TİM ve TİSK’ten uyarılar

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

Türkiye’nin iki önemli işveren kuruluşu Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Türkiye İhracatçılar  Meclisi’nden (TİM) imalat sanayimizin yapısıyla ilgili önemli uyarılar geldi. TİM’e göre henüz yeterli olmasa da ülkemizde dijital ekonomi ve ticareti gelişiyor. TİSK’e göreyse imalat sarayimizin yapısı hızla değişiyor. Ancak, rekabet gücünde aşınma var.

TİM’in “Geleceğe Yönelik Makro Trendler Raporu”na göre internet ekonomisinin milli gelire katkısı 2010 yılında 12 milyar dolara  ulaşmış durumda. 2016 yılı büyüklük beklentisi ise 31 milyar dolar. Böylece, internet ticaretinin payı yüzde 1.7’den 2.3’e yükselecek. Ancak küresel ekonomilerle kıyaslamada  ise düşük. Dünyada bu alannda 2016’da dünya beklentisi toplam tucaretin yüzde 14’ü. Oysa Türkiye’de internet  kullanıcısı sayısı 36 milyona ulaşmış büyüklükte...

TİM’in çalışmasında nitelikli işgücü eksikliği yönünden ülkemizin önemli problemi olduğu ve bunun giderek arttığı belirtiliyor. TİM araştırması imalat sanayiinin katma değer yoksulu haline geldiğinin de altını çiziyor. Araştırma 1980-2008 yılları arasında imalat sanayiinde sektör paylarının büyük değişim gösterdiği belirtiliyor. Tekstil,  petrol ürünleri, kimya ve ilaç sanayi payları azalırken, metal eşya ve makine-techizat sektörlerinin paylarında artış gözleniyor.

Hızlı yapısal değişime bağlı olarak rapora göre, “Katma değer yoksulluğu” gündeme geliyor. Bunun sonucunda ülkemiz yığınsal üretimde öne çıkarken, birim karlılığı bununla ters orantılı olarak geriliyor. Uluslararası  “Karşılıklı Üstünlükler Endeksi” RCA’ya göre yapılan, rekabet gücü ölçümlenmesinde ülkamiz tekstil ve demir-çelik sektörleri yüksek rekabetçi çıkıyor. 2023 için “en ümitvar sektörler” bilindiği gibi ilaç, makine kimya ve taşıt araçları sektörleri olarak  belirlenmiş durumda. Oysa, taşıt araçları ve makine imalatında ülkemizin RCA değeri düşük çıkıyor.

TİSK’in çalışması ise firma rekabet gücünü besleyen kar oranlarının olumsuzlaştığını ortaya koyuyor. Ekonominin kılcal damarları olan KOBİ’lerin net kar/öz kaynak ve net kar/aktif toplamı açısından sonuçları olumsuz gelişiyor. Orta ve büyük boy firmaların verileride benzeşen bir yapıyı ortaya koyuyor.

TİSK verileri Türkiye’nin tasarruf yaratmada da gerilediği sonucunu veriyor.  Yüzde 20’lik beş hanehalkı dilimden dördünde gerileme gözlenirken sadece en yüksek gelir  dilimindeki yüzde 20’lik kesimde tasarruf artışı söz konusu. Olumsuzluğun küresel kriz öncesi 2007 yılına göre artması da bir başka saptama. Oysa, bizimde aralarında bulunduğumuz Gelişmekte olan Ülkeler grubunun birçok ülkesinde tasarruf oranlarında artış gözleniyor.

TİSK veTİM, bu iki işveren kuruluşun uyarıları bu belirtilen alanlarda yapılması gerekenler olduğunu açıklıkla ortaya koyuyor. Bu sorunların ele alınıp buna uygun reformlarla tasarruf gücümüzü eski dönemlerde olduğu gibi yüzde 20’ler seyiyesine çıkarma gayreti içinde olmalıyız. Ayrıca, reformlarımızla ürünlerimizde katma değer artışı ve rekabet gücü artışının sürdürülebilirliğini artırmalıyız.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar