Toni Morrison'un Obama şarkısı
Bugüne kadar genellikle ekonomistlerden dinledik Obama'yı ve Obama'nın değişen Amerika'sını. Şimdi de bir edebiyatçıya kulak verelim.
Bu edebiyatçı 1993 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Toni Morrison. Morrison, bir süre önce ABD'deki ırkçılığı konu alan bir kitaba imza attı. Siyahi edebiyatçı için, Obama'nın ABD Başkanı olması da çok derin anlamlar içeriyor. İşte Morrison'un kendi kelimeleri ile Obama:
İlk kez bu ülkeye ait olduğumu hissettim
"Genellikle devlet törenlerine mesafeli olmama rağmen, Obama yemini sırasında 'Bugün gerçekten Amerika Birleşmiş Devletleri olduk' dediğinde titredim. Hiçbir zaman olmadığı kadar bu ülkeye ait olduğumu hissettim. Sonunda burası benim ülkem oldu. Aynı şekilde Obama'nın ırkçılık üzerine yaptığı konuşmada, onun adalet duygusu ve zekasından çok etkilendim. İfade ettiği düşünceler benim için her zaman gerçek oldu ama bugüne kadar kimsenin bu düşünceleri kamuoyu önünde bu derece açık bir şekilde ifade ettiğini duymadım."
Dinliyor ve ne demek istediğinizi anlıyor
"Onunla hiç karşılaşmadım, fakat onunla konuştum. Kampanyasına destek olmam için bana telefon etti. İlk başta tereddüt ettim, çünkü hiçbir zaman açık olarak bir partiye destek vermedim. Daha sonra 'Salamon'un Şarkısı' isimli kitabımdan ne derece etkilendiğini dile getirdi. Ben de ona "Babamın Düşleri" isimli kitabını çok beğendiğimi söyledim. Sadece çok az politikacı değil, çok az kişi bu derece güzel yazabilir. Kampanyasına fon toplamak için dört galaya katıldım ve bir milyon doların üzerinde para toplandı. Kitabındaki cesaretten, gençlik hatalarını son derece dürüst bir şekilde anlatmasından, ne bir nefret ne bir pişmanlık hissetmesinden çok etkilendim. Bu bir politikacıda az rastlanan bir durumdur. Obama hem basit bir dille hem de bir avukat gibi konuşuyor. İlk başlarda basın bile onun etkisi altına girmekten korktu, çünkü o gerçekten çok mükemmel bir konuşmacı. Öte yandan, sadece dinleme yetisine sahip biri değil, aynı zamanda ne demek istediğinizi de çok iyi anlıyor."
Obama'yı ilk önce beyazlar sevdi
"Obama'nın yeni bir dünyanın sembolü olduğu şüphe götürmez, fakat Amerika'da son derece ırkçı insanlar var ve bu insanların kendi basınları, radyoları bulunuyor. Azınlık olsalar da, varlar. Irkçılığın geride kaldığı bir döneme girdiğimizi sanmıyorum, belki yeni bir dönemin başında olabiliriz, fakat Obama'nın yarı beyaz olduğunu ve beyaz annesi tarafından yetiştirildiğini unutmamak gerekli. Dolayısıyla DNA'sı benimki ile aynı değil. Irkçılığa karşı hassas, çünkü ABD'de bir siyah gibi yaşamış, fakat aynı kötülüklere maruz kalmamış. Onu ilk başta seven insanlar siyahlar değildiler, ve onu bu insanları aşkı oluşturdu."
Obama'dan mükemmel olmasını beklemek de bir bakıma ırkçılık
"ABD'de ırkçılığın bir daha eskisi gibi olmayacağı yönündeki söylemlere şüpheli bakıyorum. Bundan emin değilim. Bir yandan, Obama'dan bu kadar çok şey beklemek de bir anlamda ırkçılık bence. Sanki bir yerde onu kıstıracak gibiyiz. Son kitabımdaki kahraman gibi; Özgür, bağımsız ve yetenekli bir siyah! Obama için de aynı şeyi söyleyebilirim! Ondan mükemmel olması bekleniyor."
İçinde öfke yok, o Harvard'a gitti
"Obama'nın içinde hiç öfke yok. O, sivil haklar için çatışan diğer liderler gibi işkence görmedi, hapse atılmadı. O Harvard'a gitti! Michelle Obama ise farklı. O köle soyundan geliyor. Ailesi Güney kökenli. Zenci orta sınıfın beklentilerini ve isteklerini taşıyor. Yani çocuklarının eğitim alarak başarılı olmalarını, sosyal bilinç ve dini inanca sahip olmalarını, ailesel dayanışma değerlerini taşımalarını arzuluyor. Bu yüzden Obama çifti bir sembol oluşturuyor. Michelle Obama doğrudan siyasetler ilgilenmese de, kadın haklarını savunuyor, asker eşleri, çocuklar veya fakirlerle ilgileniyor. Tabi ki aynı zamanda onun da, Harvard ve Princeton'dan mezun olmuş bir avukat olduğunu unutmayalım. Yani bir Laura Bush değil!"
Bilimin dinden önemli olduğunu söyledi
"Obama çok zor bir işle karşı karşıya. Önce Bush'un yaptığı tüm kötülükleri temizlemesi ve aynı zamanda ekonomik krizle ilgilenmesi gerekiyor. Ondan daha iyi bir politikacı göremiyorum. Bu arada Hillary Clinton'a da büyük saygı duyuyorum ve onu çok akıllı buluyor. Fakat kimse duruş ve karizma açısından Obama ile boy ölçüşemez. Yumuşak olmadan sakin, teslim olmadan müzakereci. Obama daha şimdiden çok önemli değişimler getirdi. Bilimin dinden daha önemli olduğunu ifade etmesi bunların başında geliyor. Ben ayrımcılığı yaşadım, sivil haklar için mücadele ettim. Tüm bunlardan 50 yıl sonra bir Afro-Amerikalı'nın ABD Başkanı olabileceğini hayal bile edemezdim. Obama son derece büyük ve farklı kitleler tarafından desteklendi. Kennedy'den bu yana bu kadar büyük bir hareket görülmemişti. Siyasete yönelik bu yeni ilgi, seçim sonrasında bile hala kaybolmuş değil."