TİSK: "Dolar kıtlığına dikkat!"

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dolar daha da artar mı, yoksa tepe noktaya geldi ve dünkü gerileme bir geri dönüşün işareti mi?

Dolardaki bu artış tümüyle dış etkenlere mi bağlı ya da iç siyasette bu etkenleri körükleyen yanlışlar yapılıyor mu?

Artış ve zaman zaman yaşanan geri çekilmeler Türkiye ekonomisinde gerçekten önemli bir tahribat yaratır mı, yoksa siyasilerin dile getirdiği gibi Türkiye ekonomisi bu dalgalanmalardan hiçbir şekilde etkilenmeyecek kadar güçlü mü?

Soruları çoğaltabiliriz. Kaldı ki her soruya verilecek birbirinin taban tabana zıttı yanıtlar da var. Üstelik bu yanıtların hiç biri için tümüyle yanlış da diyemeyiz. Gelişmelere nereden baktığınıza ve daha da önemlisi ne görmek istediğinize bağlı olarak bir yanıt bulmanız mümkün.

Bir taraf siyah dedi diye diğer tarafın kendini aynı durumu beyaz şeklinde değerlendirmek zorunda hissettiği bir ortamdayız. O yüzden objektif değerlendirme yapan kurumlara ihtiyaç var. Ve işte o yüzden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan Kasım Ayı Ekonomi Bülteni’ndeki değerlendirmeleri önemsemek gerekir.

Bülten'de öne çıkan vurgu, tüm dünyada yaşanması muhtemel "dolar kıtlığı"... Söz konusu Bülten'de, "ABD'de başkan seçimini Donald Trump’ın kazanması küresel ekonomide dalgalanmalar yarattı, yakın dönemde dünya ekonomisi genelinde en çok konuşulacak kavramların başında 'dolar kıtlığı' gelecek" deniliyor.

Adeta "Kurdaki günlük hareketlere bakarak fazla avunmayın" gibi bir uyarı var. Büyük resmin bize, dolarda bir kıtlık yaşanacağını gösterdiği ifade ediliyor. Bu daha açık nasıl söylenebilirdi ki zaten...

TİSK Kasım ayı Ekonomi Bülteni’nde küresel ekonominin, ABD seçim sonuçlarına karşı tepkisinin bu kadar sert olmasının nedeninin, ABD Merkez Bankası FED’in, parasal genişleme politikasını sona erdirme olasılığının artması olduğu belirtildi. Bültende yer alan değerlendirmelere göre, FED’in faiz oranını artıracak olması ya da küresel dolar arzında kısıtlamaya işaret edebilecek bir başka politika değişikliği, sermaye akımlarını yavaşlatabilir veya akımların yönünü değiştirebilir. Bu da başta dış denge sorunu yaşayan gelişmekte olan ülkeler olmak üzere bazı ekonomilerde yeni sorunlar doğurabilir.

Büyüme hedefi zor

TİSK Kasım Ayı Ekonomi Bülteni’nde, ABD kaynaklı gelişmelerin tüm ekonomilerde olduğu gibi, Türkiye’de de ekonomik belirsizlikleri artırdığı, bu durumun da yatırım iklimini olumsuz yönde etkilediği belirtildi. Bülten’de 2017 yılı büyüme hedefine ulaşılmasının zor göründüğü ifade edildi.

TL en hızlı değer kaybeden paralardan

Bültende, ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranını artırma ihtimalinin güçlenmesinin, yükselen ekonomilerin ulusal paralarının değerinde aşınma yarattığı hatırlatılarak, son dönemde en hızlı değer kaybeden paraların başında Türk Lirası'nın geldiğine dikkat çekildi. Bülten'de ayrıca Türkiye'nin aynı zamanda bu ülkeler içinde en yüksek cari açık oranına sahip ülke konumunda bulunduğu vurgulandı.

TİSK, Merkez Bankası’nın faiz artırım kararına da değinerek şu tespitlere yer verdi:

“TCMB 24 Kasım tarihli PPK toplantısında aldığı kararlarla kurdaki yüksek ivmeli artışa karşı politika faizinde 50, faiz koridorunun üst bandında 25 baz puan artış yaptı. Banka ayrıca, döviz hesaplarına uygulanan zorunlu karşılıkları azalttı ve ihracatçılara reeskont kredilerinin geri ödemesinde vade uzatma veya TL ile ödeme imkanı getirdi.

TCMB’nin kurda çok daha yüksek olabilecek artışları önlemeye ve faiz artırım araçlarını kullanabileceğini göstererek uzun vadeli hareketleri sakinleştirmeye yönelik bu olumlu adımları ile Avrupa Parlamentosu'nun üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması tavsiyesinin açıklanması, aynı güne rastgelen zıt etkiler yarattı.”

TİSK, iç ve dış politika alanlarında tansiyonun düşürülmesine, ekonomiye güvenin geliştirilmesine, ekonomik hedeflerin gözden geçirilerek yeni bir planlamayla ekonominin yeniden rayına oturtulmasına ihtiyaç duyulduğunu da ifade etti.

Enflasyonda yükselme riski var TİSK Bülteni’nde, üretiminde önemli oranda ithal girdi kullanan imalat sanayinin, önümüzdeki aylarda döviz kurundaki artış nedeniyle yeni bir fiyatlamaya gitme olasılığının arttığına dikkat çekildi. TİSK bu durumda, 2016 yılında yüzde 7.5'lik enfl asyon hedefine erişilse bile, 2017 yılına iyi bir başlangıç yapmanın zorlaşacağını belirtti.

Mali istikrar zayıflıyor

Maliye politikasının son iki aydır genişleme yönlü olduğunun belirtildiği Bülten’de bütçe açığının eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 arttığı, ekim ayında ise 2015 yılında fazla verilmişken bu yılın ekiminin az da olsa açıkla kapandığı ifade edildi.

Diğer yandan ekim ayında faiz dışı bütçe fazlasının yüzde 72 düşerek, 2.8 milyar liraya gerilediği, bu verilerin de eylülekim aylarında mali istikrarda zayıflama olduğuna işaret ettiği kaydedildi.

Bültene göre, geçen yıl artıda kapanan ekim ayı bütçesinin bu yıl açık vermesinde geçen yıla göre bütçe gelirlerinin yüzde 1 azalarak 43.4 milyar lira, bütçe giderlerinin ise yüzde 19 artarak 43.5 milyar lira düzeyinde gerçekleşmesi belirleyici oldu. Bütçe gelirlerindeki düşüşte ekonomik faaliyetteki gerilemeye bağlı olarak dahilde alınan KDV'nin yüzde 27, ithalden alınan KDV'nin yüzde 10 azalması etkide bulundu.

Sanayide ikinci en kötü performans

TİSK Bülteni’nde, sanayi üretiminin eylül ayında darbe girişiminin yaşandığı temmuz ayından sonraki en kötü performansını gösterdiği ifade edildi. Bülten’de, sanayi üretiminin eylül ayında takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış endekse göre geçen bir önceki aya kıyasla yüzde 3.8, takvim etkisinden arındırılmış endekse göre ise yıllık bazda ise yüzde 3.1 azaldığı vurgulandı.

TİSK, sanayideki üretim ve ciro azalışının işsizliği artırdığına dikkat çekti. Bülten'de, işsiz sayısının ağustos döneminde 2015 yılının aynı dönemine göre 435 bin kişi artarak 3 milyon 493 bin kişiye ulaştığına, böylece işsizlik oranının da 1.2 puan yükselerek yüzde 11.3 düzeyine çıktığına işaret edildi.

TİSK Bülteni’nde, yılın üçüncü çeyreğinde sanayi sektöründeki üretim ve ciro kayıpları ile dalgalanmaların, işgücü piyasasını doğrudan ve dolaylı yollarla olumsuz yönde etkilemeye devam ettiği belirtilerek, bunun en somut göstergesi olarak işsizlik oranının ağustos döneminde yüzde 11.3’e ulaşması gösterildi.

TİSK ayrıca, işsizlikteki hızlı artışla birlikte ağustos 2016 itibariyle Türkiye’nin OECD Ülkeleri içinde Yunanistan, İspanya ve İtalya’dan sonra en yüksek işsizlik oranına sahip dördüncü ülke konumuna geldiğini de kaydetti.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar