TİM Başkanı'nın açıklamaları
Daron Acemoğlu'nun zenginlik üretmenin temelinde "işleyen kurumlar" bulunduğuna ilişkin tezini ilgiyle izliyoruz. Bu bilim insanımıza göre, ülkelerin zenginliği, sahip oldukları kurumların güçlenmesi, yapı, işlev kültür bütünlüğü içinde insan ve sermaye kaynaklarını üretim sürecinde etkin kullanılmasına bağlıdır.
Acemoğlu'nun anlatımı ile, "…açık ve demokratik kurumları ortaya çıkartamayan ülkeler, gelişmelere ayak uyduramıyor."
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ekibinin kamuoyunu bilgilendirme toplantısını izlerken, yukarıda çok özetle aktardığım ölçüleri referans aldım. Çıkardığım dersleri de sizlerle paylaşmak istiyorum.
TİM'in yaptığı açıklamaların belirleyici yönü, her yıl medya mensuplarını çağırarak, bir yıllık etkinlikleri hakkında "hesap verme geleneğini" yaratmış olmalarıdır.
Kurumların "açıklık ilkesine" ne kadar sadık kalabildikleri önemli bir ölçüdür. Hesap verebilir olmak özgüven gerektirir; TİM'in her yıl bir önceki yılın sonuçlarını değerlendirmesi, sonraki yılların "potansiyellerini" ortaya koyabilmesi, potansiyel hedeflere "ulaşabilme" ve "erişebilme" koşullarını sorgulaması özenle not edilmesi gereken noktadır. Parasal kaynaklarını kolektif özveriden sağlayan bir kurumun, harcamalarını nerelere, niçin ve nasıl yönelttiğinin hesabını vermesi, açık kurum yaratmanın ilk adımıdır.
Hedef-odaklı yönetim
Bir başka olumlu gelişme, "hedef-odaklı yönetim" anlayışının TİM ekibi tarafından içselleştirilmiş olmasıdır. Önceki yönetimlerin 2023 yılı için öngördüğü simgesel 500 milyar dolarlık hedef; yeni yönetim tarafından benimsenmiş; "kurumların devamlılığı ilkesine" sahip çıkılmış; "…enkaz devraldık" söylemine sığınan "kasaba kültürü" tuzağına düşülmemiştir.
Açıklamalarda altı çizilmesi gereken gelişmelerden bir diğeri de, "…başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesinin" unutulmamasıdır.Bu nedenle, "öngörme ve önlem alma disiplininin" adımları atılmıştır. Örneğin, Tınaz Titiz'in başkanlığında illerde yapılan "ortak akıl toplantıları", bize bugünkü durumu anlama, geleceği daha sağlam bilgiler üzerinde kurma olanağı verebilir.
TİM'in yaptığı açıklamalarda öne çıkarılması gereken ve titizlikle izlenmesinde yarar umulan başka bir gelişme de, Dış Ticaret Danışma Merkezi gibi, "iş istihbaratı" yapacak kurumsallaşmanın gereğini öne çıkaracak bir yapı oluşturulmasıdır. Örneğin İsveç'te Lund Üniversitesinin yıllardır "iş istihbaratı" konusunda ileri düzeyde eğitim yaptığını biliyorum. İş istihbaratına temel olacak kurumsal yapıların geliştirilmesini izlemeliyiz; bu konuda atılan olumlu adımların ne kadar ileriye götürülebildiğini sorgulamalıyız.
Çevre ülkelerde ve diğer yeni pazar alanlarına yönelik çalışmalar kadar, gelişmiş ve "nitelik kazandıran pazarlarda" ihracata derinlik kazandırılması düşüncesi de, açıklamalarda ayağı sağlam basan tutumlarından bir başkasıydı. AB Ülkelerine yapılan ihracatta görece gerileme yanında, bu ülkelerde yüksek gelirli orta sınıfın kaliteyi artıran talebinden uzak durmamak gerekiyordu. Belli alanlara aşırı değer vererek, diğer gelişmeleri ihmal eden azgelişmiş tutumun tuzağına düşmemek gerekiyordu. Çok yönlü bakış ihracatla ilgili arayışların odağına yerleşmişti; bu tutum güçlendirilerek geliştirilmeliydi.
Kuralları yazan öznelerden biri olmalıyız
Gözden ırak tutulması gereken bir nokta da, Büyükekşi'nin açıklamasında, "…kuralların yeniden yazıldığı bir dönemde olduğumuzun farkında olmalıyız; o kuralların yazılışında bizde katkı yapmalıyız" saptaması idi. Gelişmelerin "nesnesi" değil, "öznesi" olmalıydık.Ama bu niyetin hayata taşınabilmesi için, dosyalarımıza hakim olmamız gerekir.Bu da ciddi ön hazırlıkların yapılması ile mümkündür.
TİM'in açıklamalarında serbest ticaret antlaşmalarından kur politikalarına, tasarruf açığından Çin faktörüne daha bir dizi temel sorun üzerinde duruldu. Anlatılanları arşivimize alıp, gelecek yıl yapılacak toplantıda baz yıllara göre sorgulama yapmalıyız… Bu açıklık politikası ve işleyen kurum yaratma çabası hepimizin ortak sorumluluğudur… Güncel rakamlara takılıp, tartışmaları sığlaştırma yerine, geleceği güven altına alacak temel dinamikler üzerine yoğunlaşmalıyız…