Tıp dünyası onlarla gurur duyuyor
Yurdumuzun dört bir yanında, fedakarca ve gece gündüz demeden çalışan tüm sağlık personelimize ne kadar minnettar olsak azdır. Tıp dünyanın en eski ve en değerli bilim alanlarından birisi. Bu bağlamda, Eczacıbaşı Topluluğu’nun 1959 yılında tıp alanında başlattığı ödüllendirme ve destek programı çok değerli bir gelenek.
Bilime katkı, başarıya ödül” geleneğinde 60 yıl
Ülkemizde tıp ve eczacılık bilimlerinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, 1959’da Dr. Nejat F. Eczacıbaşı tarafından dönemin çok değerli tıp hocaları Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli, Ord. Prof. Dr. Arif İsmet Çetingil, Ord. Prof. Dr. Muhiddin Erel, Prof. Dr. Reşat Garan, Prof. Dr. Sabih Oktay, Prof. Dr. Behiç Onul, Prof. Dr. Zafer Paykoç, Prof. Dr. Necmeddin Polvan’ın öncülüğünde bilimsel araştırmaları destekleme, başarılı bilim insanlarını ödüllendirme geleneği başlatılmıştı.
Altmış yıla ulaşan bu girişim kapsamında, dünya tıp çevrelerinde evrensel ölçütte başarı gösteren Türk hekimlerine 2002 yılından itibaren Eczacıbaşı Tıp Onur Ödülü verilmesi benimsendi. Eczacıbaşı Tıp Onur Ödülü’nün ilki Prof. Dr. Münci Kalayoğlu’na, ikincisi Prof. Dr. Olcay Neyzi’ye verildi. Prof. Dr. Masel Mesulam da Eczacıbaşı Tıp Onur Ödülü alan üçüncü bilim insanı oldu.
Bülent Eczacıbaşı - Marsel Mesulam
2002 öncesinde, “Cumhuriyet Dönemi Tıp Ödülü” adıyla verilen ödülü, 1982 yılında Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet, Dr. Refik Saydam, Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman ve Ord. Prof. Dr. Akil Muhtar Özden, 1988 yılında Prof. Dr. Muzaffer Aksoy, 1992 yılında ise Prof. Dr. Gazi Yaşargil almıştı.
Onur Ödülü Prof. Dr. Marsel Mesulam’a
8. 11.2009 tarihinde İstanbul’da İş Sanat’ta düzenlenen, 60 Eczacıbaşı Tıp Ödülleri töreninde Tıp Onur Ödülü Prof. Dr. Marsel Mesulam’a takdim edildi. Prof. Dr. Mesulam, davranış nörolojisi ve demans (bunama) biyolojisi alanlarında yaptığı çığır açıcı buluşlarıyla tüm dünyada tanınan başarılı bilim insanları arasında yer alıyor. İlk kez Prof. Dr. Mesulam tarafından tanımlanan demans hastalığının bağımsız bir formu olan “primer progresif afazi sendromu” tıp bilim tarihinde “Mesulam hastalığı” olarak anılıyor.
Faruk Eczacıbaşı - Ahmet Höke
Robert Kolej’i bitirdikten sonra Harvard Tıp Fakültesi’nden mezun olan ve akademik kariyerini Chicago’da Northwestern Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde sürdüren Prof. Dr. Mesulam, hâlen kendi adıyla anılan Mesulam Kognitif Nöroloji ve Alzheimer Hastalığı Merkezi’nin direktörü ve Nöroloji Bölümü Davranışsal Nöroloji biriminin başkanı olarak görev yapıyor.
Bilimsel Kurul’un değerlendirmeleri sonucunda 2019 Tıp Bilim Ödülü ise, çalışmalarını periferik nöropatilerdeki akson dejenerasyonu ile periferik sinir sistemindeki Schwann hücreleri ve sinir yenilenmesi üzerine yoğunlaştıran Prof. Dr. Ahmet Höke’ye verilirken, Tıp Teşvik Ödülü’nü Doç. Dr. Uğur Canpolat, Bilimsel Araştırma Destek Ödülü’nü Doç. Dr. Ceyda Açılan Ayhan, Tıp Öğrencileri Proje Ödülü’nü de Sena Alptekin kazandı.
Nejat Eczacıbaşı’nın inanç ve heyecanı devam ediyor
Ödül töreninde konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, “Sanayi alanındaki girişimlerimiz, sosyal alandaki yatırımlarımız ile bir ağacın birbirini besleyen dalları gibi, birbirine karışarak hep göğe yükseldi. Başarısını, yarattığı toplumsal değer ile ölçen kurucumuz Nejat Eczacıbaşı’nın inanç ve heyecanı, bugün hepimizin ruhuna canlılık vermeye devam ediyor” diye konuştu.
Plastiğe karşı en büyük adım Unilever’den geldi
Dünyanı en büyük FMCG şirketlerinden Unilever, plastik atıkları azaltma ve döngüsel bir ekonomi yaratmak için çok iddialı bir adım attı. Türkiye’de Omo, Dove, Domestos ve Knorr gibi markaların üreticisi olan Unilever, 2025 yılına kadar 100 bin tondan fazla plastik ambalaj malzemesini ortadan kaldıracağını duyurdu. Kuruluş bundan böyle, sattığından daha fazla plastik ambalajı toplayarak işleyecek.
Unilever Dünya Başkanı Alan Jope bu kararı, “plastiğimiz bizim sorumluluğumuz. Bu nedenle, döngüsel bir ekonomiye yönelme çabalarımızın bir parçası olarak, sattığımızdan daha fazlasını geri toplamayı taahhüt ediyoruz” cümlesiyle duyurdu.
Üçlü bir çerçeve
Unilever, plastiksiz bir dünya yaratmak için üçlü bir çerçeve içinde çalışacak.
Kuruluşun, “Daha Az Plastik, Daha İyi Plastik, Plastiksiz Çözümler’ terimleriyle özetlediği bu yaklaşımın kısa sürede etkin sonuçlar getirmesi bekleniyor.
- Daha Az Plastik (Less Plastic)
Unilever, plastiklerin yüzde 75’ini ortadan kaldıran yeni Cif Eco-yedek paket gibi konsantre ürünler geliştiriyor. Bu doğrultuda, Güney Doğu Asya’da mobil otomatlar ile mağazalar ve üniversitelere şampuan ve çamaşır deterjanı için doldurma istasyonları kuruyor.
Türkiye’deki Omo ve Yumoş’ ambalajlarındaki plastik yüzde 50 oranında azaltılmış durumda.
- Daha İyi Plastik (Better Plastic)
Unilever, Axe (Lynx) ve TRESemme tarafından kullanılan ve geri dönüşüm tesislerinde optik tarayıcılar ile siyah plastiklerin geri dönüştürecek bir teknolojiye sahip.
Yüzde 100 geri dönüştürülmüş plastikten yapılan ve bir depozito programı ile toplanan Lipton ‘Festival Şişesi’ gibi öncü ürünler piyasaya sürüyor.
Türkiye’deki Knorr çorbalar, Unilever’in dünyadaki ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajında üretiiliyor.
- Plastiksiz Çözümler (No Plastic)
Unilever, plastiksiz bir üretim için, katı şampuan, yedek diş macunu tableti, karton deodorant kutusu ve bambu diş fırçası gibi pek çok inovatif ürünü piyasaya sundu.
Tüketicilerin evlerinden yeniden kullanılabilir ürünler toplamanın ve yollarını araştıran Loop platformunun imzacıları arasında yer alan kuruluş, ülkemizde de bazı ürünlerini cam ambalajlı olarak pazarlıyor.
İstanbul yine dev bir sanat etkinliğine tanık olacak
2002 yılında kurulan Sakıp Sabancı Müzesi, ülkemizin en önemli sanat otoritelerinden Nazan Ölçer’in yönetiminde İstanbul halkına dünya çapında sergiler, deneyimler sunuyor. 17 yıldır, Akbank ve Sabancı Holding’in kesintisiz desteğiyle yerli ve yabancı sanatçılarımızı sanatseverlerle buluşturuyor.
Sakıp Sabancı Müzesi sayesinde, 2005’te Picasso, 2008’de Salvador Dali, 2013’te Anish Kapoor, 2014’te Joan Miro ve 2017’de Ai Weiwei gibi efsanevi isimlerin eserlerini yakından görme imkanı bulduk.
Bu sanatçılara, en son performans alanında bir yıldız olan Marina Abramovic eklendi. 2020 Ocak ayının sonlarına doğru Abramovic ve ekibi İstanbul’a gelecek. Sabancı Müzesi’nin üç katında farklı deneyimler yaşatacak bir projeye imza atacak. Marina Abromovic Vakfı ile birlikte yürütülecek çalışmada Türk sanatçılar da yer alacak.
Yeni bir 10 yıla girerken yeni başlangıçlar zamanı
2020’ye girmek üzereyiz. Yeni 10 yılın gelişiyle hepimiz yeni başlangıçları, hayalleri ve isteklerimizi düşünüyoruz. Değişmek istiyoruz. Geçtiğimiz günlerde, İstanbul’a gelen Jotun Global Renk Uzmanı Lisbeth Larsen de bu “değişim ihtiyacına odaklandı.
‘Yeni 10 yılın başlangıcı, bizi çevreleyen renklerin enerjisiyle bir araya geldiğinde değişim ve dönüşüm için en anlamlı zaman.’ diyen Lisbeth Larsen. Renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkisini şu sözlerle özetledi:
‘Renklerin enerjisi, umutlarımız ve kararlarımızla harmanlanır. Daha çok seyahat etmeye ve öğrenmeye dair duyduğumuz isteği, daha duyarlı ve sakin olma ihtiyacımızı, hayatımızda yaratıcı gücümüz ve hayal etme ihtiyacımıza daha fazla yer açma kararlılığımızı yansıtır.’