TL, ihracat, Manat

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ [email protected]

Geçtiğimiz hafta 28 Nisan Cuma günü gazetemizde yer alan bir haber, yurt dışı ile ve yurt dışında iş yapmanın bizleri, farklı zamanlarda beklenmedik farklı risklerle karşılaştırabileceğini tekrar düşündürdü. Haberde, CHP Ankara Milletvekili Grup Başkanvekili Levent Gök tarafından verilen bir soru önergesinden söz ediliyordu.

Sayın Gök verdiği soru önergesinde Türkmenistan’a ihracat yapan firmalardan iki yıldır ihracat bedellerini alamadıklarına ilişkin çok sayıda şikâyet geldiğini belirtmiş. Türkmenistan Merkez Bankası’nın Türkiye’den yapılan ithalatın bedellerini, Türk ihracatçılara Türkmenistan’ın ulusal parası olan Manat cinsinden ödeme yapmakta ısrar ettiği bilgisinin geldiğini söylemiş. İhracatçılarımızın alacaklarının ABD Doları, Türk Lirası, euro gibi paralarla yapılmasına ilişkin taleplerinin ise yıllardır karşılanmadığını vurgulamış. Manat ile yapılan ödemeler sonucunda, “Manat’ın piyasada Türkmenistan Merkez Bankası’nın açıkladığı kurlardan çok daha düşük kurlarla işlem gördüğü için ihracatçılarımızın mağdur olduğu, bir kısmının iflas ettiği, bir kısmının üretim ve istihdamını azalttığı söylenmektedir “ demiş. “Ekonomi Bakanlığı bu konuda bir girişimde bulunmuş mudur, alacak miktarı nedir “ diye sormuş?

Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekçi de verdiği cevapta, Türk ihracatçı ve müteahhit firmalarının Türkmenistan’dan alacaklarının, Türkmenistan’ın mevcut ekonomik durumu nedeniyle kısa vadede çözümünün olası görülmediğini ifade etmiş. Çözüm olarak da 25 Ocak 2017 tarihinde, Türkmenistan Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcısı Batyr Taganoviç Atdayev’e bir mektup yazarak, Türk firmalarının alacaklarının pamuk, plastik mamulleri ve petrokimya ürünleri verilerek, Türkmen malları ile ödenmesi konusunda Türkmenistan hükümetine teklif götürdüklerini açıklamış. Uluslararası ilişkilerde çözümlerin pek de hızlı yürümediğini bilinmekle beraber, bugün hangi durumda olduğumuz merak konusudur.

Bu tür ülkelere yapılan ihracatlar, alacak sigortası yapılarak güvence altına alınmış olsa bile borçlu tüccarlar, yerel paraları ile borçlarını kendi merkez bankalarına ödedikleri için, “Ben borcumu ödedim bu bir mücbir sebep" diyen ithalatçının kredibilitesi ne olacaktır? Müşteri kaybetmeyi göze alıp, sigortadan tahsilata başvursak bizim durumumuz ne olacaktır?

Uzun yıllar önce Sovyetler Birliği zamanında, bu ülke ile yapılan ticarette, hafızam beni yanıltmıyor ise bir tür “Takas Odası" diyebileceğimiz “Clearing House" uygulaması yapılmıştı. İthalat ve ihracat işlemlerinde görülebilecek sorunlar da bu uygulama ile döviz işlemleri dışarısında tutulmuş ve mal takası gibi bir uygulama ile çözüme ulaştırılmıştı.

Benzer uygulamaları mesleğimizin ilk yıllarında Libya ile ve daha sonra da Turgut Özal zamanında Irak ile yapılan ticaretlerde de görmüştük. Acaba Dünya Ticaret Örgütü kurallarına ters düşmeden Türkmenistan gibi, ekonomik durumu rahat olmayan ülkelerle, benzeri uygulamalara girmek mümkün değil midir? Bu tür uygulamalar yaparak, ekonomisi sıkıntıda olan ülkeler ile olan ticaretimizi, riskleri en aza indirerek yapma olanağı bulabilir miyiz?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
96 yılda ihracat... 29 Ekim 2019
Tahterevalliye Dikkat 15 Ekim 2019
İhracat ve Facebook 17 Eylül 2019
Promosyon mu o da ne? 10 Eylül 2019
Müşteriye Doğru Erişim 27 Ağustos 2019