TİSK Akademi'de bir araştırma
Felsefe "hiçbir şey göründüğü gibi değildir" der, (Kant, Hegel). O halde, bildiğimizi sandığımız çok şey de bildiğimiz gibi değildirÖ Mesela, "ekonomi büyüdükçe istihdam artar, işsizlik sorunu hafifler" değil mi? Çünkü, bildiğimiz bu.
"Ekonomi büyüdükçe istihdam azalır" ya da "ekonomi istihdamsız da büyür" gibi çok kişiye anlamsız gelebilecek "önermeler" ise bildiğimizin "içbükey" aynada kırılmış hâli. Bildiğimizin aslında kalın bir "ezberden" ibaret oluşu.
"Büyüyen ekonomi, büyüyen istihdam" ezberini bozan bir araştırmayı Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun 6. sayısı yayımlanan "TİSK Akademi" dergisinde okudum. Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Bedriye Saraçoğlu ile Milli Prodüktivite Merkezi'nden Dr. Halit Suiçmez "Türkiye İmalat Sanayinde Büyüme, İstihdam ve Verimlilik Sorunları"nı enine boyuna irdeliyorlar.
Son 20 yıllık dönemi (1988-2007) kapsayan araştırma, ekonometrik analizlere yaslanıyor. Bulgular ciddi ve anlamlı. İmalat sanayii ekonominin "çekirdeği". "Çekirdek enflasyonu" bile bu sektöre bakarak ölçmüyor muyuz? İstihdam da ekonominin "çekirdek" sorunlarından biri. O halde?
İstihdamsız ekonomi
Şöyle bir tablo: Reel sektörde (1997-2007) üretim yüzde 37, emek verimliliği yüzde 62 artarken, istihdam yüzde 16 oranında daralmış. Ücretler de 7 puan azalmış. Oysa, 1988-2007 döneminde ekonominin ortalama büyümesi yüzde 6.8. İmalat sanayiinde de yüzde 5.1.
Büyüme yetersiz de olsa büyüme. İstihdamı da ileri itmesi gerekmez mi? İtmiyor, aksine geriletiyor. Kritik tespit şu: Sektörel büyümelerin istihdam yaratma kapasitesi düşük. İstihdamdaki kronik darlığı verimlilik artışıyla açıklamak da anlamlı değil.
Saraçoğlu-Suiçmez'e göre artış görüntüsü yanıltıcı. Çünkü, teknolojik gelişme ve beşeri sermayedeki niteliksel gelişmelere değil, kamu kesiminde istihdam daralmasına, özel kesimdeyse sermaye donanımı ithalatına dayanıyor. Yani, son 10 yılda yüzde 67'lik emek verimliliği artışı görüntüsünün "gerçeği" bu.
Bütünden bağımsız değil
Ekonomideki büyüme, istihdam sorununun çözümü değil, sebebi. Böyle bir cümle kimilerine çok saçma, kimilerine çok iddialı gelebilir. Şahsi görüşüm ikincisi. Çünkü, araştırmada vurgulanıyor: Emek verimliliği artışının büyümeye katkısı çok zayıf, ciddi bir kalite sorunu var. Verimlilikle büyüme, büyüme ile istihdam artışı arasındaki ilişkiler kopuk.
Sermaye verimliliğinde de durum pek farklı değil. İmalat sanayiinde toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısı yüzde 10 civarında ve yetersiz. Emek kadar, bundan da önce, sermaye verimliliğindeki kalite sorunu, istihdamsız büyümenin ana sebeplerinden biri.
Vaziyet bu iken, güncel bir sonuç çıkaracak olursak, istihdam sorununu "işveren üzerindeki işgücü maliyetinin yüksekliğine" bağlayıp, hükümetlerden sürekli "teşvik" isteyen anlayışın temelsiz olduğunu söyleyebiliriz. Sorun işgücü maliyetlerinin çok ötesinde, çözümleri de çok başka. Ama, ekonomi âleminde bu "ezber" devam ediyor!
Araştırmadan bazı aktarmalarla sözü bitirelim:
"Son 20 yılda imalat sanayii istihdam ve yatırımda duraksama içinde. Üretim ve verimlilik artarken (kalite sorununu unutmadan, T.E) istihdam ve reel ücretler düşmüştür. İstihdamdaki düşüşlere göre ücretlerde daha büyük dalgalanmalar yaşanmıştır. Bu sonuç, Türkiye'de yaşanan büyüme olgusunun istihdam yaratmayan bir nitelikte olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir."