Toprağın altında olan biten
Piyasaları heyecanlandıran gelişmelerin bir tanesi de Çin medyasında çıkan ABD’ye yönelik nadir element ambargosu ihtimali oldu.
Şu ana kadar ABD’nin hamlelerini alttan alan bir politika izleyen Çin bu kadar net bir adım atarsa ticaret savaşları konusunda sürdürdüğü stratejide radikal bir değişikliğe gidiyor demektir. Bu tip bir adımın sinyal etkisinin çok yüksek olacağını düşünmekle beraber genel kanı olan “yıkıcı” etkileri konusunda biraz daha farklı düşünüyorum. Önce “nadir” olanın ne olduğuna bir bakalım: ABD Jeoloji Kurumuna (USGS) göre “ Nadir elementler oldukça bol olarak bulunabilen ve scandium, yttrium ile lantanitlerden oluşan 17 element grubudur.” Sanırım okurken sizin de gözünüze çarpmıştır USGS “bol bulunabilen” tanımını kullanıyor, yani nadir elementler o kadar da nadir değil. ABD’nin bu sahayı Çin’e teslim etmiş olması temelde üretiminin zorlukları (yoğunlaşma düşüklüğü yani bir alanda toplu olarak bulanmaktan ziyade geniş bir alana yayılmış durumdalar), ayrıştırma ve yarattığı çevresel sorunlar. Aynı kurumun 2019 tarihli raporuna baktığımızda ABD’nin ithalatında 137 milyon (evet milyon) dolardan 160 milyon dolara artış olduğu ve bunun yüzde 80’inin Çin kaynaklı olduğunu görüyoruz. Nominal rakam çok düşük çünkü zaten bu elementleri kullanan ABD'li üreticiler Çin'de üretim yapıyor! Başkan Trump’ı öfkelendirecek bir başka gerçek… ABD’de 17 eyalette nadir element bulunduğuna dair raporlar var ancak gerçek anlamda operasyonda olan Colerado’daki (Mountain Pass) madenin üretici firması Molycoro, hissesinden de anlayabileceğiniz üzere, Çin ile rekabet edemediği için iflas etmiş durumda. 2017 yılına Trump’a şirketi devletleştirmesi yönünde çağrılar vardı. Son haberler bu tip bir gelişmeyi tetikleyebilir, zaten madeni devralan şirketler birliği madeni seneye açmak niyetinde. Hafızası iyi olanlar aynı konuyu farklı bir aktörle daha önce tartıştığımızı hatırlayabilir. Çin 2010 yılında gerginlik yaşadığı Japonya’yı da aynı şekilde tehdit etmişti. Ancak resmi olarak ambargo uygulamaktan ziyade her ülke açısından geçerli olacak şekilde söz konusu elementlerin ihracatını kısıtlamıştı. Hatta aynı dönemde ABD Çin’in “yeşil endüstri” sübvansiyonlarını inceleme altına aldığından ABD’ye de ihracatı ciddi oranda azaltmıştı. Çok uzun sürecek bir ambargo mutlaka ilk aşamada negatif etki yaratacaktır ancak Çin medyasının yarattığı imaj ve gerçeklik arasından tutarsızlık var. Öte yandan madem konu “elementlerden” açıldı benzer bir konudan devam etmek istiyorum. ABD’de hava koşullarının özellikle tahıllar için uygun bir ekim ortamı yaratmaması nedeni ile başta mısır olmak üzere pek çok tahıl ürününde sert yukarı hareketler görüyoruz. Geçen yıl bu günlerde yüzde 90'ı tamamlanmış olan mısır ekimi şu anda sadece yüzde 58 seviyesinde. Soya ise yüzde 74’e karşın şu anda yüzde 29 seviyesinde bulunuyor. Şayet hızlı bir toparlanma olmazsa fiyatlar daha da yükselecektir. Öte yandan Çin’de görülen domuz gribi global et fiyatları üzerinde baskı yaratan diğer bir gelişme. Ve elbette tahıllarda yükseliş yem fiyatlarında artış anlamına geleceğinden tedirginlik de artmış durumda. Özellikle tahıllarda fiyatlar uzun süredir diğer varlık sınıflarına oranla zayıf seyrettiği için dikkatli olmakta fayda var. Değerli Dünya okuyucularına ve çalışanlarına mutlu, huzurlu bir bayram diliyorum.