Trabzon: Bir kırılmanın şafağında

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Kars, Ardahan ve Artvin’de orta yaş üstü insanların “hayat anlayışını” kavramak için kahvelerde, köy meydanlarında, yaylalarda çeşme başlarında sayısız insanla söyleşi yaptım. Katılanların beş kişiyi aşmamasına özen gösterdim. Bilerek abartılı biçimde ABD’de Harvard, İngiltere’de Oxford’u anlatırken, o yaşlı insanların, “Ya Celavuz?” dediklerine tanıklık ettim.

Kars’ın Susuz ilçesinde Cilavuz Köy Enstitüsü’nün ve kurucu müdürünün yoksul toprakları zenginleştirme konusundaki uzmanlığı, özellikle Şavşet köylerinden toplanın çocukların geri dönüş öykülerini dinlediğim için orta yaş üstü ve genellikle öğretmen olan dostların “Ya Celavuz…?” diye sormalarının hakllığını benliğimin derinliklerinde hissettim.

Bir ara Doğu Karadeniz’in değişik yerlerinde benzer söyleşileri sürdürdüm. İnsanların kavrayışlarını anlamaya çalışırken, “eğitim” dediğinizde, yöre insanının aklına Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nün geldiğini farkettim. Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nün eğitim-öğretimin yaygınlaştırılmasında olağanüstü katkıları vardı.

Gündemdeki yerini korudu

Az değil, yaklaşık 40 yıla yakın bir zamandır Doğu Karadeniz’de Artvin’den Samsun’a, fındıktan çaya, turizmden eğitime, yol altyapısından üniversitenin işlevlerine, OSB’lere hayat katmak için yöreye uygun yatırım alanlarının keşfine ilişkin çok değişik konuların tartışıldığı toplantılara katıldım.

Doğu Karadeniz’in kadım kenti Trabzon organik enerji döneminde Iran ve merkezi Asya’yı Kuzey Karadeniz Bölgeleri’ne bağlayan önemli bir limandı. Ünlü gezgin Nikitin Hindistan’a Trabzon’dan gitmiş, doğduğu yere eli boş dönerken, torbasındaki anılar defteriyle Trabzon’a uğramış, altın kubbeli şehrine ulaşamadan hayata gözlerini yummuştu; ama o defterin bıraktığı miras kendisini bugün bile saygıyla anılan bir gezgin olarak tarihe mal etmişti.

Trabzon küçük de olsa bir imparatorluğun başkentliğini de yapmıştı.

Osmanlı döneminde şehzadelerin hayat öğrendikleri önemli bir üs olmuştu. Yakın tarihimizde limanı, okulları, üniversitesi ve futboluyla ülkemizin gündemindeki önemli yerleşim yerlerinden biriydi.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın deneyimli genel sekreteri Hakan Gürhan, “Yenilikle Geleceğe Projesi” kapsamında düzenlenen oturumlardan birini yönetmemi istedi. Trabzon ili Bilim ve Sanayi Teknoloji Müdürlüğü, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi desteklerinde yapılan etkinliklerden biri de “Akıllı Şehirler ve Dijital Dönüşüm” konferanslarıydı.

Yönettiğim toplantıda üç konuşmacı vardı: Taylan Demirkaya, Gökhan Yücel ve Kozan Demircan. Üç konuşmacı bir dizi konuya değindi: İletişim becerileri, stratejik iletişim, yapay zeka, her şeyin interneti, dijital dönüşüm, endüstri 4.0, inovasyon, optimizasyon, Ar-Ge etkileri, bioteknolji, uygulamalı girişimcilik gibi…

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacisahiloğlu ve yönetimdeki diğer yetkililerin de katıldıkları toplantının önemini birkaç başlıkta toplayabiliriz.

Dünyayı anlamaya çalışmak

Gözlediğim kadarıyla Trabzon’daki sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, bilincin ilk bileşeni olan “dünyada olup bitenlerden haberdar olmaya” özel bir önem veriyor. Daha önce “turizmde alternatif müşteri” arayışı için yaptıkları etkinliklerin meyvesini toplamaya başlamışlar. Kentin otellerindeki doluluk oranı, hizmet işletmelerinde kalitenin artması geçmişteki çalışmaların olumlu sonuçları olarak değerlendirilmeliyiz. Kentin “turizm potansiyeli” yurtiçinde de yurt dışında da anlatılmış; bugün özellikle Arap Ülkeleri ve Iran’dan gelen turistleri ciddi bir ekonomik hareketlilik yaratması sağlanmıştır.

Trabzon’un turizm alanında hareketlenmesi inşaat sektörünü de canlandırmıştır. Yer sıkıntısı nedeniyle çok katlı konut ve işyeri yatırımları çıplak gözle görülebilen zenginlik olarak orada durmaktadır.

Özellikle Uzungöl eksenli gelişme sevindiricidir. Of-çaykara vadisinde Bayburt Dağı eteklerindeki Demirkapı Köyü’ne kadar olağanüstü güzel doğanın hemen hemen her yeri araç ve insanlarla dolup taşmaktadır.

Trabzon’un önemli üretim ve istihdam yaratan sektörlerinden biri olan mobilyacılıkta durumun kötü olmadığı söyleniyor. Kentte yerleşik diğer üretim alanlarında da ülke genelinden kaynaklanan sorunlar elbet ki var, ama bir kriz ortamından söz edilmiyor.
Trabzon’da iyi şeyler olmasını isteyen ve karınca kararınca katkı yapmaya çalışan biriyim. Trabzon’un “yeni bir kırılmanın şafağında” olduğunu söylersem sizi yanıltmış olmam!

Vasatlık herkesi rahatsız ediyor

Gördüğüm ve anladığım kadarıyla Trabzon’daki sorumlu insanlar, gelensel teknolojilerin ileri teknoloji alanına yatırım yaparak daha yüksek katma değerli ürünlere geçişin gerekliliğini iyice kavramış durumda…Vasat teknolojilerle, vasat ürünlerle, vasat eğitimle güvenli gelecek yaratılamayacağını biliyorlar. İkincisi, sayısal teknolojinin yarattığı dönüşüm ihtiyacını kavrayarak gerekli pozisyonu tam zamanında almanın ve uyum göstermenin de bilincindeler. O nedenle yenilik konusuna odaklanan toplantılar düzenleyerek kent kanaat önderlerinin farkındalık düzeylerini yükseltmek istiyorlar.

Trabzon’da sivil inisiyatifler, bir kırılmanın şafağında olduğunun farkında. Bu farkındalık bilincin üç bileşeni üzerinde odaklanmalarını sağlamış: Dünyada olup bitenleri izlemek, gerekli konumlamayı yapmak için uyarıcı çalışmaları sürdürüyorlar… Kentin bütününde gelinen durumu net olarak belirlemek, olanak ve kısıtları açık yürekle tartışarak yerlerini belirlemek istiyorlar. Hepsinden önemlisi de geleneksel teknolojilerde yapılması gerekenleri sorguluyor, sayısal teknoloji alanında uyum için yapılması gerekenlerle ilgili arayışlarını sürdürüyorlar.

Trabzon’da Ticaret ve Sanayi Odası’nın önemli projelerinden biri de yüksek teknoloji yatırımlarının cazibesini artırmak için denizde 3 bin dönümlük bir dolgu yapılarak alan kazanılması… Doğanın yarattığı imkansızlıkları, insan aklının ve teknolojin verdiği imkanlarla aşma çabası…

Trabzon’un geleceğini dert edinenler biliyorlar ki, dünya genelindeki kırılmanın şafağında Trabzon’da kendi yerini alacaktır. Önemli olan, kentten sorumlu olanların“…bekle gör” körlüğü yerine, “öngörme-önlem alma” arayışına yönelmiş olmaları…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar