Torba’dan çıkan vergi düzenlemeleri cazip değil
11 Eylül 2014 tarihli mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan 6552 sayılı Torba Kanun ile birkaç maddede vergiye ilişkin düzenlemeler yapılmış.
Hemen belirtmek gerekirse, bu vergi düzenlemeleri, “vergi affı” veya “tahsilatın hızlandırılması” gibi önceki düzenlemelere benzer önemli ve radikal hükümler içermiyor. Özellikle zorda olan borçlu vergi mükellefl eri için çare olmuyor. Aynı şekilde inceleme ve mahkeme aşamasındaki konulara da çözüm getirmiyor.
Peki ne yapılıyor?...
Mükelleflerin vergi borçlarının belli kısımları için sadece “yeniden yapılandırma” imkanı sağlıyor. Ki; bu da çok kayda değer veya ilgi çeker gibi görülmüyor. Nitekim Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bunu doğruluyor ve bu düzenlemeden önemli bir gelir beklemenin doğru olmayacağını söylüyor.
Hangi vergilerin hangi kısmı yeniden yapılandırılıyor?
Her şeyden önce Kanun düzenlemesinin kapsamına;
● 30 Nisan 2014 tarihine kadar (bu tarih dahil) beyanname ile beyanı gereken tüm vergiler (gelir, kurumlar, katma değer, muhtasar beyan konusu vergiler),
● 30 Nisan 2014 tarihine kadar (bu tarih dahil) tahakkuk eden vergiler (motorlu taşıtlar vergisi ve harçlar),
● Yine 30 Nisan 2014 tarihine kadar (bu tarih dahil) gümrük yükümlülüğü kapsamındaki gümrük vergileri ve idari para cezaları,
● Kanunla sayılmış ve 31.12.2013 dönemi öncesine ait idari para cezaları (seçim, askerlik, nüfus, trafik gibi…) girmektedir. 30 Nisan 2014 öncesi tahakkuk etmiş ve bugüne kadar henüz ödenmemiş bu tür vergi borçları ile ilgili olarak çeşitli yaptırımlar söz konusu olabilmektedir. Şöyle ki;
● Vergi incelemesi yapılan mükellefl er için vergi aslı yanında vergi aslına bağlı olarak vergi ziyaı cezası,
● Aynı mükellefl er için vergi aslına bağlı olmayan usulsüzlük cezası,
● Tahakkuk ettiği dönemden tahsil edileceği döneme kadar uygulanacak gecikme zamları,
● Aynı şekilde gecikme faizleri, duruma göre uygulanabilmektedir. İşte yeni yürürlüğe giren 6552 sayılı Torba Kanun ile;
● Vergi aslının tamamı,
● Vergi aslına bağlı vergi ziyaı cezasının tamamı,
● Vergi aslına bağlı olmayan genel ve usul usulsüzlük cezalarının yarısı,
● Gecikme zam ve faizleri yerine de Yİ-ÜFE (Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi) oranı uygulanarak belirlenen tutar, kapsama alınmış bulunmaktadır. Bu tutarlar kanunda öngörülen 6 ile 18 ay arası sürelerde taksite bağlanarak yeniden yapılandırılabilmektedir. Dolayısıyla sadece;
● Vergi aslına bağlı olmayan usulsüzlük cezası ile
● Gecikme zam ve faizleri toplamı ile Yİ-ÜFE aylık değişim oranı arasındaki fark kadar,
mükellefe bir kolaylık veya af sağlanmaktadır. Örneğin; 2010 yılından kalan bir vergi alacağı için uygulanacak gecikme zammı veya aynı döneme ait tahakkuk eden bir vergi için hesaplanacak gecikme faizi yüzde 22.07 iken şimdi Yİ-ÜFE değişim oranı yüzde 8.59 uygulanacak ve böylece mükellef aradaki fark kadar (22.07-8.59) yüzde 13.48 avantaj sağlayacaktır. Borç içerisinde kıvranan batık bir mükellef için de bu oran derman olmayacaktır. Bu durumda söz konusu madde hükmü çok işlerlik kazanamayacaktır. Vergi aslının tamamını, vergi aslına bağlı vergi ziyaı cezasının hepsini, usulsüzlük cezasının tamamını dikkate alan bir yeniden yapılandırma etkin olamayacaktır. Oysa eski 6111 sayılı Kanun’da;
● Yargı aşamasındaki ihtilafl ı vergi borçlarının tamamı,
● Vergi incelemesi aşamasındaki vergi yükümlülüklerinin hepsi,
● Şirket kayıtlarında olan ve olmayan stoklar ile ilgili düzenlemeler, ● 2009 yılına kadar gelir ve kurumlar vergisi matrah artırımı, konuları düzenlenmişti. Onun için de anılan 6111 sayılı Kanun’a ilgi fazla olmuştu.
Ama 6552 sayılı yeni Torba Kanun’dan vergi mükellefl erine dişe dokunur bir şey çıkmadı. Hele de çıkarılacak tebliğ veya sirkülerle kapsam daraltılırsa o zaman avantaj adına hiçbir şey kalmaz.
Tecrübemiz onu gösteriyor ki; bu iş burada bitmeyebilir. Gelecek yılın ilk aylarında bazı gerçek af düzenlemelerine gidilebilir. Bekleyelim görelim.