Tohum ıslahı ile buğday ithalatı önlenebilir

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Tarımın temeli olan tohum, gıda güvenliği ve güvencesi için stratejik öneme sahip. Bu nedenle geçmişte enerjiye, petrole sahip olan şirketler, ülkeler dünyada söz sahibiyken, bugün tohuma sahip olan, dünyada söz sahibi oluyor.

Türkiye, tohumculukta çok büyük avantajlara sahip. Birçok üründe gen merkezi konumunda. Biyoçeşitlilik bakımından zengin bir potansiyeli var. Fakat, bu potansiyeli yeterince değerlendiremiyor.

Son yıllarda tohumculukta önemli gelişmeler sağlanmasına rağmen, özellikle araştırma-geliştirme, teknoloji kullanımı, ıslah çalışmaları istenen düzeyde değil.

Uluslararası Tohum Federasyonu (ISF) verilerine göre, dünya tohum pazarı yaklaşık 45 milyar dolar büyüklüğünde. Dünya tohumluk ticaretinin yaklaşık yüzde 27’si Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşiyor. Bu ülkeyi yüzde 22.11 ile Çin, yüzde 20.69 ile Avrupa Birliği ülkeleri ve yüzde 5.83 ile Brezilya izliyor. Türkiye'nin payı ise yüzde 1.6 seviyesinde.

2021 yılında küresel tohum pazarının 73 milyar 239 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Dev şirketlerle rekabet kolay değil

Şirket bazında bakıldığında ise, dünya tohum ticaretinin yaklaşık yüzde 75-80'ini Monsanto, Dupont, Sygenta, Bayer, BASF gibi dev şirketler kontrol ediyor.

Türkiye’de 791 tohumculuk şirketi var. Bunlardan 35’i yabancı sermayeli. Yabancıların mısır, şekerpancarı, ayçiçeği gibi endüstriyel ürünlerde yüzde 90’a varan payı var.
Türkiye sebze tohumunda ve endüstriyel bitkiler tohumunda büyük oranda dışa bağımlı.
Dev şirketlerin hakim olduğu ve her birinin araştırma-geliştirme çalışmalarına 3-4 milyar dolar ayırdığı tohum pazarında yerel girişimcilerin, şirketlerin piyasada etkin olarak yer alması, rekabet etmesi çok zor. Fakat, gelişen teknoloji, araştırma-geliştirme çalışmaları ile bunu başaran ve kendine yer bulan şirketler de var.

Daha önce yazdığımız gibi, Antalya merkezli ve yüzde 100 yerli sermayeli Yüksel Tohumculuk, araştırma-geliştirme yatırımları ve tohum ıslahı ile sebze tohumlarında Türkiye’de pazar lideri olmanın yanı sıra, 69 ülkeye 300'den fazla tescilli hibrit sebze tohumunu ihraç ediyor. Dünyanın dev tohum firmaları Yüksel Tohumculuk'u almak için adeta yarışıyor.

Yerli tohumla buğday ithalatı önlenecek

Geçen cuma günü Antalya'da 25. kuruluş yıldönümünü kutlayan Ata Tohumculuk, buğday başta olmak üzere hububat tohumlarının ıslahı konusunda önemli çalışmalar yapıyor. Tarih öğretmeni Ayhan Atalay'ın 1993 yılında kurduğu ve bugün oğulları Yekta ve Artam Atalay ile birlikte yönettiği aile şirketi olan Ata Tohumculuk, Türkiye'de hububat ürünlerinde tohum ıslahı yapan bir kaç firmadan birisi. Hububat ürünlerinde tohum ıslahı çok uzun bir zaman sürecini gerektiriyor. Yeni bir çeşit ıslahı için 12 ile 15 yıllık bir zaman dilimine ihtiyaç var. Bunun için ciddi yatırımlar yapılıyor. Büyük riske giriliyor. Çeşit tutmazsa, başarısız olursa yapılan yatırım boşa gidiyor.

Türkiye'de tohumculuk konusunda çok büyük potansiyel olduğunu vurgulayan Ayhan Atalay, hububatta tohum ıslahı yapan firma sayısının iki elin parmakları kadar olduğunu söyledi. Cumhuriyetin 100. yılı 2023'te yüzde 100 yerli tohum çeşitlerini çiftçinin kullanımına sunacaklarını vurgulayan Ayhan Atalay, bu tohumları aynı zamanda ihraç edeceklerini belirtti.
Buğday ıslahı konusunda Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Özkan ile TÜBİTAK destekli proje yürüten Ata Tohumculuk' un geliştireceği yeni çeşitler, Türkiye’nin buğday ithalatını önleyecek niteliklere sahip olması hedefleniyor.

Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Özkan, buğday çeşit ıslahının 12 ile 15 yıllık bir süreci kapsadığını belirterek bu süreci şöyle anlattı: "Amaca uygun özelliklere sahip anaçların seçimi, melezleme yapılarak varyasyon yaratılması, 4-5 yıl kendileme yaparak amaca uygun seçimlerin yapılması ve mikro denemelerinin kurulması, aday çeşitlerin seçilmesi için farklı bölgelerde verim denemelerinin kurulması ve tescil yapılması. Çok uzun bir süreci gerektiriyor. Çiftçimiz ise hemen her yıl yeni çeşit istiyor. Bu süreci kısaltmak ve "akıllı ıslah" uygulaması için Ata Tohumculuk ile 2014 yılında TÜBİTAK'a başvurarak "Marköre Dayalı Seleksiyon Islahı ile Kaliteli ve Yüksek Verimli Kışlık Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin Geliştirilmesi" projesi sunduk. Projemiz kabul edildi ve halen devam ediyor. İlk olarak 1980 yılında gündeme gelen DNA markörlerinin yardımıyla seleksiyon, bugün yaygın olarak kullanılıyor. Amacımız bu yöntemi uygulayarak 12 ile 15 yıl süren ıslah sürecini markörler yardımıyla 6 yıla kadar düşürmek."

Hububat özellikle de buğdayda tohum ıslahı, Türkiye'nin buğday üretiminde verimini artıracağı gibi kaliteli buğday üretimini de artırması hedefleniyor. Halen, her yıl yaklaşık 4 milyon tonun üzerinde kaliteli buğday ithal eden Türkiye, bunu un olarak ihraç ediyor. Kaliteli buğday çeşitlerinin geliştirilmesi bu ithalatı önleyecek.

Buğday ekim alanları daralıyor

Türkiye'de ekilebilir tarım arazisi 23.7 milyon hektar, Bunun 15.6 milyon hektarında tarla bitkileri üretiliyor. Bu alanın 11.5 milyon hektar alanında hububat ürünleri, ürün bazında yüzde 67 buğday, yüzde 27 arpa, yüzde 5.5 mısır ekiliyor.

Buğday üretimi iklime bağlı olarak 17-22 milyon ton arasında değişiyor. Ekim alanları son 10 yılda 9 milyon hektardan 7 milyon hektara düştü. Tohum çeşitlerinin geliştirilmesi, verimliliğin artırılması ile üretimde ciddi düşüş olmadı. Ancak, artan nüfus, sulu üretimde alternatif ürünlere yönelme gelecek için tehlike sinyalleri veriyor.

Ulusal Hububat Konseyi, buğday ekim alanlarının daralmasının yaratacağı olumsuz sonuçlara dikkat çekerek, üretimin desteklenmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor. Bu uyarılara kulak verilmeli. Ayrıca, yeni tohum çeşitlerinin geliştirilmesi desteklenmeli.

Özetle, Türkiye sahip olduğu genetik kaynakları, araştırma-geliştirme, ıslah çalışmaları ile yeni tohum çeşitleri geliştirerek tohumculukta başarıyı yakalayabilir ve tarımda söz sahibi olabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar