TL'deki değer kaybı

Fatma MELEK
Fatma MELEK PİYASA GÖZÜYLE [email protected]

TL'nin döviz  sepetine karşı değer kaybı,  Kasım ayı başından itibaren %22'yi buldu. TCMB dünkü enflasyon raporu toplantısında büyümenin ikinci çeyrekten itibaren dış talep ağırlıklı gerçekleşeceğini, sonraki çeyreklerde bu şekilde devam edeceğini bunda da kurun önemli etkisi olduğunu belirtiyor.

TL'nin değer kaybının  dış ticaret üzerindeki etkileri neler olabilir?

TL'nin değer kaybı ile yurt içi işcilik maliyetleri  yabancı para cinsinden azalacak. Rekabet gücü kısmen düzelecek ve ihracat performansı artacak. Bu durum özellikle emek yoğun sektörlerde canlanmaya yol açacak. 2005-2010 yılları arasında sanayide  brüt ücret maaş endeksi %63 artış gösterdi: Aynı dönemde TL dolar karşısında ortalama %12, euro karşısında %19 değer kaybetti. Dolayısıyla dolar ve euro bazında işçilik maliyetleri sırasıyla %51 ve %44  artış gösterdi.

Rekabet gücü problemi  sorunlu Avrupa ülkelerinde de görülüyor: Euroya geçtikten sonra  birim işgücü maliyeti (ücret/milli gelir)  Yunanistan'da yaklaşık %60, İtalya'da %30 artmış, Almanya'da  ise artış sadece %3

Dış ticarete baktığımızda ise ithalatımızın %34'ü euro; %61'i dolar cinsinden, TL'deki değer kaybı ile birlikte ithalat pahalanacak. Euro/$ paritesinin 1.30-1.60 aralığında oynaması ithalatı sırasıyla  +%2 ve -%3 gibi küçük oranlarda etkileyecek. Ancak bu hesaplamada ithalat miktarı sabit alınmıştır. İthalattaki pahalanma tüketim malı ithalatını (toplam ithalattaki payı: %13) kısacak. Ara malı ithalatının %28'ini enerji ürünleri, %45'ini ise sanayi için işlem görmüş/görmemiş hammaddeler oluşturuyor. İthalatın pahalanması ara malında yurt içi üretimi teşvik edebilecektir.

İhracatın %49'u euro, %45'i dolar cinsinden; Euro ve dolar cinsinden ihracat birbirine yakın olduğundan dolayı euro/dolar paritesindeki oynaklığın ihracat üzerindeki etkisini sınırlı hesaplıyoruz. İhracatta %20'lik bir artış olacağı varsayılsa bile paritenin 1,30/1,60 olması sırasıyla ihracatı  +/-  %1 etkilemektedir.

Kendi para biriminden farklı para birimi ile ihracat yapan ülke örneklerine baktığımızda; -uzun vadede (2001-2010) kur hareketleri ihracatı ve dış dengeleri nasıl etkilemiştir?

Asya'da Japonya, Kore, Endonezya, Malezya;

2001-2010 döneminde, yerel para birimi Endonezya ve Kore'de dolar karşısında %10, Malezya'da %15, Japonya'da %28 değer kazanmış.  Bu ülkeler ihracatlarını sırasıyla %176,  %210, %126 ve %91 artırmışlardır. Tüm bu ülkeler dış ticaret ve cari işlemler fazlası  veriyor.

Avrupa'da Çek Cum., Polonya ve Macaristan;

Düşük bazdan da gelmelerinin etkisiyle ihracatlarını  %200-%300 mertebesinde artırmışlar. Para birimleri 2005 yılından itibaren euroya karşı Çek Cum.'in %15 değer kazandığı, Polonya'nın sabit kaldığı, Macaristan %10 değer kaybettiği görülmektedir.

Meksika'da ise son 10 yılda ihracat %88 artmış para birimi ise %35 değer kaybetmiştir.   Ancak, dış ticaret  ve cari işlemler- yüksek olmamakla birlikte-   açık veriyor.

Türkiye'de 2001 kriz yılını çıkardığımızda, 2002-2010'da kur sabit kalmıştır. Bu dönemde ihracat %216 artmıştır. İthalat ise %260 artmıştır. Dış ticaret açığı 2002'deki 15.5 milyar $'dan 2010'da 71.6 milyar $'a (%362) yükseldi.

2001-2010 döneminde dünya ihracatı %150 artmıştır.

Kurlarındaki değer kazanmaya rağmen Polonya hariç diğer ülkelerin dış ticaret fazlası vermelerinin ihraç ettikleri ürün kompozisyonuna bağlı olduğu değerlendirebilir. Örneğin; Japonya, Kore, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Meksika'nın yüksek ve orta-yüksek teknolojili ihracatının toplam ihracatlarındaki payı  %64-%80 (Japonya) arasında değişiyor. Türkiye'de ise bu oran %37. Türkiye'ye benzer ülkeler Brezilya, Endonezya; ancak her ikisi de emtia ihraç ediyor. Avrupa'da en önemli dış ticaret açığı veren ülke Polonya. Bu ülkenin orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının payı düşük (%48,5).

Sonuç olarak; Türkiye'nin ihracatının önemli ölçüde orta ve düşük teknolojili ürünlerden oluşması nedeniyle kurdaki değer kaybının hem işçilik maliyetlerinin aşağıya çekilmesi, hem de daha düşük gelirli ülkelerle rekabet avantajı sağlayabilmek için faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Ancak; yüksek teknolojili ürün ihracatı yapan ülkeler yerel paralarının değer kazanmasına rağmen, önemli bir dış ticaret açığı vermeden ihracatlarını artırıyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2016 Beklentiler 07 Ocak 2016