Toparlanmada olası ivme kaybı
UZMAN GÖRÜŞÜ / Banu Kıvcı TOKALI / Finansinvest
Bir taraftan güven ortamında devam eden iyileşme ekonomide toparlanma ümitlerini canlı tutarken, diğer taraftan gerçekleşen verilerin yeterince güçlü olmaması önümüzdeki dönem projeksiyonlarında sürekli bir gel-git hareketinin ("yeşil filizler" ve "sarı otlar" gibi) oluşmasına neden oluyor. İç büyüme dinamiklerine yönelik olarak da son açıklanan haziran ayı reel sektör güven endeksi oldukça kritik sinyaller taşıyor.
Öncelikle, endekste yıl başından beri hakim olan yukarı hareketin Haziran ayında da devam ettiğini görüyoruz. Altı aylık dönemdeki artış yüzde 90 gibi oldukça çarpıcı bir düzeyde. Endeks seviyesi, iyimser tarafa oldukça yaklaşmış durumda.
Ancak, güven ortamındaki genel tablo ikinci çeyrekteki toparlanma hareketini desteklerken, devamlılığı ile ilgili soru işaretlerini gidermede yeterli olamıyor. Mesela, son üç aydaki üretim gelişmelerine baktığımızda, arttığına yönelik cevap bildirenlerin oranının azalış yönünde cevap verenlerin ciddi ölüçüde üzerine çıktığı görülüyor. Aradaki fark, Temmuz 2007'den beri en yüksek düzeyde. Ancak, gelecek üç aydaki üretim hacmi ile ilgili dengenin, yıl başından beri hakim olan yukarı trendinin aksine Haziran ayında aşağı yöne döndüğünü izliyoruz. Benzer şekilde, son üç aydaki toplam siparişlerle ilgili iyimserlik Haziran ayında da güçlü bir şekilde devam ederken, gelecek üç aya yönelik siparişlerle ilgili azalış beklentisinin arttığı gözleniyor. Ve bu da tamamen iç talep kaynaklı; dış talep tarafındaki toparlanma beklentilerinin hala sürdüğü izleniyor.
Mevcut ve gelecek dönem talep koşulları arasındaki bu ciddi farklılaşmada ana etken ise, stoklardaki erime sürecinde sona gelinmiş olması. Nitekim son iki aydır, mevcut stokların normal altı seviyelere indiğini söyleyenlerin oranı üzerinde olduğunu söyleyenlerden daha fazla iken, bu ay da fazla olmakla birlikte ciddi bir düşüş kaydettiği gözleniyor. Yani, en baştan beri bizim de dile getirdiğimiz gibi, özellikle vergi teşvikleri ile ikinci çeyrekte hakim olan stok eritme sürecinin üretime verdiği desteğin yılın üçüncü ve son çeyreklerinde aynı hızla devam etmeyebileceğine yönelik endişeleri haklı çıkarır bir tablo çıkıyor karşımıza.
Kalıcı büyüme trendine girebilmek açısından oldukça kritik bir rolü olan uzun vadeli yatırım projeksiyonlarının ise - son üç aydır gözlenen kısmi iyileşme hareketine karşın - hala ciddi oranda "negatif" bölgede olması, büyüme tarafındaki aşağı yönlü risklerle ilgili endişelerin devam etmesine yol açıyor.
Ayın son günü açıklanacak ilk çeyrek büyüme rakamları ve gelecek döneme ilişkin sanayi üretim ve katma değeri, sanayi ve hizmetler gibi ilişkilere ilişkin vereceği sinyaller, tüm yıl büyüme tablosunda revizyon gerektirip gerektirmeyeceği açısından oldukça kritik olacak. Zaten hükümetin de altenatif büyüme senaryoları hazırladığı ve Orta Vadeli Program projeksiyonlarını açıklamak için sözkonusu verileri beklediği biliniyor.