Torbadan kasa ve fiktif alacak aff ı çıktı!...
Aylardan beri beklenen ve Meclis’in tatilini kısıp daha fazla çalışmasına neden olan Torba Kanun nihayet yasalaştı. Anılan kanun, 11 Eylül 2014 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de 6552 sayılı Kanun numarasıyla yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu Torba Kanun, daha öncekilerden çok daha farklı çıktı.
Söz konusu farklılıklardan birisi yeni kanunun kapsamı oldu. Şöyle ki; neredeyse 50’ye yakın kanunda yaklaşık 150 madde ile çeşitli düzenlemeler yapıldı.
Öte yandan vergi affı, sosyal güvenlik borçlarının yeniden yapılanması, öğretmen atamaları gibi büyük yığınları ilgilendiren düzenlemelerin bu kanunda yer alması nedeniyle büyük bir beklenti yaratıldı. Hatta bedelli askerlik bile konuşuldu.
Hemen belirtelim ki; vergi aff ı ile ilgili beklentiler bu torbadan çıkmadı. Bu torbadan çıkanlar daha dar kapsamlı oldu. Oysa özellikle 6111 sayılı Kanun ile çok daha geniş kapsamlı af niteliğinde düzenlemeler yapılmıştı.
6111 sayılı Kanun ile;
● İhtilaflı vergi borçları,
● İnceleme aşamasındaki vergi konularının tasfiyesi,
● Matrah artırımı,
● İşletme stok kayıtlarının düzeltilmesi,
konularına çözümler getirilmişti. Ancak; yeni torba kanunda bunların hiç birisine yer verilmedi.
Torba kanun ile getirilen en özgün düzenlemede; işletme kayıtlarında yer aldığı halde fiilen olmayan kasa mevcutları ile ortaklardan olan net cari hesap alacaklarının tasfiyesi veya aff ı sağlanıyor. Kamuoyunda, bu düzenlemenin siyasi nitelikli ve bazı şirketleri kurtarmaya yönelik olduğu söyleniyor.
Getirilen yeni düzenlemeye göre kurumlar vergisi mükellefl eri, 31.12.2013 tarihli bilançolarında görülmekle beraber işletmelerinde fiilen bulunmayan;
● Kasa mevcutları ile
● İşletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklarından olan net alacak tutarlarını
31.12.2014 tarihine kadar vergi dairelerine beyan ederek kayıtlarını düzelteceklerdir.
Bu çerçevede beyan edilen tutarlar üzerinden mükellefler, yüzde 3 oranında vergi ödemeleri gerekecektir.
Maddeye göre bu düzenlemenin amacı, kayıtları gerçek haline getirmek amacıyla düzeltmektir. Maddenin kapsamı ise, 31.12.2013 tarihli bilançoda görülmekle beraber fiilen olmayan kasa mevcutları ile işletmenin esas faaliyet konusuna girmeyen işlemleri dolayısıyla ortaklarından olan fiktif alacakları ile sınırlıdır.
Özellikle kasa hesabında nakit olarak görülen paraların, çeşitli kayıt dışı işlemlerde ve usulsüz ödemelerde kullanılmış olması nedeniyle, fiilen olmadığı halde kayden olması durumu düzeltilmek isteniyor. Son derece spekülatif bir düzenleme…
Burada akla gelen sorulardan birisi de, ortaklardan olan net alacaklar konusunda ayrım yapılmamış olmasıdır. Yani gerçek kişi ortaklar yanında tüzel kişi ortaklardan olan alacaklar için de bu düzenleme geçerli olacak mıdır?
Kanunun tedvin biçimine bakılacak olursa tüzel kişi ortakları da kavrayan bir düzenleme olduğu anlaşılıyor. Bu durumda grup şirketlerinde aynı paranın gerçek ve tüzel kişi ortaklar arasında takla attırılması ve söz konusu madde hükmünden birden fazla kez yararlanılması durumu ortaya çıkar. Yani holding veya ana şirketin diğer yavru şirketlerden, yavru şirketlerin birbirlerinden ve nihayetinde gerçek kişi ortaklarından olan net alacakları için maddenin uygulanması söz konusu olur. Bu da asıl düzenleme amacına terstir.
İşin muhasebe kayıtları tarafına gelince…
Alacağı olup bu maddeden yararlanan şirket, bir yandan net alacak bedeli üzerinden yüzde 3 oranında vergi öder ve bir yandan da kayıtlarını düzeltirken bu bedeli ‘Kanunen Kabul Edilmeyen Gider’ olarak kaydetmesi gerekir.
Buna karşılık fiktif borcu olup bu imkandan yararlanan şirket ise, bu tutarda borçtan kurtulacağı için öz sermaye grubu içerisinde yer alacak bir özel hesap açması gerekir. Bu özel hesabın ileride kapatılması halinde vergileme yapılması söz konusu olmamalıdır.
Ancak; kanun metninin düzenleniş biçimi bu sorulara cevap vermiyor. Tebliğ ile bu hükümlerin daraltılması da kanunun çıkarılma amacına ters düşüyor. Yine de herkes Gelir İdaresi’nin ikincil mevzuat düzenlemesini bekliyor.