Transfer nasıl yapılma(ma)lı?

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Transfer taraftarı uyutan bir illüzyon mu yoksa?

Her sezon bitiminde futbol düşkünleri için yeni ve heyecanlı bir dönem başlar. Bu heyecanlı bekleyişin ana nedeni ise "Transfer"dir. Taraftarın dört gözle beklediği transfer haberleri gazetelerin manşetlerinden okuyucuya servis edilirken, taraftar çok da kendisine sunulan bu haberlerin doğruluğunu irdeleme ihtiyacı hissetmez. Çünkü bu haberlerin önemli bir kısmının gerçek olmadığının bilincindedir ancak yine debu haberleri görmek ve rüya yıldızların takımının kadrolarını süsleyeceğini düşünmek ona tarifi mümkün olmayan bir keyif verir. Rüya görür hülya kurar. Hatta yapılmayan transferlerden mutsuz bile olmaz.

Transferin taraftarı böylesine mest edici ve uyuşturucu bir özelliği vardır ki, takımlarımız bunu ne yazık ki çok iyi kullanıyorlar. Ortaya atılan ya da gazete sayfalarına düşen sayısız futbolcu transferinin nasıl gerçekleşeceği ise ayrı bir muammadır. Adı geçen oyuncuların hangi bütçeye, kaç paraya, nasıl ve şekilde satın alınacağı üzerinde çok da durulmaz. Oysa bu, taraftarın rüyadan uyanması için çalar saatin zilidir, ne var ki, yine de taraftar bu haberleri tüketmeye devam eder. İşte bu tüketim doğal olarak kendi ekonomisini de beraberinde getiriyor.

Toz duman bulutu içinde takımlarımız transfer mevsimini açarlar ve bir önceki senenin gerisinde kalmadan transfer dönemini tamamlamaya çalışırlar.

İşte küplerimiz transfer mevsimini bu sene de hızlı açtı. Tüm kulüpler gereksinimi olan mevkilerine oyuncu transfer etmeye çalışıyor ve inanılmaz paralar harcıyorlar. Gün geçmiyor ki, gazetelerimizin manşetlerini transfer bombaları süslemesin…

Transfer borsasına Dünya Kupası'nın etkisi henüz yansımadı. Şüphesiz ki, Dünya Kupası sonrası transfer piyasası daha da hareketlenecek.

Transfer mevsiminde harcanan paralar transferin tozunu attırıp okuyucuya ulaştırılırken, ben de gayri ihtiyari bu değirmenin suyunun nereden geldiğini araştırmak istedim. Sadece transfere harcanan parayı araştırmak değil amacım, kulüplerimizin transferleri hangi mantık ve bütçe ile yaptıklarını da incelemek, irdelemek.

Bunu incelerken aslında kulüplerimiz nasıl transfer yapmamaları gerektiğini bir kez daha görmüş oldum.

Yapılan transferler önemli bütçeler gerektiriyor. Bu bütçeler nereden ve nasıl sağlanıyor, nasıl finanse ediliyor? İşin finansal kısmı bir yana, kulüplerin transfer ettikleri oyuncular ne ölçüde onların dertlerine çare olacak? Transfer edilen oyuncu yeni takımında ortaya ne performans koyacak? Hayal kırıklığı mı yaratacak yoksa yeni ufuklar mı açacak?

İşte biz bu sütunlarda bu sorulara yanıt bulmaya çalışacağız…

Her gün bir gazetede bir transfer haberiyle karşılaşıyoruz. Bunları olağan karşılamak gerekiyor ama transfere harcanan paralar, içinde yaşadığımız küresel kriz ortamında gerçekten düşündürücü…transfere harcanan milyonlarca Euro, akla bu paraların nasıl ödeneceğini sorusunu da beraberinde getiriyor. Gerçekten de hiçbir fayda maliyet analizi yapılmadan ve finansman kaynağı bulunmadan transfere oluk gibi akıtılan bu paralar, kulüplerimizin başını fena ağrıtacak gibi görünüyor.

Bu çılgınlık sadece ülkemizde değil, aynı zamanda Avrupa'da da devam ediyor. Ancak şu anda Avrupa'da transfer hareketi Dünya Kupası yüzünden geçen yıla göre biraz sönük gidiyor. Aslında geçen yaz Real Madrid ile başlayan hızlı transfer dönemi, geçen yıl daha hareketliydi. 2009/10 sezonunda daha çok Avrupa kulübü transfere para harcamış ve daha çok futbolcu sirkülasyonu olmuştu. Bu sene transferin birkaç kulüp ve futbolcu dışında çok hareketli geçmemesinde şüphesiz ki, ekonomik krizin olduğu kadar Dünya Kupası'nın da büyük etkisi bulunuyor.

İki yeni kitap ve transfer konusuna iki farklı yaklaşım

Transfer konusunu gündemime alırken size iki yeni kitaptan bazı önemli tespitler aktararak yazıma devam etmek istiyorum. Bunlardan ilki, "Soccernomics", diğeri ise "Futbolun Ekonomi Politiği". İzninizle kitapları burada kısaca sizlere tanıtmak istiyorum.

"Soccernomics", ünlü futbol ekonomisti Prof. Dr. Stefan Syzmanski ile çok popüler gazeteci Simon Kuper'in birlikte kaleme aldıkları bir kitap. Bu kitap bu ay içinde İthaki yayınlarından "Futbolun Şifreleri" başlığıyla yayımlandı. Akıcı dili ve konulara yaklaşımı ile okuması çok kolay, futbola hayranlık uyandıran güzel ve yararlı bir çalışma… Bu çalışmanın ele aldığı konulara istatistiksel yaklaşımı gözünüzü korkutmasın, kitap gerçekten bir çok önemli konuya cesurca ve keyifle yaklaşmış.İlginç yaklaşımlar sergilemiş ve daha şimdiden bir başucu kitabı olmaya aday bir kitap…

İkinci kitap ise ben denize ait… Haziran ayı içinde Literatür yayınları tarafından basılan "Futbolun Ekonomi Politiği"… Futbolun sadece paraya dönüşen bir show business olmadığını, rekabetin içinde önemli politik dinamiklere yer vererek, çoğu önemli ve güncel konuyu sizlere sunuyor. Özellikle futbolun küresel ekonominin krize girmesiyle birlikte karşılaştığı sorunlar, yönetim ve rekabet dengesi ile Futbolun ekonomisi ve politiği üzerine temel konular bu kitapta yer alıyor…

Ancak biz bu kitapların özellikle transfere ilişkin bölümlerinde yer alan ilginç olduğu kadar çarpıcı tespitlerle konumuza kaldığımız yerden devam edelim.

Transfer Piyasasındaki Sistemik hatalar

"Futbolda transfer işi başlı başına incelenmesi gereken bir olgu. Avrupa kulüpleri her yıl birbirlerine transfer ücreti olarak 1-2 milyar dolar arası para ödüyor. Ancak bu paranın büyük bir kısmı yanlış transferlerle çarçur ediliyor." (Futbolun Şifreleri, sh. 79).

Transfer piyasasında boşa harcanan paralar ciddi bir savurganlık yaratıyor ve verimsizliğe yol açıyor. Bu savurganlığa neden olan sistemik transfer yanlışları olarak karşımıza çok farklı ögeler çıkmakla birlikte bunların içinde en önemlileri:

1.Yeni teknik direktörün takımına damgasını vurmak için yaptığı transferler.Acaba şu sırada Beşiktaş'a yeni gelen Schuster de bu taktiği izliyor olabilir mi? Ne dersiniz?

2.Dünya Kupası veya Avrupa Şampiyonası'nda yıldızı parlayan oyuculara asıl değerlerinden daha yüksek meblağlar ödenmesi. (Bir oyuncu almanın en kötü zamanı, yaz aylarında büyük bir turnuvada parlak bir performans gösterdiği dönemdir.)

3.Bazı milletlerin oyuncularına asıl değerlerinden daha fazla tutarlar ödenmesi. (Kulüpler daha revaçta olan futbol ülkelerinden gelen oyunculara daha fazla para öderler. Özellikle Brezilyalı, Hollandalı, Fransız oyuncular için her zaman daha çok transfer ücreti/bonservis bedeli ödenir.)

4.Emekliliğinin sonuna gelmiş, sadece paranın konsantrasyonu ve motivasyonuyla ayakta kalan eski popüler oyuncuların yüksek ücretlere transfer edilmesi. (Bu konuda tüm takımlarımız ne yazık ki çok büyük hatalar içindeler. )

Doğru transfer için fırsatlar

1.Transfer piyasasında altın kural bir futbolcuyu değerini bulduğunda satmaktır. Formunun zirvesine çıkmış, yaşı ilerlemeye yüz tutmuş, tam olgunluk çağında ancak hala takım için iş yapan oyunculara talip çıktığında hemen satmak, transferin altın kuralı olarak karşımıza çıkıyor. (Acaba Galatasaray Arda'yı böylesi bir konjonktürü yakaladığında satsaydı çok daha mı fazla para kazanırdı? Ne dersiniz?)

2.Sorunlu ama yetenekli futbolcuyu ucuza al, rehabilite et ve değerini bulduğunda sat…(Bu konuda Avrupa'da ve ülkemizde bir çok örnekle karşılaşabiliriz. Örneğin, Beşiktaş'ın asi ve sorunlu, ancak yetenekli oyuncusu Batuhan'a bu kapsamda yaklaşabilir miyiz? Beşiktaş bu fırsatı daha iyi değerlendirebilir miydi acaba?

3.Her zaman başkalarının görmediği oyuncuları sapta, onları izle, çok genç yaşta atın al, hatta memleketlerinden ailesiyle birlikte onu kulübe getir, öğrenimini karşıla, ailesine destek ol. (Barcelona'nın bugün ele avuca sığmayan süper bücürü Messi'nin Arjantin'den daha onüç yaşındayken İspanya'ya getirilip, kulübe kazandırılması buna çok tipik örnektir. Bizde ise daha birkaç yıl öncesine kadar geleceğin Maradonası olarak gösterilen ve Barcelona'ya gideceği konuşulan Beşiktaşlı küçük Muhammet acaba şimdi nerde, ne yapıyor? Neden bir Messi olamayacak?)

4.Arsenal'de Arsen Wenger'in gösterdiği cesareti göster. Gerekirse yetenekli "çocuklar"dan kurulu bir takımla mücadele etmeyi göze al.

5.Kesinlikle scouting (Futbolcu izleme-değerlendirme) uygulamasının kulüplerde hayata geçirilmesi ve bu şekilde daha çok genç yaşta, değişik iklimlerdeki oyuncuların takıma kazandırılması.

Transferde O.Lyon kuralları

O.Lyon daha bundan on yıl öncesine kadar 10 milyon Euro bütçesi ve sıradan bir ikinci lig takımıyken, bugün piyasa değeri 200 milyon Euro'ya bütçesi 300 milyon Euro'ya ulaşan, Fransız Lig 1'i üst üste sekiz kez kazanan ve Şampiyonlar Ligi'nde hemen hemen her yıl ortalama en az çeyrek final oynayan bir takım nasıl oldu da bu noktaya geldi?

İşte bu sorulara yanıtlar, futbolun şifrelerinde detayıyla yer alıyor. Şimdi kısaca bunların üzerinde duralım.

1.Kitlelerin erdemlerinden yararlan… Bu teori tamamen Olympique Lyonnais (Olimpik Lyon) damgasını taşıyor. O.Lyon'un efsane başkanı Aulas'a göre, farklı görüşteki insanları bir araya getirerek, onların görüşlerinden bir uzlaşmaya ve en iyi fikre ulaşmak, tek bir uzmanı dinleyerek yapılan transferden daha iyi ve isabetlidir.

2.Bir başka O.Lyon kuralı ise: Bir oyuncunun alınacağı en iyi dönem, yirmili yaşların başıdır. Genelde 20-22 yaşları arasında üniversitede okuyan veya lisede öğrenim gören oyuncular transferde çok avantajlıdır.

3.Özellikle ümit milli ve 17 yaş altında oyuncuların oynadığı turnuvaları sıkı takip et ve yetenekli oyuncuları hemen ikna edip, takımın kadrosuna kat.

4.Yabancı transferlerin yerleşmesine ve adaptasyonuna özel önem ver. Onların yanına onları anlayacak menejerler ver. Sorunlarını hallet.

5.Eğer bir kulüp bir oyuncunuza değerinden fazla para ödüyorsa, oyuncuyu hemen sat. O.Lyon başkanı Aulas'a göre "oyuncu almak ve satmak, futbol performansını geliştirmekle ilgili bir şey değil. Bu büyük bir kar elde edilen ticari bir aktivite" (Futbolun Şifreleri, sh.108)

Transferin nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini Futbolun Şifreleri isimli kitaptan aldığımız bilgi ve ip uçlarıyla zenginleştirerek sizlerle paylaştık. Paranız olsa bile transfer yapmak gerçekten meşakkatli bir iştir. Ancak tüm bu sıkıntıların sonucunda bir fiyasko ile de karşılaşma olasılığı her zaman mevcut…bunu da göz ardı etmemek gerekiyor.

Peki transferin ekonomisi nasıl çalışacak? Transfer için ne kadar bütçe ayırıyoruz ve bütçeye uyuyor muyuz?

Transferin Ekonomi Politiği

Transferin teknik, taktik ve yönetsel ip uçları üzerinde yukarıda kısaca durduk. Peki bu işin ekonomini nasıl ayarlamak gerekiyor?

UEFA'nın en son almış olduğu "Finansal fair Play" kararları doğrultusunda, artık bir futbol kulübü gelirinin üzerinde gider yapamayacak ve futbol dışı fonları futbolda kullanamayacak…

Ülkemizde de Türkiye Futbol Federasyonu'nun en son aldığı mali kararlar çerçevesinde de bir futbol kulübünün transfere harcayacağı tutar, bütçesinin 1.5 katından fazla olamayacak…

Transferin ekonomisi ve politikasına ilişkin benim kaleme aldığım ve literatür yayınlarından çıkan Futbolun Ekonomi Politiği isimli kitabımızda bu konuya bir bölüm ayırmış durumdayız.

Son beş yılda transfere ne kadar harcadık?

Turkcell Süper Lig'de son beş yılın transferine ilişkin hazırladığımız tablo aşağıda dikkatlerinize sunuluyor. Söz konusu tabloya göre Türkcell Süper Lig son beş yılda toplam 310 milyon 791 bin Euroluk transfer harcaması gerçekleştirmiş. 2009/10 sezonu yapılan transfer harcamaları 31,4 milyon euroya ulaşırken; son beş yıllık süreçte en fazla transfer harcamasının yapıldığı sezon olarak karşımıza 2008/09 sezonu çıkıyor. Bu dönemde TSL ekipleri toplam 102 milyon 643 bin TL'lık transfer gideri yapmışlar ve bir rekora imza atmışlar. 2008 yılı futbol pastamızın büyüklüğü dikkate alındığında bu tutar, toplam büyüklüğün %21'ine karşılık geliyor.

Yine aynı tablo bize son beş yıllık süre içinde TSL ekiplerinin yapmış oldukları toplam 310 milyon 791 bin Euroluk transfer harcaması karşılığında, oyuncu satımından sadece 84 milyon Euroluk bir transfer geliri elde ettiklerini; buna göre net 226 milyon 715 bin Euro cari transfer açığına yer verdiklerini; TSL'nin ithal ettiği oyuncuların dışsatımından para kazanamadığını (yani net borçlanmak durumunda kaldığını) gösteriyor.

Bu süreçte yabancı oyuncu transferine giden toplam tutar 178 milyon euroya ulaşmış durumda. Bu tutar ise transfer açığımızın yüzde 79'unu oluşturuyor.

 Turkcell Süper Lig ekiplerinin son beş yıllık transfer harcamaları ve gelirleri konsolide açık tablosu (Bin Euro)

  2009/10 2008/09 2007/08 2007/06 2006/05 Son Beş yıl

  Gelir  Gider Gelir  Gider Gelir  Gider Gelir  Gider Gelir  Gider Gelir Toplamı Gider Toplamı

  4.681 -31.447 9.165 -102.643 24.628 -51.386 31.280 -77.872 14.322 -47.443 84.076 -310.791

Net açık -26.766 -93.478 -26.758 -46.592 -33.121 -226.715

Yukarıdaki tablodan çıkan genel sonuçlar:

1.TSL transferde net borçlu bir lig. Yani transfer gelirleri, transfer giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor.

2.Transferde ithalatçı bir yapımız var. Oyuncu dışsatım gelirlerimiz, giderlerimizin sadece üçte biri kadar (%27). Yani transfer bütçemizin üçte ikisini transfer harcamaları oluştururken; transfer gelirlerimiz bütçenin sadece üçte birine yakın bir kısmını oluşturuyor.

3.Transferde net borçlu olmak, kulüplerimizde önemli finansal sorunları beraberinde getiriyor. Transfer gelir ve gider dengesindeki, gider fazlası durumu, süreç içinde kulüplerin borçlanmalarını artırıyor.

4.Bu kapsamda kulüplerimizin son beş yılda transfer açıklarının 226.7 milyo euroya ulaşması, kulüplerimizin transfer finansmanında yabancı kaynağa yöneldiğini ortaya koyuyor.

5.Son beş yılda kulüplerimiz yabancı oyuncu transferine toplam 226,7 milyon euro para harcamış durumda.

6.Kulüplerimiz genelde transfer ettikleri yabancı oyuncuları tekrar nakde dönüştüremediklerinden, (son sahibi olduklarından) transfer gelir ve giderleri arasındaki farkın, giderler lehine daha da açılmasına neden oluyor.

7.Transferde net açığın yıllar itibariyle giderek büyümesi, kulüplerin finansman ihtiyaçlarının artmasına yol açıyor. (Bu dinamik kulüplerimizin sürdürebilecekleri bir durum değildir.)

8.Kulüplerimizin sağlıklı ve sürdürülebilir bir transfer bütçesi yönetimi sergilemediklerini, artan cari açıktan gözlemliyoruz.

9.Ülkemizde transfer ekonomisi, doğal olarak futbol pastasının büyümesine yol açmakla birlikte; futbol ekonomimizdeki toplam borçluluk oranının yükselmesine; net borçluluğun artmasına neden olmaktadır. Yani kulüplerin net borçlulukları giderek artmaktadır.

Sonuçta; transfer ekonomisinde kulüplerimizin futbol gelirlerini ve kıt olan kaynaklarını verimli ve karlı kullanamadıklarını; bu nedenle transferin futbol ekonomisine sağlayacağı marjinal katkının giderek azaldığını gözlemliyoruz. Yani transfer ekonomisinin futbol ekonomisine sağladığı toplam fayda, katlanılan toplam maliyetin altında kaldığından bu süreç,kulüplerin net borçluluğunu artırıcı bir etki yaratmaktadır. Bu durum ise, zaman içinde transfer ekonomisinin futbol ekonomisine olan katkısını negatife dönderebilecektir. Çünkü, artan transfer maliyetleri nedeniyle giderek büyüyen kümüle transfer zararları (açıkları) süreç içinde kulüplerin aktiflerini zayıflatacağı için rekabet güçlerini de geriletebilecekir.

Transferde üç büyüklerin yıkılmaz egemenliği

TSL'nin sportif, iktisadi ve mali egemenliğini elinde bulunduran Üç Büyükler aynı zamanda transferi de domine ediyor.

Yıllar itibariyle Üç büyüklerin transfer harcamalarını ve bunların TSL'nin toplam transfer harcamaları içindeki paylarını gösteren aşağıdaki tablo bize burada da, İstanbul triosu lehine amansız ve haksız bir rekabetin olduğunu ortaya koyuyor. Üç Büyükler, son beş yılda toplam 205 milyon Euroluk bir transfer harcaması yapmışlar. Aynı dönemde TSL'nin yapmış olduğu kümüle transfer harcamaları ise 333 milyon 44 bin Euro olarak gerçekleşmiş. Buna göre toplam transfer harcamaları içinde üç büyüklerin payı %62'ye ulaşmış durumda. Yani 18 takımın bulunduğu Süper Lig transfer bütçesinin %62'si Üç büyüklere gitmiş.Diğer 15 takımın toplam transfer bütçesinden aldığı pay ise %38'te kalmış.

Süper Lig pahalı transfer yapıyor

Bir başka farklı konu da transfer harcamalarının, takımın piyasa değerinin gelişimine ve sportif performansına ne kadar katkıda bulunduğu konusudur. Olaya bu açıdan bakıldığında Süper Ligimizin bu konuda çok yol alamadığını gözlemliyoruz. Özellikle kariyerinin sonuna; yeteneklerinin sınırına gelmiş, sakat ve çoğu zaman da yaşlı futbolcuların TSL'ne transferi, kıt kaynaklarımızın heba olup gitmesine neden olmaktadır.

Transfer gelirlerimizin giderlerimizle kıyaslanmayacak kadar düşük kalması, zaman içinde futbol kulüplerimizin finansal bir darboğaza ve sıkıntı içine girmesine neden oluyor. Yani transfer ettiğimiz oyuncuların son sahibi olmak; onları yeni pazarlara satamamak transferlerin hem pahalı yapıldığının (paraya tahvil edilemeyen her şey, son kullanıcı için her zaman çok pahalıdır), hem de kaynaklarımızın yerli yerinde kullanılmadığının bir göstergesi...

Bu anlamda baktığımızda Süper lig'in transfer politikası "pahalı bir transfer politikası" olarak karşımıza çıkıyor. Bu sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir yapı olmaktan ne yazık ki çok uzak görünüyor. Bu yükün altından kalkabilen kulüp sayısı da Avrupa dahil çok az görünüyor.

Sonuç

Bugün gelinen noktada TSL önemli bir parasal büyüklüğe ve piyasa değerine ulaşmış durumda. Bu süreç içinde futbol kulüplerimizin gelirleri ve giderlerinde önemli artışlar yaşandığı görülüyor. Gelirlerde yaşanılan bu artış en çok transfer harcamalarının artmasına neden oldu. Kendi içinde bakıldığında normal olarak değerlendirilecek bu durumun, doğal sonucunun da sportif performans olması beklenir. Özellikle günümüz endüstriyel futbolunda sportif performansın mali performansa, mali performansın da tekrar sportif performansa dönüşmesi kulübün orta ve uzun vadeli geleceği açısından çok önemlidir. Çünkü bu süreç içinde takımın piyasa değeri ve buna bağlı olarak ta futbol gelirlerinin büyümesi sağlanmış olur. Bu kapsamda olaya bakıldığında TSL'nin parasal gelirlerinde önemli artışlar kaydedilmiş olmakla birlikte; sportif performansta istenilen noktaya gelinememesi, süreç içinde önemli sıkıntılara yol açabilir. Çünkü, borca dayalı bir büyüme modeliyle futbolumuzun finansmanının sağlamaya çalışıyoruz. Bu başarı döngüsü içinde mali performans sportif performansı getirmezse, kulüplerimiz önemli finansal sıkıntılara katlanmak durumunda kalıyor. Bu bağlamda kulüplerimizin yapmış olduğu transfer harcamaları bugünkü yapısıyla sürdürülebilir bir dinamik olarak görünmüyor. Naklen yayın gelirlerinin neredeyse tamamı bugün transfere harcanıyor ve kulüplerimiz isabet yüzdesi düşük çok pahalı/maliyetli transferler yapıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürün olumsuz etkisi de dikkate alındığında; elimizdeki kıt kaynakları çok etkin ve verimli kullanmak durumundayız. Oysa bugünkü uygulama tam anlamıyla bir transfer çılgınlığına doğru yol alıyor. Fayda maliyet analizinin yapılmadığı; kurumsal yönetişim temelinde varlık ve risk yönetiminin gerçekleştirilemediği futbolumuzda, içinde soluklandığımız dinamikler sürdürülebilir dinamikler değildir. Yapılan transfer çılgınlıklarının logolu ürün satımı, reklam ve sponsorluk geliri gibi gelirlere çıkartılabileceği savı da çok gerçekçi görünmemektedir. Nitekim, bu sorun aynı zamanda UEFA'nın da gündemindedir. UEFA Başkanı Michel Platini, her platformda futbol kulüplerinin abartılı derecede yüksek transfer harcamalarının önünü geçmek istediklerini belirterek, "Önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde getireceğimiz sıkı finansal düzenlemelerle futboldaki bu büyük harcama alemine de son verileceğini" dile getiriyor.

Transfer ekonomisi çok sağlıklı ve sıkı kontrollerle yürütülmesi gereken bir ekonomidir. Bu konuda yapılacak yanlışlıklar, otomatikman kulüplerimizi etkileyecektir. Burada yapılacak hatalı uygulamalar, bir yandan kıt kaynakların heba edilmesini gündeme gelirken; diğer taraftan yetenek havuzumuzdaki gençlerimizin önlerinin kesilmesine de neden oluyor.

Özellikle yanlış transferleri en aza indirebilecek scouting uygulamasının kulüplerimizde olmayışı; bu işe gerekli kaynağın ayrılmaması, bizleri çok daha büyük maliyetlere katlanmak durumunda bırakıyor. Federasyon tarafından bir zorunluluk olarak Bu uygulamanın kulüplerin bütçeleri içinde yer alması sağlanmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar