Topluluk önünde konuşma korkusunu nasıl yeneriz?
Topluluk önünde konuşma fobisi ile ilgili toplumda yanlış kök salmış bazı gerçekler var; konuşmacı olunmaz doğulur veya sahne korkusu yenilmez vb. Hayır, bunların hiçbiri doğru değildir. Hayatımızda edindiğimiz birçok kabiliyette olduğu gibi, topluluk önünde konuşmak konusunda da pratik yapmak ve deneyim kazanmak önemlidir. Bir gün bu konu hakkında köşe yazısı yazacağım aklımın ucundan dahi geçmezdi. Çünkü geçmişte bu konu hakkında herkes gibi benim de korkularım endişelerim vardı. Sonuçta Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş bir sosyal fobiden bahsediyoruz.
Evet, günümüzde topluluk karşısında konuşma yapan kişiler ne kadar uzman olursa olsunlar, özellikle konuşmanın başında hâlâ heyecanlanıyorlar ama önemli olan bu heyecanı tatlı bir içsel motivasyona çevirmek ve dinleyicileri bu yönde etkilemektir. Ünü dünyaya yayılmış bu konuşma fobisi belki de ülkemizde bir derece daha yüksek hissedilebilir. Sebebiyse sevgili hocam, Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun da sürekli üzerinde durduğu, korku kültüründe yetişmiş bir toplumuz ve korku kültüründe yetişmiş çocuklarda “değersizlik” hissi kök salıyor; durum böyle olunca da, zaten herkesin korktuğu bir konu olan topluluk önünde konuşma korkusuna, bir de bireyin “kendini değersiz hissetme” duygusu eklenebiliyor.
İş yaşamının ve okul yaşamının sunumlarla dolu olduğunu düşünürsek, iyi bir konuşmacı olmayı öğrenmemiz ve bu konu hakkında yeterince pratik yapmamız bize gelecekte oldukça büyük fayda sağlayacaktır.
Topluluk önünde konuşma korkusunu yenmek için neler yapmak gerekir?
Korkuyu tanımlamak, prova yapmak ve başarılı olacağını hayal etmek: Öncelikle neden korktuğumuzu tanımlayarak işe başlayabiliriz. En kötü senaryo insanların konuşmaya tamamen ilgisiz kalmaları veya salonu terkediyor olmaları olabilir. En kötü senaryoyu düşünmek ve bunların olamayacağı hakkındaki düşüncelerimiz bizi rahatlatacaktır. Asıl olması muhtemel durumlar ise, zor sorular karşısında yetersiz kalmak veya kötü bir konuşma olursa, ortaya çıkabilecek ‘’bu konuda hâlâ yetersizim’’ düşüncesi vb. olabilir. Bunların üstesinden gelebilmek için, konuşmanın önem derecesine göre sunum prova sayısını artırmak ve zihnimizde konuşmaya yönelik olarak “başarılı bir sunum yapacağım, insanlar benden çok memnun kalacak” yönündeki bir düşünceyi canlandırmak gerekir. Kimse dört dörtlük değildir, bunu da unutmamak gerekir.
- Konuya hâkim olmak
Konuya olan hâkimiyetimiz ne kadar yüksekse, endişe etme oranımız ve zor sorular karşısında terleme ihtimalimiz bir o kadar düşük olacaktır. Bu sebepten dolayı sunumumuza hazırlanırken, her salonda en az bir zor katılımcı olabileceğini düşünmek ve konulara sıkı çalışmak, kendimizi gelebilecek zor sorular karşısında hazır hale getirmek gerekir.
- Elimden gelenin en iyisini yapacağım
Evet konuşmamız hakkında yeterince prova yaptıysak, kendimize olan güvenimiz de bir o kadar artacaktır. İyi niyet saflığında, yapacağımız işle ilgili maksimum çabayı göstermekten bahsediyorum. Bu arada yaşamda veya konuşma yaparken herkesi memnun edemeyeceğimizi de bir köşeye not düşmemiz gerekecektir. Yıllardır kurumsal şirketlerde, KOBİ’lerde ve devlet kurumlarında konuşma yapıyorum veya eğitim sunuyorum; bazen herkes memnun kalıyor ve bir kişi nötr veya bazı yönleri eksik/yanlış bulabiliyor ve ben sunum sonrasında kendimi değerlendirme aşamasında geneli düşüneceğim yerde o eleştiriye takılabiliyorum. Bu aşamada eleştirilerin bizi güçlendireceğini de unutmamak gerekiyor. Mevlana’nın bu konuda çok güzel bir sözü var: “Herkes aynı fikirdeyse, kimse yeterince düşünmüyor demektir.”
“Yaşamda hangi konu olursa olsun; iyi niyet çerçevesinde, maksimum çabayı göstermek ‘çoşku’yu getiriyor.”
- Heyecanı avantaja dönüştürmek
Evet, gerçekten bu mümkün bir durumdur. Bazı konuşmacılar heyecanlarını aşırı derecede kontrol altında tutmaya çalışırlar. Bu durum da onların ifadesiz bir yüz şekli sergilemesine sebep olur. İletişimdeki en önemli unsurların başında, beden dili ve ses tonunun geldiğini düşünürsek, böyle bir durumda, dinleyiciler konuşmacı hakkında yanlış bir kanıya kapılabilir veya konuşma beklenen etkiyi oluşturmayabilir. Heyecanımızı, bilgimiz ve insan sevgimiz ile birleştirdiğimizde ortaya canlı, ışık saçan gözlerin çıkması muhtemel olacaktır. Ve herkes böyle bir konuşmacıyı dinlemekten büyük bir keyif alır.
Evet, topluluk önünde konuşma fobisini yenmekle ilgili ne kadar yazı okursak okuyalım, önemli olan bu konuda bolca pratik yapmak olacaktır. Okulda veya iş yerinde olsun, sunum yaptığımız sayı arttıkça bu konudaki yeteneğimiz de gelişecektir. Deneyim en iyi öğretmendir.