Toprak da bozulmuş

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI [email protected]

Önce Ekmekler Bozuldu” üniversite döneminde tanıştığım Oktay Akbal’ın bir öykü kitabıydı. Kitabın ismi, “Ekmek dediğin su ve undan, nasıl bozulabilir?” düşüncesini çağrıştırırdı.

Sokak çeşmelerinin yaşadığı 70’lerde ‘bozulma’yı anlamak zor olsa da ilerleyen yıllarda su dâhil, et dâhil, domates ve fasulye dâhil her gıdanın bozulduğunu gördük yaşadık. Bu hoyratlığın sürdürülebilir olmadığını bugün sıcaklar da, seller de gösteriyor. İnsanlık doğanın ayarlarına dönmeye çalışıyor.

Bunun için eylem planları oluşturuluyor, tarihler yazılıyor. İktisadi Kalkınma Vakfı Uzman Yardımcısı Bared Çil’in, Vakfın dergisinin haziran sayısındaki makalesini bir kez daha okurken AB’nin de sabrının kalmadığını, buna karşın çözümün de kolay olmayacağını anlıyorum.

Yazı, AB’nin Doğa Restorasyonu ve pestisit kullanımını sınırlamaya çalışan yasalarının Avrupa Parlamentosu’ndan geçmediğini anlatıyor. Söz konusu yasal düzenlemeler doğanın eski haline döndürülmesini amaçlıyor ve bu amaçla sert önlemler alınmasını içeriyor. Bared Çil’in aktardığına göre yasanın hazırlıkları sırasında Avrupa Komisyonu, kıtadaki yaşam alanlarının yüzde 80’inden fazlasının kötü durumda olduğunu kayda geçirerek durumun vahametini anlatmış.

Yasa savunucuları, bu ekosistemlerin onarılmasının, iklim değişikliğine karşı koymak ve türlerin yok olmasını engellemek için önemli olduğunu söylemiş. Yasa eğer AP’den geçse, üye devletlerin doğa restorasyonu için ulusal planlar geliştirmesi gerekecek olmasına karşın reddedilmiş.

Yasanın uygulanmasıyla; atmosferdeki karbondioksiti emerek iklim değişikliğini hafifletmeye yardımcı olma, su kalitesini artırma, sel riskini azaltma, yaban hayatı için yaşam alanı sağlama, biyolojik çeşitliliği koruma ve yeşil alana erişim sağlama, stres seviyelerini azaltma, insan sağlığını ve refahını iyileştirme gibi çevre dostu hedeflerin gerçekleştirilmesine çalışılacaktı. Tüm bunlara ek olarak tarım, orman, okyanus ve kentsel alanlarda ekolojik açıdan iyileşmenin sağlanması için yönelik 100 milyar avroluk bir bütçe de işlerlik kazanacaktı.

Buna karşın pestisit kullanımı, genetik değiştirme ve Avrupa ekosistemlerinin onarılması üzerine düzenlemeleri içeren öneriler, AP üyeleri arasında anlaşmazlıklara yol açmış. Dünyanın geleceği açısından da önem taşıyan böyle bir yasaya karşı çıkan üye devletler hedefleri aşırı bulmuşlar. Yasaya karşı çıkan muhaliflerin gerekçeleri arasında ‘maliyetler’ ve ‘tarım için potansiyel olumsuz sonuçlar’ sıralanmış.

Bu arada yasada yeni gen temelli tekniklerle ilgili önerilen düzenlemelerin endişe yarattığına ilişkin bilgiler de var. İşin bir başka ilginç tarafı çiftçilerin sokak eylemlerini de kullanarak yasaya karşı çıkmalarına karşın VELUX, Nestlé ve Euroelectric gibi şirketlerin, Doğa Restorasyon Yasası’nı savunmaları. Gerekçeleri ise yasanın rejeneratif tarıma geçişi hızlandırarak sektörlere fayda sağlayabileceği. Bu şirketlerden birinin yöneticisi “2025 yılına kadar hammaddenin yüzde 20’sini rejeneratif tarımdan sağlamayı hedefliyoruz. Bugün yüzde 7 seviyesindeyiz. Bir doğa restorasyon yasası geçişi hızlandırmaya yardımcı olacaktır” diyor.

Bared Çil’in görüşlerini aktardığı bir başka yönetici de şöyle konuşuyor: “Dünyamız gözümüzün önünde ölüyor ve çözüm de açık bir şekilde bilimde yer alıyor. AB’de habitatların yüzde 80’inden fazlası kötü veya yetersiz koruma altında; arı ve balık popülasyonları ise ciddi bir düşüşte ve toprak sağlığı da her geçen gün kötüye gidiyor.” ‘Rejeneratif tarım da nedir?’ diye baktığımızda çiftçilerin toprak kalitesini iyileştiren, toprağı tekrar sağlıklı hale getiren uygulamaları anlaşılıyor.

Kimyasal kullanmadan, ekim sıklığını azaltarak ve hatta toprağı sürmeden yapılan tarım. Anlaşılıyor ki ekmek, su, gıda derken toprak da bozulmuş. Bütün bu gelişmeler geniş topraklarımız nedeniyle, tarıma ağırlık vererek küresel ticarette bize bir fırsat yaratır mı diye düşünsem de, Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda da yazdığı üzere bizde gıdada arz yönlü sorunlar enflasyon yaratıyor. İster istemez bu arayışların oldukça uzağında kalıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023