'Topluma fayda sağlayın yoksa desteğimizi kaybedersiniz'
Larry Fink, dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi BlackRock’un CEO’su ve kurucu ortağı. BlackRock bugün 6 trilyon dolarlık bir portföy yönetiyor. Larry Fink, hafta başında dünyanın en büyük şirketlerinin CEO’larına bir mektup gönderdi ve özetle şu mesajı verdi: “Topluma fayda sağlayın, aksi taktirde desteğimizi kaybederseniz.”
Larry Fink’in CEO’lara söylemek istediği, artık sadece kâr etmeye odaklanmaktan vazgeçmeleri ve topluma fayda sağlayacak işlere yönelmeleri.
Fink’in bu çağrıyı yapacak gücü var; çünkü BlackRock, dünyayı yöneten şirketlerin en güçlülerinden biri konumunda. Kurulduğu 1988 yılından bu yana New York Borsası’ndaki sermayesini arttıran BlackRock, aradan geçen zamanda dev bir imparatorluğa dönüştü. Şirket, sermaye ve risk yönetimiyle yatırımcıların 6 trilyon dolarlık servetini işletiyor.
BlackRock hakkında bir kitap yazan Alman gazeteci Heike Buchter, şirketi şu sözlerle tanımlıyor: “BlackRock fonları büyük şirketlere hissedar oluyor. Bunun yanısıra, merkez bankalarına, maliye bakanlıklarına, büyük yatırımcıya, devlet fonlarına, Amerikan emeklilik fonlarına, sigortalara ve vakıfl ara danışmanlık yapıyor. Bono ve hisse senetleri kanalıyla şirketleri finanse ediyor. Dünya finans piyasasında BlackRock’un parmağının olmadığı hemen hiçbir alan bulunmuyor.” Hükümetler geleceğe hazırlanmakta yetersiz.
“Toplum, hem kamu hem de özel sektör şirketlerinden, sosyal bir amaca hizmet etmelerini bekliyor. Zaman içinde refaha ulaşmak için, şirketlerin sadece finansal performans göstermeleri yeterli değil; aynı zamanda topluma fayda sağlamaları da gerekiyor” diyen Fink, bu mektubu ile kapitalizmin doğasının sorgulandığı günümüzde Wall Street’te oldukça büyük bir etki yaratacak şüphesiz.
Hükümetler geleceğe hazırlanmakta yetersiz
Dünyanın en büyük yatırımcısının iş dünyasına böylesi bir mesaj göndermesi, öncelikle ABD’de kurumsal yapıyı yeniden şekillendirebilecek bir etki yaratabilir. Fink, bu hedef doğrultusunda, şirketlere yol gösterecek, yeni sosyal girişimlerin oluşmasına destek verecek kadrolar da oluşturuyor. Bugün dünya genelinde baktığımızda şirketlerin büyük bir bölümünün topluma fayda sağlayan işlerde yer almak için adeta yarıştıklarını görüyoruz; fakat Fink’e göre bunların bir çoğu “pazarlama” ve “reklam” amaçlı. Fink’in vermek istediği mesaj ise çok farklı. O, yatırım yapmış olduğu bir çok şirkete, “tek amacınız kar artırmak olmamalı” diyor.
Fink’in mektubu sadece şirketlere değil, aynı zamanda hükümetlere de önemli bir mesaj gönderiyor. Şöyle diyor Fink; “Emeklilikten altyapıya, otomasyondan çalışan eğitimine kadar bir çok alanda hükümetlerin büyük bir bölümü geleceğe hazırlanmakta yetersiz kalıyor. Bunun sonucunda toplum çareyi özel sektöre başvurmakta buluyor ve şirketlerin toplumsal sorunlara çözüm üretmesini bekliyor.”
Topluma fayda sağlamadan para kazanamazsın
Larry Fink, şirketlerin topluma fayda sağlaması gerektiğini savunsa da, tabi ki şirketlerin kar etmesi gerektiğine de inanıyor. Altını çizmek istediği konu; şirketlerin kar etmeyi sürdürebilmek için topluma fayda sağlamak zorunda oldukları. Son dönemde dünya genelinde hızla artan sosyal girişimciler de bu sürecin farklı bir yansıması aslında.
Bugün geldiğimiz noktada gerçek olan şu ki; Milton Friedman’ın işletmelerin sadece ekonomik bir kurum olduğu ve yalnızca hissedarlarına karşı sorumlu olduğu görüşü, geçerliliğini yitirdi. Enron ile birlikte yıkılan kağıttan kalelerin ardından, tüm değerleri ‘para’ üzerine kurmuş olan kültür sorgulanmaya başladı. Şirketler varolmak ve para kazanmak için, “iyi” olmak zorunda olduklarını anladılar.
Bugün, Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi ya da FT4GOOD endeksindeki şirket hacimleri katlanarak artıyor. Neden? Cevap basit. Toplumun duyarlılıkları ve değerleri değişti. Özellikle de gençler, parayı değil insanı odak alan şirketleri tercih ediyorlar. Şirketlerin de gelecekte var olabilmek için, bu yaklaşımı iş modellerine entegre etmeleri; tedarikten, üretime, dağıtımdan, son tüketiciye kadar her aşamada hayata geçirmeleri gerekiyor.
Evet Milton Friedman yanıldı… Çünkü şirketler de insanlar gibi sorumluluk almak zorunda. İyi olmak, gelecek nesilleri düşünmek zorunda.
Aksi taktirde sadece müşterilerinin, hissedarlarının değil, dünyanın parasını yönetenlerin de desteğini kaybedecekler.
Exxon’dan hesap sordu
BlackRock gibi yatırım şirketleri aslında oldukça uzun bir zaman sosyal sorumluluk konusunda sessiz kaldılar ve yatırım yaptıkları şirketlerin liderleri üzerinde herhangi bir baskı kurmadılar.
Şirket son iki yıldır ise, oldukça aktivist bir tavır sergiliyor. Örneğin fosil enerji devi Exxon’dan çevreye ve iklime verdiği zararı açıklamasını; aksi takdirde hissedarlar ile bağımsız direktörlerin görüşmesini engelleyeceğini söyledi. Bunun üzerine Exxon, geçtiğimiz ay çevresel etkilerini açıklayacağı bir rapor yayınlamayı kabul etti. BlackRock’un bu tavrı, kamu yönetiminde de yansımalarını göstermeye başladı. New York Belediyesi, geçtiğimiz hafta, küresel ısınmaya neden oldukları iddiasıyla dünyanın en büyük enerji fi rmalarından British Petroleum, Chevron, ConocoPhillips, Exxon Mobil ve Royal Dutch Shell’e dava açtı. New York Belediyesi, söz konusu fi rmaların küresel ısınmaya neden oldukları iddiasında bulunurken, New York halkını küresel ısınmanın etkilerinden korumak için geçmişte yapılan harcamaları ve gelecekte uğranılacak milyarlarca dolarlık maddi zararı tazminat olarak talep etti. Belediye, enerji fi rmalarının, fosil yakıtların kullanımının atmosfere ve iklim değişikliğine olası etkilerinin 1980’lerden beri farkında oldukları; bu şirketlerin küresel ısınma ve etkileri hakkında “bilerek aldatma ve inkar kampanyalarına” katkıda bulundukları suçlamasında da bulundu.
Larry Fink Milton Friedman’a karşı
Nobel ödüllü ekonomist Milton Friedman, işletmelerin sadece ekonomik bir kurum olduğunu ve yalnızca hissedarlarına karşı sorumlu olduğu görüşünü savunur. Ve “The business of business is business!” der, yani “İşin işi iştir.”
Friedman’ın sosyal sorumluluk üzerine söylediklerini kısaca hatırlayalım: “İşletmenin” sorumlulukları vardır demek ne anlama gelir? Sadece insanların sorumlulukları olur. Bir şirket bir tüzel kişiliktir, bu anlamda belki tüzel bir takım sorumlulukları olabilir, fakat bütünüyle bir “işletmenin” -üstü kapalı şekilde bile olsa- sorumlulukları olduğu söylenemez. Özgür bir toplumda işletmelerin yalnız ve yalnız tek bir sosyal sorumluluğu vardır, o da oyunun kuralları içinde kaldığı müddetçe tüm kaynaklarını ve faaliyetlerini kârlarını artırmaya tahsis etmesi; başka bir deyişle aldatmadan ve sahtekârlık yapmadan açık ve serbest bir rekabete girmesidir.” Rekabet etmek, kâr etmek, büyümek tabi ki Larry Fink için de son derece önemli; sonuçta BlackRock dünyanın en büyük varlık yönetim şirketi. Fink’in Friedman’dan farklılaştığı temel konu ise, şirketlerin sürdürülebilir olmak için toplumsal ve çevresel sorumluluklarını üstlenmek zorunda olmaları. Kâr etmek uğruna, dünyayı yokedemeyecekleri...