Trabzon'da "nitelik gelişmesi…"

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

 
En az çeyrek yüzyılın kesintisiz gözlemlerin sentezinden genellemelere ulaşıyorum. Genelleme yaparken  "Gerçeklik diye bir şey yoktur; zihni modele göre gerçeklik varadır. Zihni modelinizin varsayımlarını değiştirirsiniz; gerçekliğiniz de değişir"  saptamasını her zaman rehber ediniyorum. Trabzon'da DÜNYA Gazetesi ile Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı'nın ortaklaşa düzenledikleri toplantıda, geçmişteki tutum ve davranışlardan ayrışan yönleri yakalamaya çalıştım. Dünle ilgili gözlemleri, bugünün arayışlarının mihenginde test ederek, gelecek inşa etme arayışının rotasını ayarlamak istedim.

Saptadığımız en önemli özellik, sorunlara yaklaşımın çok farklılaşması… Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, kendi himayesinde örgütlenen toplantıdan biran bile ayrılmadı. Tartışılan konuya hakimdi; ne yapmak istediğini iyi biliyordu.
Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı uzmanı Fikri Akkaya'da dersine iyi çalışmıştı; sunumunda söylenmesi gerekenleri dengeli bir biçimde aktardı… Daha profesyonel lojistikçi olan Atilla Yıldıztekin, gelişmeleri dünya, yakın çevremiz, ülkemiz ve  Trabzon  bağlamları  ile  kapsamlı biçimde ortaya koydu. Prof.Dr. Birdoğan  Baki'nin  katkıları  yanında, Trabzon'daki  kanaat önderleri   Yılmaz Ulusoy, A.Hamdi Gürdoğan, Hasan Çelebi, Fetih Kandaz, Muzaffer Ermiş, Ahmet Lütfi Tuncer'in katkıları da  analizlerin  tartışmanın içeriğini  zenginleştirdi.
DÜNYA Gazetesi  Genel Yayın Yönetmeni  Hakan Güldağ'ın  toplantının amacı, yöntemi ve  yaratmak istediği sonuçla  ilgili  katkıları ile  bu satırların yazarının içinde bulunulan aşamadan sonra sonuç yaratmak  için  "metot önerisi" de  yer aldı.

"Trabzon  Lojistiğinin  Geleceği"  toplantısını   "ayrıştıran"  özellikleri   çok genel çizgileri ile özetleyerek  paylaşmalıyım:
1.Ülkemizin "orta gelir tuzağına" yakalanmadan gelişmesi için, bugün ulaştığı  "niceliği niteliğe dönüştürmesi" gerekiyor. Başka bir anlatımla ulaştığımız üretim yeteneğini, akıttığımız alın terini hızla akıl terine dönüştürme aşamasındayız. Bu açıdan bakıldığında toplantının en önemli özelliği  "ön-hazırlık ve raporların" hazırlanmış olmasıydı… Sadece sözlü bir şeyler söylenen bir toplantı olmadı. DOKA uzmanı Fikri Akkaya yaptığı sunumun metinlerini önceden dağıtarak izlenme kolaylığı yarattı…Ayrıca, "TR 90 Bölgesi Lojistik Mevcut Durum Analizi ve Gelişme Stratejisi"  belgesi herkesin bilgisine sunuldu. Prof.Dr. Mehmet Tanyaş ve Yrd.Doç.Dr. İlkeler Murat Arın ortaklaşa hazırladıkları  "Lojistik Merkez Kurulma Öncelikleri Açısından İllerin Sıralanması: TR 90 Alt Bölgesi Örneği"  başlıklı çalışma metni de elimizdeydi. Trabzon Valisi Dr.Recep Kızılcık, Dr. Orhan F. Gümrükçüoğlu, M.Suat Hacisalihoğlu, Prof.Dr. Orhan Aydın ve Ahmet Sarı'nın birlikte sundukları  " Demiryolu Neden Trabzon'a gelmelidir?"  başlıklı çalışmanın da inceleme fırsatı yaratıldı. Ahmet Hamdi Gürdoğan da  " Trabzon İlinde Lojistik Merkez Kurulmasına İlişkin Bilgi Notu" da buz üstüne yazı yazılmadığının  kanıtı   idi. Sözel   kültürden  yazılı kültüre geçmek  önemli bir metot değişikliğidir; belge  bırakma  gelecekte  yapılan analizlere sağlam  bir  baz oluşturur. Trabzon yazılı sunumda başarılı örnek oluşturdu.
2.İkinci özellik, konunun  "paylaşımcı"  bir anlayışla ele alınmasıdır. Ankara'da ve yerelde 22  adet toplantı, çalıştay gerçekleştirilerek düşüncelerin  fikre dönüştürülmesi, fikir kalitesinin artırılması  sağlanmıştır.
3.Singapur ve Dubai limanları incelenmiş, başarılı örneklerden gereken dersler çıkarılmak istenmiştir.
4.İnsanların belli coğrafyalarda yarattıkları ortak tarihin dersleri, ortak kültürün algıları, bu algıların geliştiren ve ilerleten yönleri analiz edilerek, tarihte yaşanmış olanlardan ders alarak, daha sağlıklı gelecek inşa etmek için çaba gösterilmiştir. Trabzon bütün birikimlerine erişme gayreti içinde olmuştur.
5.Bir lojistik altyapısına hayat katacak olan yörenin birincil ve ikincil derecedeki  "besleyici arka planı"  analiz edilmiştir.
6.Arka planda mevcut üretim altyapısı, yük akışlarına ilişkin veriler değerlendirilmiş, yakın ve uzak bölgede olası sosyo-ekonomik ve politik gelişmeler dikkate alınmıştır.
7.Konu sadece Trabzon ili özelinde ele alınmamış, "havza mantığı"  yakından uzağa genişleyen bir anlayışla çalışmaların felsefesine hakim olmuştur.

Ülkemizde maddi ve kültürel zenginlik üretiminde "sıçramalar"  yapılabilmesinin gerek şartlarından biri de, uluslararası niteliklere sahip altyapı donanımlarıdır. Ulaşım sisteminin bütünü bu altyapıların ilk sıralarında yer alır. Havzaların ne istediklerine ilişkin  "net bilgi"  sahibi olmaları  çok önemli bir adımdır. İkinci adım, kaynakların koordine edilmesi, üçüncüsü de önceliklerin belirlenerek odaklanmanın sağlanmasıdır.

Trabzon'da, atanmışların, seçilmişlerin ve sivil inisiyatiflerin yapılan ortak çalışmaları bir "ortak dile"  çok yaklaştırdıklarını söylersek abartı olmaz… Bu gelişmeyi bir basamak daha yukarı taşımalıyız: Talep edilen her konuda kapsamlı   "fizibilite çalışmaları"  aşamasına geçmeliyiz… Kâr-maliyet odağından bakan, yetmez "fayda-maliyet analizini"  ekleyen, önerilen projenin ileriye-geriye bağlantılarını netleştiren, talep edilen kaynak ile yaratılmak istenen sonuç arasında dengeleri kuran daha dar kapsamlı ve derinlikli çalışmalar yapma aşamasına geçmeliyiz. Toplantıda Trabzon Valisi, "proje-odaklı çalışmanın altyapısını hazırladıklarını"  belirtti. Fizibilite-odaklı çalışmaların başlatılmış olması önemli, bizim söylemek istediğimiz o çalışmaların sürekliliğinin korunması, giderek yaygınlaştırılması ve derinleştirilmesiyle ilgili…

Doğu Karadeniz'in kıyı yerleşimleri ve iç kısımlarla karayolu bağlantısını, demiryolu projelerini, OSB ve yatırım gelişmelerini, yük akışlarındaki nicelik ve nitelik gelişmelerini, olası gelişme doğrultusunu, denizyolu, karayolu, demiryolu, havayolu bağlantılarını, yakın ve uzak komşularla  potansiyel  ekonomik ve siyasi risklerin  ve  fırsatların  "dinamik analizini"  yapabilmenin   "dinamik envanteri"  ilk adım olmalı… Çalışmalar mutlaka şeffaf ortamlarda ele alınmalı, tartışılmalı, özellikle  de  "aykırı görüşlerin"  söylenebilmesinin  ortak ve iklimini yaratmaya özen gösterilmeli…  Duygu ve sezgilere hiç yer verilmemeli demiyorum ama, sezgileri  sınırlamasını bilerek  işlerimizi yapmanın gereği de unutulmamalı….

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar