Trakya'da süt hayvancılığı…
Trakya bölgesi, süt hayvancılığının önemli merkezlerinden birisidir. Edirne Ticaret Borsası'nın 85. kuruluş yıldönümü toplantısında bölge hayvancılığı ve süt sektöründeki güncel konular da gündeme geldi.
Edirne Ticaret Borsası Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yardımcı, sektörün kanayan yarası olan süt tozu ithalatını gündeme getirdi. Yardımcı, üretimindeki artışa bağlı olarak çiğ süt fiyatının düştüğü bir dönemde peynir altı suyundan elde edilmiş süt tozunun Türkiye'ye girdiğini bunun mutlaka önlenmesi gerektiğini söyledi. Süt tozu ithalatı yerine içerde süt tozu üretiminin desteklenmesini istedi.
Mustafa Yardımcı'nın değindiği süt tozu üretimi bir süreden beri sektörde tartışılıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, süt tozu üretimi için 30 milyon lira kaynak ayrıldığını açıkladı. Fakat, bu kaynak kime, hangi şartlarla verilecek? Nasıl kullandırılacak? Süt üreticilerine yansıması ne olacak? Çiğ süt fiyatını artıracak mı? Bu sorulara kimse net bir yanıt veremiyor.
Hayvancılık sektörü ile ilgili sorunları yakından izleyen, sorunlara çözüm üreten, sık sık raporlar hazırlayarak ilgili kurumlara sunan Edirne Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sami Aladağ ile Edirne'de sohbet ettik.
Aladağ'ın tespitlerine göre, Edirne ve Trakya'da hayvancılığın görünümü satır başları ile şöyle:
1- İşletmeler ağırlıklı olarak küçük aile işletmeleri tarzındadır. İşletme başına hayvan sayısı ortalama 5 civarında. Edirne, 22 bin işletme ve 134 bin civarında hayvan varlığına sahip. Fakat, hayvan sayısı gün geçtikçe azalıyor.
2- Girdi maliyetlerinin yüksekliği et ve çiğ süt fiyatlarındaki düşüş ülke genelinde olduğu gibi Edirne'de de hayvancılık yapanların en önemli sorunu. Ayrıca, süt tozu ithalatının artarak devam etmesi, dışarıya ürün ihrac eden firmalara dahilde işleme rejimi kapsamında sıfır vergi ile sınırsız süt tozu ithal edebilme hakkı verilmesi iç piyasada çiğ süt fiyatının düşmesine neden oluyor.
3- Bölgede süt hayvancılığının sürdürülebilmesi için, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde uyguladığı besi hayvanına destek sistemi, Trakya Bölgesi'ne damızlık gebe düve desteği olarak verilmeli.
4- Bakanlıkça "Damızlık Bölgesi" ilan edilen Trakya'dan Türkiye'nin hemen her bölgesine damızlık gebe düve satılıyor. İlk bakışta gelir getirmesi bakımından düve satışı olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Fakat, genç düveler daha yüksek fiyattan alıcı bulduğu için, ekonomik olarak zor durumda olan üretici, genç ve verimli düveleri satmak zorunda kalıyor. Bölgede ise daha düşük verimli hayvanlar kalıyor.
Edirne ve Trakya'da süt hayvancılığı yapanların yaşadığı sorunlar ülkenin diğer bölgelerindeki üreticilerden farklı değil. Öncelikli olarak çiğ süt fiyatındaki düşüşün önüne geçilmeli. Bu amaçla, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ayırdığı 30 milyon liralık bütçe, sadece sanayicilere destek olarak değil, çiğ süt üreten üreticilere de nefes aldıracak biçimde değerlendirilmeli.
Birlikler yazımız TBMM gündeminde...
İlginç bir raslantı, Edirne'ye giderken öğrendik. Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Edirne Milletvekili Rasim Çakır, 14 Nisan 2009 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde yayınlanan "Birlikler yeşil sermayenin kucağına itiliyor.." başlıklı yazımızı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemine taşıdı. Sözkonusu yazımızı kaynak gösteren Çakır, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın yanıtlaması talebi ile yazılı soru önergesi verdi.
Zafer Çağlayan bu önergeye yanıt veremeden Sanayi Bakanlığı koltuğunu Nihat Ergün'e bıraktı. Nihat Ergün'ün yanıtlayacağı önergedeki sorular şöyle:
1- Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlanma Genel Müdürlüğü'nün Türkiye'deki 17 birlikten yalnızca 8 'ine İslami Ticari finansman kuruluşunun finansman programını alternatif olarak önerdiği doğru mudur? Doğru ise bu bir öneri midir yoksa talimat niteliğini mi taşımaktadır?
2- Önerildiği belirtilen finansman neden yalnızca 8 birliğe önerilmiştir?
3- Birliklere uzmanlık alanı tarım olan Ziraat Bankası yerine başka bir finansman
modeli önermek ne kadar doğru ve ulusal çıkarlarla örtüşmektedir?
4- Önerilen kurumun İslam Kalkınma Bankası olmasının özel bir nedeni var mıdır?
5- İslam Kalkınma Bankası haricinde hangi finansman kuruluşları incelenmiş ve bu kuruluşun tercih edilmesinde hangi kriterler esas alınmıştır?
6- Bakanlığın önerdiği kaydedilen Uluslararası İslami Ticari finansman kuruluşunun modeli nasıldır? Diğer modellerden hangi yönleriyle ayrılmakta ve tercih nedeni sayılmaktadır?
7- Kimi birlik yöneticilerinin İslam Kalkınma Bankası yerine kuruluş görevi tarım olan Ziraat bankasından kredi kullanmak istedikleri ancak banka kapılarının yüzlerine kapandıkları doğru mudur?
Yazımızın TBMM gündemine taşınması elbette gurur verici. Sayın Çakır'a duyarlı yaklaşımından dolayı teşekkür ederiz. Yanıtları merakla bekliyoruz. Geldiğinde paylaşırız.