TL, Merkez Bankası'na göre yüzde 16, Kalkınma Bakanlığı'na gör

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türk Lirası, 2003 yılı ortalamasından bu yılın ilk on aylık dönemi ortalamasına kadar geçen yaklaşık sekiz buçuk yılda reel olarak Merkez Bankası'na göre yüzde 16, Kalkınma Bakanlığı'na göre yüzde 27 değer kazandı. İki oran arasındaki farklılık, hesaplama yöntemlerinden kaynaklanıyor. TL'deki değerin 2003 bazına getirilmesi, örneğin doların 2 liranın üstüne çıkmasıyla mümkün. Oysa bugünlerde, not artırımından dolayı doğal olarak döviz girmesi bekleniyor ve bu da TL'deki değerlenmenin daha da artacağı kaygısı yaratıyor.

Fitch'in Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir ülke düzeyine çıkarması özünde elbette memnuniyetle karşılandı karşılanmasına ama, zihinlerde ta ilk günden oluşan kaygı, doğrusu henüz tam olarak dağılmış değil. Kaygı duyulan, bu not artırımıyla Türkiye'ye çok yüklü miktarda döviz girmesi sonucu Türk Lirası'nın değer kazanma olasılığı. Türkiye'de hiç kimsenin, "Olsun, zaten Türk Lirası reel olarak çok değer yitirmişti, bu sayede biraz olsun gerçek değerini bulur" diyecek durumu yok kiÖ TL zaten değerli.

Türk parasının herhangi bir dövize ya da bir döviz sepetine karşı ne kadar değerli (veya değersiz) olduğunu herkes kendi yaklaşımına ve yaptığı işe göre hesaplayabilir elbette. Ancak bu konuda iki kamu kuruluşu, Merkez Bankası ve Kalkınma Bakanlığı hesaplama yapıyor. Bu hesaplamaları, özellikle de Merkez Bankası tarafından yapılanı daha bilimsel kabul etmek durumundayız.

İki dövizin yalnızca birbirine karşı olan değer değişiminden yola çıkmak ve enflasyonu dikkate almamak kuşkusuz yanlış bir yaklaşım. Merkez Bankası ve Kalkınma Bakanlığı Türkiye'deki ve diğer ülkelerdeki enflasyonu dikkate alarak hesaplama yaptıkları için, elde edilen veriler çok daha doğru. 

Yüzde 16 ile 27 arasında

Merkez Bankası'nın hesaplamasının baz yılı 2003. Kalkınma Bakanlığı'nın hesaplamasında ise baz yılı olarak 1987 alınıyor. Biz, iki hesaplamanın aynı bazda olması için Kalkınma Bakanlığı'nın hesaplamasını 2003 bazına getirdik.

Buna göre, Merkez Bankası'nın 2003 yılı ortalamasını 100 kabul ederek hesapladığı reel efektif döviz kuru endeksi bu yılın ilk on ayının ortalamasında 116.29'a çıkmış durumda. Bir başka ifadeyle Merkez Bankası'na göre Türk Lirası yaklaşık sekiz buçuk yılda reel olarak yüzde 16.29 değer kazanmış durumda.

Kalkınma Bakanlığı'nca hesaplanan ve bizim 2003 yılı ortalamasını 100'e getirdiğimiz endeks ise bu yılın ilk on ayı ortalamasında 127.30'a ulaştı. Dolayısıyla Kalkınma Bakanlığı'nın hesaplamasına göre TL son sekiz buçuk yıla yakın sürede 27.30 değer kazanmış görünüyor.

Nasıl hesaplanıyor?

Merkez Bankası ve Kalkınma Bakanlığı'nın reel döviz kuru hesaplama yöntemleri birbirinden çok farklı. Kalkınma Bakanlığı'nın hesaplaması görece daha basit. Kalkınma Bakanlığı, 1 dolar + 1.5 euroyu esas alıyor ve enflasyon olarak da TÜFE oranlarını kullanıyor.

Merkez Bankası'nın hesaplaması ise detaylı, hatta bu hesaplamaya karmaşık bile denilebilir. Merkez Bankası TÜFE, ÜFE ve ve birim işgücü maliyetli bazlı reel efektif döviz kuru endeksleri hesaplanıyor. Biz yalnızca TÜFE bazlı endeksteki ortalama değişimi esas alacağız.

Merkez Bankası'nın hesaplamasında Türk Lirası'nın, Türkiye'nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre ağırlıklı ortalama değeri, "nominal efektif döviz kurunu" veriyor. Ağırlıklar ikili ticaret akımları kullanılarak belirleniyor. Nominal efektif döviz kurundan nispi fiyat etkilerinin arındırılmasıyla da reel efektif döviz kuru bulunuyor.

Merkez Bankası, reel efektif döviz kuru endekslerini, Türkiye'deki fiyat düzeyinin dış ticaret yapılan ülkelerin fiyat düzeylerine oranının ağırlıklı ortalamasını alarak hesaplıyor.

Merkez Bankası'nın, TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksini gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler bazlı olarak ayrı ayrı hesapladığını da belirtelim.

Gelişmiş ülkeleri Almanya, İtalya, ABD, Fransa, İngiltere, İspanya, Belçika, Hollanda, Japonya, Güney Kore, İsviçre, Avusturya, İsveç, Tayvan, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Finlandiya, Danimarka, İrlanda, Slovakya ve Portekiz oluşturuyor. 

Çin, Rusya, Romanya, Polonya, Hindistan, Macaristan, Bulgaristan, Tayland, Kazakistan, İran, Suudi Arabistan, Endonezya, Malezya ve Mısır ise gelişmekte olan ülkeler arasında sayılıyor.

TL değerli olmasaydı...

TL'nin reel anlamda ne kadar değerli olduğunu Merkez Bankası ile Kalkınma Bakanlığı'nın farklı oranlarda hesaplaması, hesaplama yöntemleri farklı olduğu için normal bulunuyor. Ama gelin bir varsayımda bulunalım ve TL'nin reel olarak baz yılı olan 2003 ortalamasına gelebilmesi için hangi düzeyde bulunması gerektiğine bakalım.

Merkez Bankası'na göre TL yüzde 16.29 değerli. Bu hesaplamanın yalnızca dolar için yapıldığını varsayarsak, çok basit bir hesapla yılın ilk on ayının ortalamasında 1.79 düzeyinde bulunan dolar kurunu yüzde 16.29 artırmamız gerekir. Bu durumda doların on aylık ortalamasının 2.08 olduğunu görürüz.

Aynı mantığı Kalkınma Bakanlığı'nın hesaplaması için yürütürsek, bu kez on aylık ortalama dolar kurunu yüzde 27.30 artırmamız gerekir. Bu durumda da doların ortalama değerini 2.28 lira olarak buluruz.

TL'nin daha da değerlenme riski var
 
Dilimizde güzel sözler var; mezarlıktan geçerken ıslık çalmak, gibi... Fitch'in not artırımından sonra yapılan açıklamalar bu sözü hatırlattı bize. İhracatçılar, not artışının kurlar üzerinde yapabileceği baskıyı hatırlatıp buna hazırlıklı olunması gerektiğini ilk günden dile getirirken, ihracatın politikasını yürütenler, ihracattan değil de, ithalattan dem vurmaya başladılar. Not artırımın ithalatı tırmandırabileceğine dikkat çekildi, ki bu olabilir, ama ihracat da büyük sekteye uğrayabilir. "Biz ihracatı nasıl olsa hallederiz, hallediyoruz; yeter ki ithalat patlamasın, buna yol açacak kur düşüşleri engellensin" gibi bir hava yayılmaya çalışıldı.

Merkez Bankası da, Fitch'in kararından hemen sonra Ankara'da bankacıları bilgilendirdi; özet olarak TL'nin değerlenmesine izin verilmeyeceğinin ve bunun için gereken tüm önlemlerin alınacağının altı çizildi.

TL'nin zaten reel değerli seyrettiği bir dönemde, bu değerlenmenin daha da artması kuşkusuz hiç kimsenin arzu edeceği bir durum değil. Ama tahminleri aşan yüklü bir fon girişi olur ve Merkez Bankası'nın önlemleri TL'de değerlenmeyi önleyemez mi, bunu da zaman gösterecek. Ama elde silah çok; bu aşamada pek gündeme getirilmese de önlemler Merkez Bankası'nın piyasadan döviz almasına kadar gidebilir.

 

aaktas12112012.png

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar