Trafikte 10 bin hayat...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] Dün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün himayesinde başlatılan "Trafikte Dikkat, 10 Bin Hayat" projesi, Türkiye'nin "kök sorunlarından" trafik konusunda "toplumsal bilinci artırmak, yaşam kayıplarını ve yaralanmaları azaltmak" amacını taşıyor. Bu ülkede her yıl 10 bin kişi trafik kazalarında can veriyor. 200 bin kişi yaralanıyor. 15 milyar YTL'lik maddi zarar oluşuyor. Cumhurbaşkanı Gül, bu "sosyo- dramatik" tablonun "felaket" boyutunu" bir de Avrupa mukayesesiyle vurguluyor: Türkiye'nin trafik kazalarıyla uğradığı toplam kayıp, tüm Avrupa ülkelerindeki toplam kayıpların yüzde 22'sine tekabül ediyor. Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını dinlerken, düşündüm: Acaba trafik durumunun vahameti, bir de şu mukayeseyle vurgulanabilir miydi: "Paçadan akan borçlara" derman olsun diye yüzde 55'i Lübnanlı Oger'e satılan Türk Telekom'da bakiye yüzde 17.2'lik Hazine hissesi, "evdeki bulgurdan olmamak" için, 2.3-2.8 milyar YTL gelir beklentisiyle "halka" arzedilirken, Türkiye, sadece trafik yüzünden yılda 15 milyar YTL kayba uğruyor. Yani, yüzde 55'i 6.6 milyar dolara zaten satılmış Türk Telekom'dan gelecek 2.3 milyar YTL ek kazanca, trafikten 15 milyar YTL kayıp... Yani, bir trafik "kara deliği" ki, ne yasa, ne kural, ne kampanya kâr ediyor. Umarız, dün tanıtılan proje, 3 yılda 10 bin canı o Türkiye'ye has "metafor" becerisinin ürünü olan "trafik canavarının" dişlerinden kurtarır! Paket paket reform... "Trafik canavarını" nasıl bir reform durdurabilir? sorusunun cevabı henüz yok. İyi niyetli çabalar var. Ama, trafik gibi "canavar" değilse de "kara delik" aşağılamasıyla adım adım "başkalaştırılan" bir sosyal güvenlik sistemi var. Gündemdeki reformlardan biri, bunun için yapıldı. Yapıldı ve "memleketimden utanç manzaraları" da Türkiye'nin "vizörüne" girmeye başladı. Şöyle girmeye başladı: Bu ülkenin yurttaşları, medyası yıllardır "emekli maaşı" kuyruklarına; o kuyruklarda can veren emeklilere; o kuyruklarda sabahın kör saatlerinde yağmur, çamur, sıcak, soğuk demeden sıra tutanların fotoğraflarına alışkındı. Şimdi, Türkiye'nin ne ekonomik şartlarına, ne ekonominin istihdam çapına, ne ortalama yaşam şansına, ne Anayasa'ya, ne eşitliğe, ne mantığa sığan "reformun" hemen ardından bebelerini, genç kızlarını, oğullarını "SSK'lı yapabilmek" için sabahın kör saatlerinde kurum bürolarının önünde kuyruklananların fotoğraflarına alışıyor! Bugün akşama kadar "bildirgelenip", "bildirgelenme" imkanına erişemeyenlerden daha fazla emekli maaşı alabilmek için "reform kuyruklarına" girmek o kadar da kolay değil. "Sıfır" ile 18; hatta 25 yaşa kadar çocuklarını sigortalamak isteyenler eşten dosttan "torpil" bulamazlarsa, bu iş için açılan kişi başına 1000 dolar bedelli "SSK pazarına" girmek zorunda. "Reforma" katkıda bulunmak isteyen kimi şirketlerde fiyat bu imiş! IMF'den "aferin", Dünya Bankası'ndan 6.2 milyar dolar "işbirliği kredisi", vesaireden "sırt sıvazlama" alabilmek uğruna "böyle" yapılan "Sosyal güvenlik reformunun" özü ve ruhu, şimdilik bu "utanç manzaralarında" sırıtıyor: Uygulama ilerledikçe, yenilerine hazır olmak lazım. Dün Cumhurbaşkanı Gül'ü dinlerken şunu da düşündüm: Acaba, onayını bekleyen bu "reformu" Anayasa'nın eşitlik, Anayasa'nın sosyal devlet "süzgeçlerinden" geçirir mi? Yurttaşlar arasında devlet eliyle başlatılan açık ayırımcılığı ret eder ve bu kanunu bir "Anayasa dersiyle" Meclis'e iade eder mi? İstihdam kara deliği... Adı öyle değil, ama bir "reform paketi" de istihdamda!... Bakanlar Kurulu'nda imzalar atıldıktan sonra, işçi ve işveren kuruluşlarına "görüş almak" üzere gönderilen "istihdam paketi", sadece bugünün "umarsız işsizlerini" değil; bugün SSK önlerinde, gelecekte daha fazla emekli maaşı kuyruğuna girenleri de doğrudan ilgilendiriyor. Bugün "bildirgelenenler", nerelerde, nasıl, ne süreli işler bulacaklar da, 25 yıl sonra emekli olup, aynı kütüğe kayıtlı diğer yurttaşlarından daha fazla maaş alabilecekler? "Paket" bu "kök soruya" hiç cevap vermiyor. İşverene, Hazine'nin kasasından 5 puanlık prim indirimi, "istihdam meselesinin" tek çözümü olarak sunuluyor. Bir de, İşsizlik Fonu'ndaki birikimin, şimdilik "nemasına" sonra belki "anasına" kadar devlet ya da hükümet eli uzatmanın yollarını açıyor. Ve, galiba bu "paketle" ilgili en "can yakıcı" soruyu da Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Yaşar Okuyan soruyor: "SSK primlerinden 5 puanlık indirim önemli. Ama, bunun sosyal güvenlik açığına etkisi ne olacak? Devlet 5 puanı nereden kapatacak?" Bir de şunu soruyor: "İşsizlik Fonu'ndaki parayı GAP'a yöneltirseniz, bu fon bir süre sonra yeni bir kara delik olarak açılmaz mı?"

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013