işsizlik konusundaki trendin bize söylediği bunlar.     

Açıklanan yüzde 10.6'lık Ocak ayı işsizlik rakamı hem geçen yıla hem geçen aya göre yükseliş olduğunu gösteriyor. Geçen yılın Mart ayında tek haneye düşen işsizlik Haziran ayında yüzde 8 seviyesine kadar gerilemişti. O dönemden bu yana yedi aydır yükselişe geçen işsizlik Aralık 2012'de yüzde 10.1 ile yeniden çift haneli rakamı görmüştü. Ocak ayında da yükselişini sürürdü. Çok radikal değişiklikler olmazsa yükseliş mevsimsel nedenlere bağlı olarak Şubat Mart aylarında da yükselişini sürdürecek ve yüzde 10'un üzerinde seyredecek.

2007-2012 yılları arasındaki nüfus artışı, 15 yaş üzerindeki nüfus, istihdam, işgücüne katılım ve işsizlik oranlarına baktığımızda trendin bize neler söylediğini görebiliriz. 2007 yılında 68 milyon 901 milyon olan nüfusumuz 2012 sonunda 4 milyon 703 bin artışla 73 milyon 604 bine ulaştı. Aynı dönemde işgücünde 4 milyon 225 bin artış yaşanırken istihdamda net 4 milyon 83 bin artış sağlanabildiği için   işsiz sayısında azalma yerine 142 bin artış meydana geldi. Aynı, dönemde işgücüne katılım da yüzde 46.2'den yüzde 3.8'lik artışla yüzde yüzde 50'ye yükseldi. Bu yılın Ocak ayında da işgücüne katılım ve istihdam artışları devam ediyor. 2010 yılında 2009'a göre 1 milyon 317bin, 2011 yılında 2010 yılına göre 1 milyon 516 binlik yüksek istihdam artış sağlanırken, 2012 yılında 2011 yılına göre istihdam artışı 711 bin seviyesinde kaldı. Kayıt dışı istihdam da Ocak 2013'te yüzde 2.2 azalarak yüzde 36.2 seviyesine indi. 

Bütün bu rakamların ortaya koyduğu trend, Türkiye'de özellikle kadın işçiler lehine pozitif ayrımcılık nedeniyle kadın istihdamının arttığını ve buna bağlı olarak kayıtlı istihdamda da artış olduğu gösteriyor. Ancak, yaratılan istihdamın, henüz talebi karşılayacak büyüklüğe ulaşmadığı da görülüyor. Bunun sonucunda işsizlik oranının yüzde 10'larda seyretmesinin sürdüğünü ve depo işsizliğin azaltamadığını kayıtlı işsizliğin 2 milyon 500 bin seviyesinde kalmayı sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Bu tablo kriz döneminde Mart 2009 'daki yüzde 16.1'lik işsizlik oranını aşağıya çekebildiğimizi ancak, hala emek piyasasına yıllık katılımın üstünde istihdam yaratarak işsizliği hızla aşağıya çekecek bir yatırım ve büyümeden uzak olduğumuzu görüyoruz.

Konuya işsizliğin alt kalemleri açısından baktığımızda geniş tanımlı işsizliğin, iş başı yapabilecek ama ankete iş aramadığı için yansımayan 2 milyon 254 bin kişiyi eklediğimizde işsiz sayının 5 milyon 144 ulaştığını ve işsizlik oranının yüzde 17.2'ye yükseldiği bilgisine ulaşıyoruz. Alt kalemlerdeki olumsuz rakamlardan birisi de 15-24 yaş arasındaki genç işsizlerin durumu. Beş gençten birinin işsiz olduğunu ortaya koyan bu alandaki işsizlerin oranı yüzde 20.6 seviyesinde. 

İşsizlik ve istihdam konusundaki rakamların bize söylediği önümüzdeki dönemde her yıl 1 milyon 500 binin üzerinde istihdam yaratabilirsek zaman içersinde işsizliği aşağıya çekebiliriz. Ve bu alanda sağlıklı kabul edilen yüzde 5'lik işsizlik oranına önümüzdeki 5 yılda ulaşabiliriz. Doğaldır ki bu, artan kadın istihdamının ayrıcalıklı desteklenmesi ve bunun yanında genç işsizliği azaltacak özellikle hizmet sektörüne yönelik yeni eğitimlerle gençlere beceri kazandırılıp onları üretken kılmak ile mümkün olabilir.

İşsizlik ve istihdam yatırımdan, büyümeye, üretimde yerli katkıdan eğitime birçok konuda uygulanacak doğru politikalara bağlı olarak ele alınacak sonuçlarla sağlıklı ve olumlu bir noktaya oturabilir. Ve bu alandaki olumlu gelişmeler, toplumun yapısını sağlıklı kılar. Trendin buna bağlı olarak ele alınması gerekir…