TL, son 30 yıl 4 ayın, yani 364 ayın en değerli 6'ncı düzeyinde

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yılların bitmek bilmeyen tartışması yeniden alevlendi, üstelik yeni bir boyut kazanarak… TL'nin reel değerine ilişkin genel tartışma, bu kez euroda ortaya çıkan hızlı düşüş yüzünden euronun dış ticaretteki payı da dikkate alınarak daha spesifik bir tartışmaya dönüştü.

Merkez Bankası, Türk parasının reel değerine ilişkin olarak bilimsel bir hesaplama yapıyor. Reel efektif döviz kuru hesaplaması 19 ülkenin Türkiye ile olan ticaretlerindeki ağırlık dikkate alınarak ve hem ilgili ülkedeki, hem de Türkiye'deki enflasyon göz önünde bulundurularak hesaplanıyor. Reel efektif döviz kuru, nominal efektif döviz kurunun fiyat endeksleriyle deflate edilmiş halini yansıtıyor. IMF tarafından da kullanılan bu tanıma göre, reel efektif döviz kuru, ilgili ülkenin fiyat düzeyinin dış ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine oranının ağırlıklı geometrik ortalaması alınarak hesaplanıyor.

Merkez Bankası, reel efektif döviz kurunu hesaplarken Almanya, ABD, İtalya, Fransa, İngiltere, Japonya, Hollanda, Belçika, İsviçre, Avusturya, İspanya, Kanada, Kore, İsveç, Tayvan, İran, Brezilya, Çin ve Yunanistan'ın parasını dikkate alıyor. (Elbette AB üyesi ülkeler için euroya geçildikten sonra dikkate alınan para euro.) IMF'nin hesapladığı ülke ağırlıklarında ise imalat sanayi ürünlerinin ve birincil malların ticareti ile turizm hizmetlerine ilişkin veriler kullanılıyor. IMF ayrıca, iki ülke arasındaki ticaret akışının yanı sıra, üçüncü ülkelerden kaynaklanan rekabeti de göz önünde bulunduruyor.

364 ayın 6'ncısı

Merkez Bankası reel efektif döviz kurunu 1995 yılını 100 kabul ederek hesaplıyor. Bu hesaplama geriye doğru da yapılıyor ve 1980 yılına kadar götürülüyor. 1980 yılı başından bu yılın nisan ayı sonuna kadar tam 30 yıl 4 ay, yani toplam 364 ay geçti. 1995 yılı ortalaması 100 olarak alınan reel efektif döviz kuru endeksi, bu 364 ay içinde 6'ncı en yüksek düzeye bu nisanda ulaştı.

Reel efektif döviz kuru endeksi 2008 yılının ağustos ayında 194.1 ile rekor kırdı. Aynı yıl eylülde 192'ye gerileyen endeks, ocak 2008'de 191, aralık 2007'de 190.3, şubat 2008'de ise 189.3 düzeyinde gerçekleşti.

Bu yılın nisan ayındaki endeks ise 188.3 oldu. Yani, 364 ayın en yüksek 6'ncı aylık gerçekleşmesi nisanda ortaya çıkmış oldu.

Bu arada, nisan ayındaki 188.3'lük reel efektif döviz kuru endeksi, son 19 ayın en yükseği olma özelliğini de taşıyor. Endeks, nisandan önce en yüksek düzeye 192 ile 2008 yılının eylül ayında çıkmıştı.

Geçen yıldan yüzde 12.8 değerli

Reel efektif döviz kuru endeksi, nisan ayında ulaştığı 188.3 ile geçen yılın aynı ayındaki 164.1'lik düzeyin yüzde 12.8 üstünde bulunuyor. Türk Lirası, bu yıl geçen yıla göre ocakta yüzde 8.2, şubatta yüzde 11.9, martta yüzde 13.8 oranında daha değerli konumda bulunuyordu. Nisandaki oran yüzde 12.8 düzeyinde oluştu; dört ayın ortalamasında ise geçen yıla göre yüzde 11.6'lık bir değerlenme söz konusu oldu.

Şimdi sorun daha da büyük

Türk parasının genel anlamda değerli seyrediyor olmasının yarattığı olumsuzluğun boyutu şimdi daha belirgin hale geldi. Bu durum henüz reel efektif döviz kuru endeksine yansımış değil. Bu yansımayı mayıs verileriyle görebileceğiz. Ama olacakları tahmin etmek pek zor olmasa gerek.

Dış ticaretimizdeki dolar-euro dengesine ilişkin rakamları geçenlerde vermiştik; bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Türkiye, ihracatının yaklaşık yüzde 50'sini euro, yüzde 45 kadarını dolar cinsinden gerçekleştiriyor. İthalata gelindiğinde ise denge tümden ve çok belirgin olmak üzere değişiyor. İthalatta euronun payı ancak üçte bir, doların payı ise üçte ikiye yaklaşıyor ve yüzde 63'ü buluyor.

Yani "giderek zayıflayan parayla ihracat", "giderek güçlenen parayla ithalat" yapar durumdayız. Bu da, zaten zor durumda olan ihracatçıyı daha da sıkıntıya sokacak bir etken.

İhracatçının az kar etmesi ya da zarara uğruyor olması, dolayısıyla ihracattan kaçınma eğilimine girmesi ekonomik zincirde önemli bir halkanın kırılması anlamına gelecek. İç pazar henüz pek canlı olmadığı için ihracatın sekteye uğrama olasılığı iyice artacak. Bu durum da, son dönemde biraz kıpırdayan sanayi üretiminin yeniden hız kesmesine yol açabilecek.

Öyle anlaşılıyor ki, IMF tarafından yüzde 5.2'ye revize edilen, bazı kesimlerin hızını alamayıp yüzde 6, hatta 7 olarak tahmin ettiği büyümeyi bir kez daha revize edip yüzde 3.5 olan resmi hedefe doğru çekmekte yarar var. 

1980146,0100,0
1985122,183,6100,0Reel efektif döviz kuru endeksi (Yıllık ortalama)
1990111,976,691,6100,0
1995100,068,581,989,4100,0
2000136,593,5111,8122,0136,5100,0
2005160,0109,6131,0143,0160,0117,2100,0
2006160,6110,0131,5143,5160,6117,7100,4100,0
2007175,9120,5144,1157,2175,9128,9109,9109,5100,0
2008180,2123,4147,6161,0180,2132,0112,6112,2102,4100,0
2009167,1114,5136,9149,3167,1122,4104,4104,095,092,7100,0
2010(*)183,2125,5150,0163,7183,2134,2114,5114,1104,2101,7109,6100,0
(*) 4 ayın ortalaması
Reel efektif döviz kuru endeksi (1995=100)
 20092010Değ.(%)
Ocak166,5180,28,2
Şubat163,4182,811,9
Mart159,5181,513,8
Nisan166,9188,312,8
Ortalama164,1183,211,6
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar