Trabzon'da arayış
PERFORMANS VE YÖNETİMİNİZ / Rüştü Bozkurt [email protected] Toplumumuzun derinliklerinde "nelerin arandığını" yakalamanın araçlarından biri de "ortak akıl toplantıları". Kimsenin elinde not olmadan, bir kaynağa bakmadan, sadece "akılda kristalleşmiş sorunları" öne çıkaran ortak akıl toplantılarının her yerde, toplumumuzun bütün derinliklerinde yapılmasının değişik yararları olacaktır: Birincisi, ideolojik dönemlerde toplumun bir kesiminin susturulması nedeniyle, aykırı düşünceleri tartışmada geri kalmışlığımız kırılacaktır. İkincisi, bir kişinin aklına göre, birden çok kişinin aklı daha geniş ufuklardan bakışın önünü açacaktır. Üçüncüsü de, dünya genelindeki gelişmeleri daha iyi okuma fırsatı yaratacaktır. DÜNYA Gazetesi ile KARGİD (Karadeniz İş Adamları Derneği) "Trabzon'da dış ticaretin geliştirilmesi" konusunu ele alan bir ortak akıl toplantısı düzenledi. Çok fazla yorum yapmadan, Trabzon'un kanaat önderlerinin, yörenin "üstünlükleri", "zayıf yönleri" ve "öncelikle yapılması gerekenler" konusunda ne düşündüklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Yapay sınırlar kalkınca Konu sadece "dış ticaretin geliştirilmesi "olduğu için, yöreyle ilgili değerlendirmeleri bu sınırlar içinde yapmalı. Dış ticaretin geliştirilmesi için Trabzon'un beş üstünlüğü arandığında, çoğunluğun üzerinde birleştiği konu "lojistik". Deniyor ki, yapay sınırların olmadığı dönemde, Trabzon'un yükselişi hep coğrafyanın kendine tanıdığı avantaja bağlıdır. İnsanlar Trabzon'u merkez yapmış, buradan imparatorluklar yönetmiştir. İran'dan Gürcistan'a, Kırım'dan Kuban'a Doğu Karadeniz Havzası'nda ticari ilişkiler serbest olduğu zaman, lojistik olanakların kolaylığı, ucuzluğu ve etkinliği Trabzon'u merkez haline getirmektedir. Dünya yeniden "sınırsız bir dünya" olma yolunda hızla ilerlemektedir. O halde Trabzon, yeterli limanı, limanına ulaşan ve yöreyi hem ülke içine hem de ülke dışına bağlayan demiryolu, uluslararası niteliği geliştirilen havayolu imkanları ile kendini hazırlamalıdır. Bu bir altyapı sorunudur; uzun dönemde bölgenin dış ticaretinin gelişmesini altyapı önemli ölçüde belirleyecektir. Trabzon'un dış ticarette merkez olma konusunda tarihi birikimi vardır. Yöre- insanı, atılgandır, dışa açıktır, ekmeğini taştan çıkaran ve liderlik özelliği olan bir insan yapısıdır. O nedenle, eğer uygun bir ortak bulur, iklimini de yakalarsa, dış ticarette yöreyi bir "hizmet merkezi" yapma konusunda avantaj yaratabilir. Ayrıca yörenin doğal güzellikleri uygun altyapılarla desteklenirse, ülke içinde "arka planı" ile ülke dışında ise "hayati coğrafyası" ayrı bir hizmet alanı geliştirilebilecektir. Zayıf yönlerimiz de var Ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi, Trabzon'daki kanaat önderleri de "ortak iş yapma alışkanlıklarımız istenen düzeyde değil" saptamasını yapıyor. Dünyanın ortaklıklar, işbirlikleri yaparak "rekabet edebilir ölçekte kuruluşlar" yarattığı bu dönemde, ortak iş yapa alışkanlığının olmaması önemli bir kırılma noktası olarak gösteriliyor. Onun hemen ardından "kalifiye işgücü eksikliği" söyleniyor. Trabzon'da bazı işyerleri kalifiye eleman yetiştirmek için yatakhane yapıyor; köylerden adam toplamaya çalışıyor ama yeteri kadar insan bulamıyor. "Ülkemizde işsizlik yok, mesleksizlik var" dediğimizde; bu anlatım yaygın bir destek buluyor. Arazi yapısının gelişme alanlarına fırsat vermemesi, tarımda belli ürünlere bağımlı olmak ve çeşitliğe gidilememesi, turizm alanında altyapıların eksikliği de yörenin "zayıf yönleri" olarak altı çiziliyor. Ne yapılmalı? Trabzon kanaat önderleri ne yapılması gerektiğinde de, öncelikle " yöreye uygun teşvik sistemi" talebini öne çıkarıyor. Onun hemen ardından bir "turizm alanı" belirleyerek, altyapısının geliştirilmesi isteniyor.Bir adım sonrasında kalifiye elman yetiştirilmesinde "devlet-özel kesim ve STK işbirliğinin" önemi anlatılıyor. Ve lojistik için "demiryolu" talebi üzerinde duruluyor. Bütün bu söylenenleri "doğru-yanlış" gibi, kendi zihni modelimin süzgecinden geçirmiyorum. Yansıtmak istediğim şu: Her yörenin kendine özgü talepleri ve beklentileri var. Biz daha ayrıntılı araştırmalar ve projeler üzerine giderek, bu taleplerden ayakları yere basan "somut hedefler" ortaya çıkarmalıyız.