TL değerlenmemeli
Nisan ayında cari açık yıllık yüzde 35 düşüşle 5.3 milyar dolara inmişti. Bunda en önemli etken yüzde 33 düşen ve büyüklük olarak cari açığın en önemli belirleyicisi olan dış ticaret açığı idi. Bu eğilim Mayıs ayında da sürdü.
Mayıs ayında dış ticaret açığı 2011 yılındaki, 10.2 milyar dolardan 2012 yılında 8.6 milyar dolara indi. Bu rakamlar dış açıktaki düşüş hızının bir miktar yavaşladığını gösteriyor. Nisan ayında düşüş yüzde 32 iken mayıs ayında yüzde 16 oldu.
Düşüşteki yavaşlamanın sebebi ithalat tarafında. Enerji dışı ithalat önceki yılın aynı ayına oranla nisan ayında yüzde 13.2 düşerken Mayıs ayında yüzde 1.8 arttı. Bunun iç aktivitedeki bir hareketlenmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığını ancak önümüzdeki hafta sanayi üretimi rakamları yayınlanınca göreceğiz. Ancak sanayi kesimi kapasite kullanım oranı Mayıs ayında önceki yıla göre hafif düşüş gösterdiği için sanayi üretiminde (en azından ciddi) bir artış beklemiyoruz. İthalat kalemlerinde ayrıntılı bir analiz yapmadan ithalattaki nispi artışın bir defalık büyük kalemlerden oluşabileceği gibi son dönemde kurdaki değer kazanmanın erken etkilerinden olabileceğini de söyleyebiliriz.
Grafikte sanayi üretim endeksiyle enerji dışı ithalattaki (nominal değişken) ve toplam ithalat hacmindeki (reel değişken) büyüme oranları ve gösteriliyor. Krizden önce hem enerji dışı ithalat hem de toplam ithalat hacmindeki büyüme sanayi, üretiminin büyüme hızının üzerinde seyrediyor. Krizde tam tersi bir resimle karşı karşıya kalıyoruz. İthalattaki daralma sanayideki daralmadan daha hızlı gerçekleşiyor. 2009 yılı sonlarından itibaren ise yine ithalat kalemler hem reel hem de tabii olarak nominal olarak sanayi üretiminin üzerine çıkıyor. Makas 2011 başlarında iyice yükseliyor. 2011 ortalarından itibaren hem sanayi üretimindeki yavaşlama hem de zayıflayan kurun desteğiyle makas kapanıyor. 2011 Temmuz yanından itibaren ithalat büyümesi sanayi üretiminin altına iniyor. 2011 sonlarından itibaren ise ithalat küçülmeye başlıyor. Bu en son harekette hem önceki yılın baz etkisi hem de sanayi üretiminin etkisi var. Buna karşılık önceki yazılarda bahsedildiği gibi bu dönemde kur tekrar (enflasyon farklarının etkisiyle) değerlenmeye başlıyor. Bu sonuncusu ihraç pazarlarının daralmaya başladığı bir dönemde hiç de iyi bir haber değil.
Yine de özellikle Avrupa'daki krize rağmen ihracat hacminin büyümesi (yani ihracattaki reel artışlar)güçlü devam ediyor. Nisan ayında ihracat hacmi ise yüzde 13 büyüdü. Mayısta ise ihracat yüzde 20 arttı. Bu rakamlar dünya ticaretinin büyümesinden çok daha yukarıda. Dolayısıyla Türkiye'nin dünya pazarlarındaki payının arttığını gösteriyor. Bu trend devam ederse Türkiye AB krizinden kazançlı çıkacak. Kısa dönemde anahtar ise TL'nin aşırı değerlenmemesi.