Trabzon’da Nar Bereketi: Bir kadın dayanışması
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi Sabancı Vakfı Hibe Programları 10 yıldır kadın, genç ve engellilerin eşit fırsatlara sahip olmalarını ve topluma aktif katılımlarını destekleyen sivil toplum kuruluşlarının projelerini destekliyor. Yaşam Kadın Merkezi Derneği de Sabancı Vakfı Hibe Programı kapsamında desteklenen sivil toplum kuruluşlarından biri. Öyküsü gerçekten etkileyici ve tüm kadınlara örnek oluşturacak nitelikte. Bakın dernek, sadece kendi değil, bölgedeki tüm kadınlar için çalışarak nasıl bir fark yaratıyor?
Yaşam Kadın Merkezi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonlanması, üretilen politikaların kadınların gerçek talep ve ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için kamu kurumları ve belediyeleri etkilemeye çalışan bir dernek.
Trabzon’da kadın örgütleri son yıllarda bu konuda destek ve kaynak bulmakta zorlanınca, Yaşam Kadın Merkezi oldukça etkili bir fikir geliştiriyor ve ilk defa yerelde çalışan bir STK olarak, aldığı hibeyi, yine yerelde proje üreten diğer kadın örgütleri ile paylaşıyor.
Nar Modeli ismini verdikleri bu sistemle, hem dört farklı derneğe kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele etme imkanı veriyorlar, hem de yerel yönetimin dikkatini çekmeyi başarıyorlar.
Trabzon bundan on yıl öncesine kadar, kadın alanında çalışan yalnızca üç sivil toplum platformuna ev sahipliği yaparken, bu sayı 15 STK ve 2 kooperatife ulaşıyor.
Trabzon aynı zamanda 2006- 2010 yılları arasında, Sabancı Vakfı desteği ile kadın erkek eşitliğinin sağlanması için Birleşmiş Milletler Ortak Programı ve Kadın Dostu Kentler Programı’nı başarı ile uyguluyor.
Daha sonrasında, Trabzon büyükşehir statüsü kazanıyor ve ne yazık ki, değişen yönetim yapısı ile birlikte, kurulmuş işbirliği de zarar görüyor. Yıllardır birlikte iş yapılan yetkililerin yerini, önceki çalışmalarla ilgili bilgi sahibi olmayan idareciler alıyor. Böylece kamu ve STK’lar arasında bir iletişimsizlik dönemi başlıyor.
Hibe alabilmek için yeterli büyüklük ve kapasiteye sahip olmayan kadınların projeleri atıl kalmaya, umutları kırılmaya başlıyor.
“Hibenin hibesi”
Nar Modeli’ni eşsiz kılan nokta da işte tam burada devreye giriyor: Kaynaklara ulaşma şansları oldukça sınırlı olan dernekler, Yaşam Kadın Merkezi aracılığıyla asıl hibeden olmasa bile, “hibenin hibesi”nden yararlanma fırsatı buluyorlar.
Böylece kadınlar bir araya geliyor, sorunlarını konuşuyor, yeni çalışmalar planlıyor, yeni çözümler üretiyor. Nar, bereketini kadın örgütlerine dağıtmaya başladığında, bu örgütlerin ulaşacakları kadınlar da güçlenmeye başlıyor. Kimi Trabzon’da yaşayan 250 mülteci kadının ihtiyaçlarını kamu kurumlarına raporluyor; kimi idareci, eğitmen ve velilere çocuk istismarının önlenmesi konusunda eğitim veriyor. Mülteci kadınlar ve Trabzonlu kadınlar bir araya geliyorlar ve aslında ortak sorunlarının olduğunu farkediyorlar. Projeler eş zamanlı yürüyor; ve işin en önemli kısmı, Valilik ve Belediye ile ilişkiler yeniden hareketleniyor. Yaşam Kadın Merkezi’nin sürekliliği sağlayacak dönüşümü çoktan başlattığını söylemek yanlış olmaz. Merkezin proje eğitimcisi Sinem Mısırlıoğlu’nun dediği gibi; “Sürdürülebilir olması gereken her zaman faaliyetler değil, yeşertilen inanç; bir kentin kadınlarının dayanışmasıdır.”
Nar, dalga dalga yayılarak kadınları birbirine çeken bu inancı yeniden dirilttiği için farklı bir proje. Kadınlar da dünyayı saran sorunları bu yöntemle çözecekler zaten: Kararlı ve yerelden…