Tıp öğrencisi ve üzüm bağları...
Bizimle aynı iklim ve toprak yapısına sahip Gürcistan’da, gençler, ‘kısa zamanlı’ olarak üzüm bağlarında da çalışıyor…
Geleneksel yapıyı, teknolojiyle harmanlıyor. Bilgileniyor…
Şarapçılığın yanında, yeni bir alan olan “tarım turizmi”ni de geliştiriyor…
* * *
Bu sayede, hem okul masrafını çıkarıyor…
Hem ilelebet kazandıracak bir mesleğe/altın bileziğe sahip oluyor…
Hem de Gürcistan’ın, şarap ihracatından 200-250 milyon dolar, tarım turizminden ise 100 milyon dolarlık gelir elde etmesine katkı sağlıyor…
* * *
3’üncü sınıf tıp öğrencisi Gürcü arkadaşımız, bağ bozumunda, üzümün farkını şöyle anlatıyor:
1 dönümde buğday 1 birim kazandırırken, üzüm 6-7 birim kazandırıyor…
Üzüm 6 birim kazandırırken, kuru üzüm 16-20 birim kazandırıyor…
Kuru üzüm 16 birim kazandırırken, şarabın kazancı 60-70 birime kadar çıkabiliyor…
Tabi ki bunun için çalışmak gerekiyor!
* * *
35-40 milyar dolarlık dünya pazarında bizim şarap ihracatımız mı?
Hem okuyup hem çalışmak ve/veya hem çalışıp hem hobi-meslek edinmek isteyen gençlerimiz (ve bu sayede genç kalanlarımız) için ‘fırsat’ anlamına gelen yüzlerce ürünümüzden biriyken…
Ve…
Gürcistan’a göre daha büyük arazilere sahipken…
“Üretime ilgisizlik” nedeniyle, 5-6 milyon dolarda kalıyor!
* * *
Daha önce anlatmıştım…
Roma’nın 15 kilometre güneyinde yaşayan bir aileye konuk olmuştuk…
Fertleri arasında doktoru, müzisyeni, akademisyeni, öğrencisi olan 43 kişilik o ailenin, 87 yaşındaki büyükanne koordinasyonunda yaşadığı, 23 dönümlük arazide; sabahın 4’ünde başlamıştı hayat…
Koyunlar, ördekler, tavuklar hem otlanmak, hem de zeytinlik ve üzüm bağındaki zararlıları temizlemeleri için ağıl ve kümeslerden çıkarılmıştı…
* * *
3’ü üniversite, 2’si lise öğrencisi 5 torun ve yardımcılarının 40 koyunu sağmasına yardım ederek, sabah sporunu tamamlamıştık!
O koyunlar akşam okuldan/işten dönüldüğünde tekrar sağılacak ve elde edilen süt, torunların ‘bakterili peynir odasında’, kilosu 80 euroya kadar satılabilen, yıllanmış peynirlere dönüşecekti…
* * *
Üretilen ve 35 euroya müşteri bulan zeytinyağı ve şarabın bir kısmı karşılığında trampa sistemiyle alınan un ise, büyük gelinin ‘el yapımı’ makarnasına malzeme olmuştu!
* * *
O gün o aileyi yemek programına konuk alan ve çektiği programları dünyanın 32 ülkesine pazarlayan, gastronomi programı yapımcısı anlatmıştı:
“Tarımsal üretimi hobi olarak yapan binlerce aile var İtalya’da. Ciddi para da kazanıyorlar. Bu aileleri anlatıyoruz programlarda. Seyrettikten sonra Çin’den, Yeni Zelanda’dan gelip, o çiftlikleri sorup/giden aileler tanıyorum…”
* * *
İnşaata/savunma sanayiine ayırdığımız kaynağın yüzde 1’ini, okuyan, hiç olmazsa ziraat okuyan gençlerimizi ‘kısa zamanlı’ olarak bağlara/tarlaya yönlendirmek için ayırsak…
3-5 yıl sonra toplanacak meyveyi (bilgi/sermaye/üretim-geliştirme kültürü/sağlık…) tahmin dahi edemiyorum…