TL’nin değer yitirmesi kimlerin işine gelir?
Tarih 31 Aralık 2017. Türkiye’deki bir şirket yıllardan beri ithalat yaptığı yurtdışındaki şirketten bir adet makine alıyor. Dolar kuru 3.81 ve bu makinenin fiyatı da bir milyon dolar. Türk şirket, karşıdaki şirkete bir milyon dolar karşılığı 3.8 milyon lira ödüyor.
Türk şirket mevcut yatırımını büyütmeyi ve aynı alanda başka şehirlerde yeni yatırımlar yapmayı öngörüyor. Dolayısıyla yurtdışındaki ihracatçı şirketten çok sayıda makine alacak.
Ama Türkiye’de işler nedense sarpa sarıyor; ister ekonomik, ister siyasi, ister uluslararası nedenlerden olsun Türk parası hızla değer yitirmeye başlıyor. Dolar bir ara 7 lirayı aşıyor, sonra 6 lira dolayına geriliyor.
Türk şirketle yurtdışındaki ihracatçının yıllardan beri süregelen alışverişi sekteye uğramak üzere. Türk şirket bir milyon dolara alacağı makine için artık 6 milyon lira bulmak durumunda. Bu yüzden yeni yatırımları askıya almak gerekebilir. Kur artışı zaten genelde bir dizi maliyet artışına yol açıyor da, başka hiçbir artış söz konusu olmasa bile mutlaka alınması gereken o makinenin fiyatı 3.8 milyon liradan 6 milyon liraya çıktı bile, bu zaten tek başına müthiş bir külfet.
Yatırımcı şirketin yöneticileri ne yapacaklarını belirlemeye çalışıyorlar. Bu koşullarda yatırımı büyütmek, hele hele yeni yatırımlara girişmek mümkün görünmüyor.
Bir yandan da durumlarının ne kadar iyi olduğunu düşünüyorlar. Ya dolar 7 liraları bulduğunda ödemeleri olsaydı, o zaman ne yapacaklardı. Şimdi hiç olmazsa kurun nerede olduğunu biliyorlar da ithalatı şimdilik de olsa durdurdular.
Ne var ki, kur yeniden 7 liraya, hatta 8 veya 9 liraya, ileri sürüldüğü gibi 10 liraya gidecekse aslında 6 liradan ithalat yapmak büyük avantaj, karlı çıkacaklar. Ama o bilinmezlik, önünü görememe durumu yok mu, elleri kolları bağlanıveriyor.
Üretici şirket de olumsuz etkileniyor
Türkiye’deki şirket açısından yatırımı büyütememe, işleri bir süre askıya alma durumu söz konusu.
Peki ya ihracatçı şirket bundan nasıl etkileniyor?
Yurtdışındaki üretici şirket, söz konusu makineyi hep bir milyon dolara satıyor. Şirketin kasasına giren para değişmiyor. Ama en büyük alıcılardan biri olan Türk şirketi, Türkiye’nin ulusal parası dolara karşı zayıfladığı için ithalatı en azından bir süreliğine durdurmak zorunda kalıyor.
Üretici şirketin kasasına giren bir milyon dolar ama bu bir milyon dolar karşılığında alıcı şirketten çıkan para artınca üretici de zora giriyor.
Şu durumda Türk parasının diğer paralar karşısında değer yitirmesi Türkiye’ye mal satan şirketlerin ve dolayısıyla ülkelerin lehine mi, aleyhine mi?
TL değer yitirince herkes zarar ediyor
Türk parası değer yitirince ülke olarak alım gücümüz düşüyor. Böyle olunca da ister istemez daha az tüketmeye, daha az ithalat yapmaya başlıyoruz.
Örneğimizdeki makineyi cep telefonuna indirgeyelim. Yılbaşında 1.000 dolar karşılığında 3.800 liraya ithal ettiğimiz bir cep telefonu yine 1.000 dolar olmakla birlikte artık 6 bin liranın üstünde.
Türk parası değer yitiriyor, bizler zarardayız, bu açık. Peki Türk parası değer yitirdiği için yabancılar karda mı; hayır, bu da çok açık.
Ekmek bayii ve manav
Yan yana iki küçük esnaf var; biri ekmek bayii, biri manav. İkisi de fena halde birbirine bağımlı. Fırıncı ekmeğini manava satmak durumunda, manav da fırıncı şu meyveleri çürümeden alsa derdinde.
Bunlardan biri diğerinin ekonomik anlamda zora girmesini, hele hele batmasını ister mi, isteyebilir mi?
Fırıncı ekmeğe çok zam yaparsa, manavın eşi evde bazlama pişirerek çare bulmaya çalışır; tersi olursa fırıncı daha az meyve yiyerek idare eder.
İhracatçı biz olsaydık...
Türk parası değer yitirince bundan öncelikle bizler zarar görürüz, görüyoruz zaten; ama hiç kimse de yabancıların bundan kar sağlayacağını söyleyemez.
İhracatı yapan biz olsak ve ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkenin parası TL’ye karşı çok kısa sürede büyük oranda değer yitirse bu ülkeye mal satmakta büyük zorluk yaşamaya başlamaz mıyız?
Yanıt evet olacağına göre, bizden ithalat yapan ülkenin parasının sert bir şekilde değer yitirmesi niye işimize gelsin ki? İhracat yaptığımız ülkenin parasının değer yitirmesi aleyhimize olacağına göre, o ülkenin parası daha da değersizleşsin, diye çaba gösterir miyiz?
Dolayısıyla bize ihracat yapanlar Türk parasının değer yitirmesini niye istesinler ki?
Yalnızca borçlunun değil, alacaklının da uykusu kaçıyor
TL’deki değer kaybını yalnızca ihracat-ithalat boyutuyla da düşünmemek gerek. Türk özel sektörünün birinci çeyrek sonu itibarıyla 325 milyar dolar dış borcu var.
Mart sonundaki dolar 3.99 düzeyindeydi, yani buna göre dış borç yaklaşık 1.3 trilyon liraya denk geliyordu.
Dış borcun şimdi de 325 milyar dolar olduğunu varsayalım, dün 6.13 dolayında bulunan kura göre bu borcun karşılığı artık yaklaşık 2 trilyon lira. Yani beş ay için 700 milyar liralık bir artıştan söz ediyoruz.
Özel sektör bu borcu öderken daha fazla Türk parası bulmak durumunda.
Borç, yalnızca borçlunun uykusunu kaçırmaz, borçlu ödeme güçlüğüne düşerse, diye alacaklının da uykusu kaçar bazen. Dolayısıyla bizden alacaklı olanların da bu kur artışından memnuniyet duyduklarını söylemek mümkün değil. TL karşılığı ne kadar artarsa artsın onların alacağı olan 1 dolar yine 1 dolar çünkü!