TL'de rekor, ithalatta rekor; gidişat nereye?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası'nın geçen hafta açıkladığı reel efektif döviz kuru endeksi, Türk parasının ağustos ayında şimdiye kadarki en değerli konuma geldiğini gösteriyor. 1995 yılı 100 kabul edilerek oluşturulan endekse göre, TL'nin değeri ağustos ayında 194'e ulaştı. Daha önceki en yüksek değer, 191 ile yine bu yılın ocak ayında oluşmuştu. Türk parasının değerinin aylık bazda rekor kırmasını, sanmıyoruz ama, “geçici bir durum” gibi değerlendirmeye çalışanlar çıkabilir. O yüzden, reel efektif döviz kurunu aylık yerine dönemsel olarak incelediğimizde de değişen bir şey olmadığını görüyoruz. 1995 yılında 100 olan reel kur endeksi, bu yılın ilk sekiz ayının ortalamasında 182.3 düzeyine yükselmiş durumda. Reel kur endeksinde bu düzeye, endeksin hesaplandığı 1980 yılı başından bu yana, yani yaklaşık yirmi dokuz yıldır hiç çıkılmamıştı.

Reel efektif döviz kuru endeksine ilişkin grafik, TL'nin değerinin nasıl seyrettiğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. 1980'den 1988'e kadar gerileyen TL'nin değeri, 1988'den beri iki kırılma dönemi hariç genel eğilim olarak hep yukarı doğru bir yön çiziyor. Kırılma dönemleri de malum; 1994 ve 2001 yıllarındaki krizler. Ama bir gerçeği gözden kaçırmamak gerekiyor. Reel kur endeksi 1994 krizi öncesi 1993 yılı ortalamasında 122.9 düzeyindeydi. 2001 krizi öncesi 2000 yılı ortalamasında da endeks 136.5 düzeyinde bulunuyordu. Tabii ki 1994 ve 2001 krizlerinin yaşanması, tek başına paranın değerli hale gelmesinden kaynaklanmadı. Ama, yine de o dönemlerde Türk parasının şimdikiyle kıyaslandığında çok az değerli olduğu gerçeği unutulmamalı.

2001 ortalaması 112.5 olan endeks, daha sonra adeta soluksuz yükseldi ve bu yılın ilk sekiz ayının ortalamasında 182.3'e ulaştı.

Hani fay hattı gerilir ve deprem bilimcilerin ifadesiyle enerji birikmesi olur ya, bizim paranın değerinde de aynen o durum var. Fay hattı giderek geriliyor, enerji birikmesi artıyor; dolayısıyla kırılma bir bakarsınız çok şiddetli olmuş. Her ne kadar dalgalı kur uygulaması biraz emniyet supabı gibi etki yapıyorsa da, yine de kırılma çok şiddetli olursa dalgalı kur da yıkılır gider.

Değeri her geçen gün artan Türk parası yüzünden ithalatta ve ticaret açığında Cumhuriyet tarihinin rekorları kırılıyor. İthalat, temmuzda aylık bazda ilk kez 20 milyar dolar sınırını aştı. Temmuzda ihracat da rekor kırdı, ancak ithalattaki hızlı artış yüzünden aylık ticaret açığı 8 milyar dolara dayandı. Temmuz itibariyle yıllık ihracat 130, ithalat 204, açık 74 milyar dolar düzeyinde. Yıllık bazda ihracat 145, ithalat 230, açık 85 milyara gidiyor.

İthalatın böylesine hızlı artmasında büyüyen enerji faturasının elbette etkisi var; ama her geçen gün değerlenen Türk parasının etkisi nasıl göz ardı edilebilir? Ağustos ayı ortalaması 1.1727 olan dolar, son yedi ayın; ağustos ortalaması 1,7611 olan euro ise son altı ayın en düşük düzeyinde. Zaten bu yüzden reel efektif kuru ağustosta rekor kırmadı mı? Kurdaki bu düzeyin etkisiyle ağustos ayı ithalatında da yeni rekorlar görebiliriz. Ancak, petrol fiyatlarının gevşemesi, ithalatın çok hızlı artmasını önleyebilir.

Türk parasındaki rekor değerlenme, kırılganlık riskini artırıyor. Ticaret açığı ve buna bağlı olarak cari açık büyüyor. Bu yıl cari açığı, ağırlıklı olarak reel sektörün dış borçlanmasıyla finanse ediyoruz. Bunun sonucu olarak reel sektörün açık pozisyonu rekorlar kırıyor ve ilk çeyrekte 74 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. (Bakınız, 3 Eylül Dünya)

Unutmayalım; hiçbir uçak havada kalmaz. Çoğu piste sorunsuz iner, ama ne yazık ki bir kısmı da çakılır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar