Trabzon’dan Çerkezköy’e gözlemler
Bizim Şavşat’ta, “Kork April’in beşinden/Öküzü ayırır eşinden/Kurtları doyurur leşinden” tekerlemesi vardır. Halkın bu engin akıl birikimini yaşayarak sınadığımdan, nisan aylarının ortalarında yurtiçinde gezilere çıkmaktan sakınırım.
Bu yıl koşullar zorladı; April’in beşine denk gelen günleri kapsayan dokuz gün yoğun programlara katıldım: 17 Nisan günü İstanbul Kültür Üniversitesi’nde önde gelen hazır giyim firma yetkililerinin yer aldığı paneli yönettim. Daha sonra üç gün Antalya’da ülkemizdeki kuru gıda işi yapanların örgütü olan TÜKSİAD’ın genel kuruluna katıldım. Ardından Turhal’da doğaltaş işi yapanların sorunlarını değerlendiren altı işyerini ziyaret ettim. Samsun’da hızla değişim gösteren matbaacılık sektöründe önde gelen firma yöneticileriyle özel ihtisas OSB’sinin nasıl örgütlenebileceğini sorguladım. Ahmet Aydın’ın Karaköy Harası arazisinde çeltik üretiminden sonra kanola üretimi, organik tavukçuluk ve diğer tarımsal üretimdeki deneyim ve birikimlerini tartıştım. Samsun’dan Trabzon’a geçerek Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği’nin genel kurulunda yaşanan krizden çıkışla ilgili düşüncelerimi aktardım. Trabzon’da uçak iptallerinin yaşandığı maceralı yolculuğu Or-Gi Havalanından uçarak İstanbul’da tamamladım. Geride bıraktığımız cumartesi günü Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nden “ulusal egemenlik algısındaki değişme” konusunu işleyen toplantıdaydım.
Ülkemizin derinliklerinde iş insanlarımızın gelecekle ilgili belirsizliklerden kaynaklanan kaygılarının giderek arttığını gözlüyorum: Yerelden küresele yürümek isteyen hazır giyim firma yetkililerinin, uluslararası ilişkilerde “diplomatik dil” ile “yabancı ülkelere Türk tekstili hazır giyim ürünlerinin giriş kolaylıkları ya da zorlukları” arasındaki bağlantıyı kanıtlayan somut örneklerini, ülke yönetiminde sözü olan herkesin özenle değerlendirmeleri gerektiğini düşünenlerdenim.
Her alanda zorluklar var
Kuru gıda işinde çok sayıda firmanın konkordato ilan etmiş olması, bazı firmaların piyasadan çekilme zorunda kalması sebepsiz değil. Bir olumsuz gelişmeyi yaratan dipteki etkenleri, sahadaki insanların yaşadıklarını dinleyerek öğrenirsek daha net öğrenebiliriz. Net bilgi olmadan alınacak önlemlerin bütünlükten yoksun kaldıklarını, önlemlerin amaçlarından saptığını, TÜKSİAD toplantısında bir kez daha doğruladım.
Turhal’da sayıları 15’e yaklaşan doğaltaş işletmesinin önde gelenlerinin yöneticilerinin anlattıkları da ibret vericiydi. Doğaltaş gibi değerli ve sonsuz olmayan varlığımızla ilgili bir “ulusal stratejimiz” olmadığı için, “piyasa yapıcısı kuruluşlar” oluşturulamamış, piyasa yapıcısı kuruluşların ölçek erişebilirlikleri ile küçük iş yerlerinin esneklik ve hızını örgütleyemediğimiz için değerli bir kaynağımız çarçur edilmekte. Bu durum giderek fiyat alabilme yerine, fiyat düşmesi sonucunu yaşatmakta. Bu ortak soruna hepimizin birlikte “dur!” demesi gerekiyor.
Matbaa sektörümüz kağıt girdisinden, makine-donanım teknolojisine her alanda, sözcüğün tam anlamıyla bir “kritik eşikte” duruyor. Samsun’daki matbaacıların işbirlikleriyle rekabet gücü yaratmaları sorunu had safhada. Bu sorunu aşmak için şehir içinde uygun olmayan mekanlardan, bir ihtisas OSB’nin geliştirici etkilerinden yararlanan sıçramaya ihtiyaç var. Sektör mensuplarının arayışlarını elbirliğiyle olumlu sonuçlara taşımamız gerekiyor.
Trabzon’da ihracat yapan firmaların özellikle yaş sebze ve meyve işiyle uğraşanların, Rusya’daki bürokrasinin önyargıyla yarattığı zorlukları aşmak için siyasi iradeden medyaya herkesin desteğini arkalarına alması şart. İhracatın artırılması, bu ülkenin asıl “beka sorunu” değil mi? Ülkenin dış borç bağımlılığını sürdürebilir ölçeğe çekmenin yolu, ihracatı artırmaktan geçmiyor mu?
Olumlu adımları güçlendirmeliyiz
Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi, fiber optik kablo altyapısıyla, bölgenin kontrol ettiği doğalgaz, elektrik enerjisi; içme, kullanma ve sanayi suyu gibi temel girdilerle ilgili eşanlı veri üretimiyle dijital dönüşüm kanallarından birinin altyapısını oluşturmuş. Bölge yönetimi, kendi sorumluluk alanındaki “standart veriye” ulaşma ve saklama konusunda çok önemli bir aşamayı geride bırakmış. Bu önemli adımı, bölgedeki firmaların “firma içi standart verileriyle eşleştirme” adımı izlemeli. Bölgenin kolektif verileriyle firma verileninin analitiği, orta ve ileri teknolojik donanımlara geçişi uygun yol ve yöntemlerle yapmayı kolaylaştırır. Bu adımdan sonra, “standart dışı büyük verinin ehlileştirilerek değere dönüştürülmesi” aşamasına sağlıklı bir geçiş yapabiliriz.
Dokuz günlük saha çalışmasının gözlemlerini özetlerle sizlerle paylaşmak istedim. Dileyenle ayrıntı tartışmaya hazırım. Diyorum ki, piyasa üst göstergelerini elbet ki izleyelim ve tartışalım. Piyasa üst göstergeleri kadar sahada yaşananları inceleyip tartışmazsak, etkili çözümler üretemeyiz.
Sahadaki gözlemlerim beni şu düşüncelere taşıyor: Ekonomideki bütün aktörlerin, siyasi iradenin, bürokrasinin, iş insanlarının, sivil inisiyatiflerin ve medyanın ivedi sorunu; ciddi bir kriz yaşadığımızı kabul etmektir. Bu krizi kabul edersek, krize çözüm arayışına odaklanırız. Kabul etmez de krizin başka güçler tarafından yaratıldığı gerekçesine abanırsak, enerjimizi o güçlere odaklar; çözümü geciktirebiliriz.