Toparlanma başlarken enflasyonda katılık sürüyor
Son yazımda güncel kredi ve faiz gelişmeleri ile mayıs ayı kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi değerlerini yorumlamıştım. Bu veriler, özel yatırım harcamalarında henüz belirgin bir toparlanmanın başlamadığını ama özel tüketim harcamalarının artmaya başladığını ima ediyordu. Bu yorum doğruysa, bu yılın ikinci çeyreğinde büyümenin ilk çeyreğe kıyasla biraz daha yüksek olması beklenir. İlk çeyrek büyümesi ise yakında açıklanacak; muhtemelen geçen yılın en kötüsü olan dördüncü çeyrek büyümesinden sınırlı ölçüde daha yüksek bir büyüme göreceğiz. Bu durumda, yavaş büyüme dönemini geride bıraktığımız ve ekonomimizin toparlanmaya başladığı ortaya çıkacak. Gerçekten de gelişmeler böyleyse, 2013 için yüzde 4 oranındaki büyüme hedefi ulaşılabilir olacak.
Geride bıraktığımız haftanın sonunda büyüme oranı açısından yeni bilgiler veren nisan ayına ait dış ticaret verileri de açıklandı. Altın ve enerji dışı ithalatımız, büyüme oranındaki baş aşağıya gidişe bağlı olarak, 2012 yılında, kasım ayı hariç, her ay bir yıl öncesine kıyasla hep daha düşük değerler almıştı. Oysa bu yılın ilk dört ayında bir yıl öncesinin aynı dönemine kıyasla yüzde 7.8 oranında arttı. Bu da az önce büyümeye ilişkin belirttiklerimi doğrular yönde bir gelişme.
Altın dışı ihracat performansımız beklendiği gibi gelişiyor: 2010-2011'deki ya da küresel krizden önceki müthiş ihracat artışları yok. Ama özellikle ana ihracat pazarımız olan Avrupa'daki durum dikkate alındığında performansımız fena da değil: 2012'de bir yıl öncesine kıyasla altın dışı ihracatımız yüzde 4.3 oranında artmıştı. Bu yılın ilk dört ayında ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5.2 oranında yükseliş var. Bu çerçevede, altın dışı ihracatın büyümeye katkısının 2012'deki gibi ya da ondan sınırlı ölçüde iyi olacağı şeklindeki öngörümde bir değişiklik yok.
Pazartesi günü mayıs ayına ait enflasyon gerçekleşmelerini de öğrendik. Yıllık enflasyon nisan ayında yüzde 6.1 düzeyindeydi, mayıs ayında yüzde 6.5 oldu. Elbette enflasyonun ileride izleyebileceği yol açısından daha önemli olan temel enflasyon. I endeksi ile ölçülen temel enflasyon, mayıs ayında nisana göre çok sınırlı bir oranda artarak yüzde 5.6 oldu. İki noktayı vurgulamak isterim. Birincisi, temel enflasyon son yedi ayda belirgin bir katılık gösteriyor: Yüzde 5.8 ile yüzde 5.4 arasında dalgalanıyor. İkincisi, 2009'dan bu yana her ay gerçekleşen yıllık temel enflasyonun ortalaması yüzde 5.4. Dolayısıyla, temel enflasyonun şu anda gösterdiği katılık düzeyi bu ortalamanın biraz üzerinde. Bu iki nokta dikkate alındığında, tüketici enflasyonunun 2013 yılında yüzde 6-7 aralığında kalması şaşırtıcı olmayacak.
Şüphesiz, enflasyonu etkileyen unsurların bundan sonra nasıl bir seyir izleyecekleri de önemli. Yukarıdaki tartışma çerçevesinde, iç talepten enflasyonu artırıcı yönde belirgin bir baskı gelmesi söz konusu değil. Petrol fiyatları geçen yılsonuna kıyasla daha düşük bir düzeyde seyrediyor. Bu, ana enflasyonu düşürücü yönde çalışıyor. Bir diğer ana belirleyici döviz kuru. ABD Merkez Bankası'nın para politikasında beklenenden önce sıkılaştırıcı yönde adımlar atacağı algısı geçen hafta döviz kurunda belirgin bir yükselişe yol açtı. Bu algı bir süre bizimle olacak. Kâh azalacak kâh yaygınlaşacak. Suriye'deki gelişmelere de dikkat etmek gerekiyor. Türkiye'nin mevcut dış politikasına aykırı gelişmelerin sürmesi ve o gelişmelerin Türkiye'de Reyhanlı örneğinde olduğu gibi başka kanlı olaylara da yol açması halinde, döviz kuru da artış yönünde etkilenebilir. Ama şimdilik bu olasılık düşük görünüyor. Gezi Parkı direnişine ve sonrasındaki gelişmelere benzer gelişmeler de aynı yönde etki yapar. Döviz kurunu düşürme yönünde çalışacak tek unsur, kredi notumuzun yatırım yapılır düzeye çıkması. Bunları alt alta topladığımda, enflasyonun 2013 yılında yüzde 6-7 arasında seyretmesi olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum.