TL’nin zayıflığı ve Merkez Bankası beklentileri

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Banu ERİŞ

FİNANSINVEST

ABD Merkez Bankası’nın tahvil alım programını sonlandıracağına dair endişeler 2013 yılı Mayıs ayından bu yana gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde baskıya neden olmaktaydı. Yurtiçinde Aralık ayı ortasında siyasi ve hukuki alanda yaşanan gelişmelerle siyasi risk primi yükselirken, TL diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı daha zayıf bir performans sergiledi.

USD/TL’nin son bir ayda %9 yükselmesi, TL’nin döviz sepeti karşısında %8 değer kaybetmesi ve özellikle enflasyon beklentilerinin yükselmesi üzerine Merkez Bankası’nın faiz artırımı silahını kullanması gerektiğine dair baskılar son dönemde arttı. Ancak Banka hem enflasyon üzerindeki risklerin yönetilebilen fiyatlardan kaynaklanmaması (vergi artışı kaynaklı), hem de büyümeye yönelik risklerin de artmış olması (tüketici güvenindeki azalış, taksit sınırlaması, faizlerdeki yükseliş) nedeniyle faiz artırımı yapmayı tercih etmeyebilir. Bu durumda döviz rezervlerini kullanarak desteğini sürdürecektir. Haziran ayından bu yana Banka toplam 18,6 milyar dolar tutarında döviz satımı gerçekleştirdi, buna karşın aynı dönemde USD/TL 1,89’dan 2,20’ye yükselirken TL dolara karşı diğer gelişmekte olan para birimleri ortalamasının yaklaşık %10 altında bir performans gösterdi. Bu durum, döviz satım ihalelerinin özellikle siyasi riskler karşısında döviz kurlarında gevşeme sağlayamadığını gösteriyor. Öte yandan Banka önümüzdeki dönemde TL’nin cazibesini artırmak için faiz artırımı beklentilerine olumlu yanıt verebilir. Bu durumda da iki alternatif söz konusu; Banka 50-100 baz puanlık ölçülü bir artırım yapıp takipeden aylarda artırıma devam mesajı verebilir veya tek seferde yüksek bir artırımla şok tedaviyi tercih edebilir. İlk seçenek ancak uzun bir vadede TL’ye destek sağlayabilir. İkinci seçenek ise döviz kurlarında kısa süreli olarak daha güçlü bir gevşemeye neden olup sonrasında olumsuz faktörlerin varlığını sürdürmesi ile etkisini yitirebilir.

Yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı Salı günü yapılacak. Toplantı kararları ve Kurul’un vereceği mesajlar döviz kurlarının seyri üzerinde etkili olacaktır. Özetlemek gerekirse, faiz artırımı yapılmaması veya ölçülü bir artırım yapılması durumunda kısa vadede TL’nin zayıflığı sürecektir. Şu an için pek olasılık verilmeyen güçlü bir artırım yapılması durumunda ise TL büyük ihtimalle geçici olarak destek bulacaktır. PPK haricinde Fed beklentileri ve iç siyasi gündem TL’nin performansı konusunda ana belirleyici olmaya devam edecektir. Mevcut şartlar altında kısa vadede döviz kurlarında belirgin bir gevşeme sağlanması zor gözükürken, orta-uzun vadede ise Fed endişelerinin geride bırakılması ve siyasi güvenin yeniden tesis edilmesiyle TL’de kısmi bir toparlanma yaşanabilir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017