TİSK raporunun ortaya koyduğu ürkütücü genç işsiz tablosu
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından raporlaştırılan genç işsizlik verilerine göre, 15-29 yaş nüfusu içerisinde 6 milyon genç “boşta gezer” durumunda ve bunların yüzde 78’i 4.7 milyonu ne eğitim görüyor ne de iş arıyor. Araştırma sonuçlarına göre, bu yaş aralığındaki kadınların yüzde 45.2’si evde oturuyor. OECD ülkelerinde ne çalışan ne de eğitimde bulunan genç erkeklerin atalet oranı yüzde 13 iken, bizde bu oran yüzde 17. OECD’de kadınlarda atalet oranı yüzde 17 iken, bu oran bizde ürkütücü boyutta yüzde 45.2 oranında.
Üretim unsurlarının en önemli ayağı insan kaynağının içerisinde yer alan genç nüfusun durumunu ortaya koyan raporlarını arkadaşlarımız Mehmet Kaya ve Ferit Parlak’a değerlendiren TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, “ Biz sorunu ortaya koyan bilgiyi sunduk. Çözüm için ise partiler üstü bir yaklaşıma ihtiyaç var. Ülke olarak bir politika oluşturmamız elzem” diyor.
Pirler, “mesleksizliğe” karşı, “mesleki eğitim seferberliğinin” başta siyasiler olmak üzere iş dünyasının da içinde yer aldığı her kesime görev düştüğünü ifade ediyor. Bu alanda 40 yıldır reform konuşulmasına karşın, nereden nasıl başlamamız gerektiğine henüz tam olarak karar veremediğimiz söz konusuyken, Pirler şu değerlendirmede bulunuyor:
“Mesleki ve teknik eğitim alanına eğilirken, gençlerin dünyaya bakışlarını da algılamamız gerekiyor. Sosyolojik analize, belki başka disiplinlerde derine inen analizlere de ihtiyaç var. Mesleki ve teknik eğitime gençler neden gitmiyor sorgulamak gerekiyor. Artı bir konu daha, mezun olduktan sonra mezunların büyük kısmı neden mesleklerini yapmıyorlar.”
Bunun ortaya çıkardığı iki sonuç söz konusu. Birincisi bu okullardaki eğitimin de yeterince işe uygun eleman yetiştirmediği, mezuniyet sonrası işlerinin hazır olduğu bir sonucun söz konusu olmaması nedeniyle gençlerin tercihten uzak durması söz konusu. İkincisi eğitimin iş dünyasının gelişen, değişen taleplerine uygun özellikler taşımaması...
O yüzden Pirler , Türkiye’nin 25 büyük kuruluşundan 18’inin bu durumu görerek kendi mesleki okulları olduğunu açıklıyor. Birçok kuruluşta işe aldıkları yeni mezunlara kendi müesseselerinde altı aylık uyum eğitimine tabi tutuyorlar. Bazı OSB’lerde de içerisindeki kurumların ihtiyaçlarına uygun eğitim kurumları yer alıyor.
Bu ortaya konulan tablo, teknik ve mesleki eğitim konusunu gençlere cazip gelecek bir hale getirecek düzenlemelere gerek olduğunu gösteriyor. Bunun için öncelikle sanayinin, iş dünyasının ihtiyaç tespiti yapılmalı. Onun ardından gerekli eğitim dizayn edilmeli. Eğitimin temel unsuru eğitmenler ve teknik donanım hazırlanmalıdır. Doğaldır ki bu eğitim durağan değil, günün değişen sanayi üretim yapısına uyum gösterebilecek bir esnek eğitim modeli olmalıdır. Bunun sağlıklı işleyebilecekleri alan ise üretim alanıyla iç içelik taşıyan OSB’lerde kurulacak mesleki teknik okullar olacaktır. Bu hem mesleki ders hocalarının alandan fabrikadaki teknisyenlerden alınarak sağlanmasını, hem de öğrencilerin üretim alanlarında, fabrika içlerinde yer alan makine ve teknoloji ile iç içe eğitilmesini beraberinde getirecektir. Bugünkü yığılmanın azaltılması için de yine OSB’lerde hızlı meslek öğretici kurslara ihtiyaç olacaktır. TİSK raporunun ortaya koyduğu ürkütücü genç işsiz tablosunun gereği bu konunun bir an önce çok yönlü bir seferberlikle ele alınmasıdır.