Toplum iradesini temsil eden gerçekler
Tüketim toplumuyuz. Bu size nesnel bir bakış gibi gelmesin. Tablo2’de harcama yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) yer almaktadır. GSYH sektör bileşenleri; kişisel tüketim, kamusal tüketim, sermaye oluşumu, ihracat ve ithalat alt gruplarından oluşuyor. Kişisel tüketimler dağılımda 2016, 2017 yılları için sırasıyla %61.2 ve %60.5 düzeylerine karşılık geliyor. Biz, ithalat ihracat toplumu değiliz. Bu paylarımız toplamda 2016, 2017 yılları için sadece %44.6 ve %46.1 kadardır. Rakamlarla gizlenemeyen bu tüketim çılgınlığımızı, tablo1’de 12 temel grupta incelemek istedik.
Hanehalkının tüketim harcamaları en fazla konut, kira, gıda, içecekte yoğunlaşmaktadır. Diğer yandan, en az da sağlık ve eğitimde vardır. Toplam kişisel tüketimler milli gelirde %38.5 ve %38.2 lik payla ifadesini bulmaktadır. İşte bu nedenle bizim için büyümek tüketmek, tüketmek de büyümek anlamına gelmektedir.
Toplumda sadece “konut, kira, gıda, alkolsüz içecek, ulaştırma” alt sektörlerini talep olarak görmek; toplumsal politika yapıcıları asla şaşırtmamıştır. Böylesine kesit bir toplamının taleplerini karşılamak; toplumun tamamına yön verebilmek açısından oldukça başarılı bir pratik yoldur. Kişisel hanehalkı tüketim harcamalarında %63 gibi çok önemli bir paya hitap edilmiş olmaktadır. Politikalarla toplumsal mutluluğu sağlayabilmek pek tabii mümkündür. Bu mutluluğu sürekli kıldıkça da, vatandaşla kamu yönetimi arasında duygusal bağ kurulabilmektedir. Kişisel ulaşımdan toplu taşımacılığa geçiş projeleri, açlıkla mücadele eden gıda politikaları, tüm coğrafyaya yaygın toplu konutlar, kentsel dönüşümler, uzun vadeli geri ödeme olanaklarıyla düşük gelir grubuna hitap edebilen evler...
Anlaşılan gelir dağılımındaki alt tabakanın ihtiyaçlarını karşılamak, siyasi olarak da toplumda söz sahibi olmak anlamına gelmeye devam edecektir.