Tıkanıklık aşılıyor, reformlar hızlanıyor…
Bir okurum mailinde, “Yazılarınızda sürekli eğitim reformundan bahsediyorsun. Biraz açar mısın?” demiş…
* * *
Basitçe anlatayım…
Devletin ‘yurtlar’ açması, basit bir adımdır ama bir reformdur...
Devletin, üniversite öğrencilerini sahipsiz bırakmaması, sahip çıkması en büyük eğitim reformudur...
Sahip çıkma işlevini başkalarına bırakmaması en büyük reformdur...
Devletin, bu yatırımları yük/maliyet görmemesi bir reformdur…
Sistemdeki açıkları kapatmayıp, tıkanıkları ortadan kaldırmayıp; sistemin açıklarından, tıkanıklığından faydalanıp, “Devletin yükünü alıyoruz” diyenlerin, devlete/millete çıkardığı maliyet ortadır…
* * *
Ayrıca…
Sanayisi gelişmiş ülkelerdeki gibi ortaokuldan itibaren tek dönemlik zorunlu staj modeline geçiş bir reformdur...
300 binin üzerinde eğitim fakültesi mezunu atama beklerken, eğitim fakültelerindeki yığılmayı mesleki eğitimle önlemek, gençlerimizi meslek edinmeye zorlamak bir reformdur...
Üniversitelerde sadece teori değil, haftada birkaç gün alanda, fabrikada, iş yerlerinde 'staj' adı altında eğitimi zorunlu tutmak ve enerji dolu gençleri ekonomiye kazandırmak bir reformdur...
* * *
Ayrıca…
İlkokuldan itibaren, öyle haftada 1 saat değil, Singapur modeli gibi ‘yabancı dil’ ağırlıklı eğitim vermek bir reformdur...
Üniversitelerde haftada 2 saat değil, 20 saat yabancı dil eğitimi vermek bir reformdur...
* * *
Ayrıca…
Üniversite öğrencilerine, teknoloji geliştiren ülkelerin sanayi kuruluşlarında ‘staj’ imkanı sağlanabilmesi bir reformdur…
İş dünyasını temsil eden STK’ların bu aşamada devreye girmesini, bu imkana zemin hazırlamasını, gerektiğinde burslar vermesini sağlamak bir reformdur…
* * *
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Oda ve Borsa Başkanlarını kabulünde söylediği gibi, rekabet gücümüzü ve refahı artırmamız gerekiyor…
* * *
Rekabet gücümüzü artırmak ise mevcut kültürel yapımız ve mevcut alışkanlıklarımızın getirisiyle, isteğe/keyfe bırakıldığında olmuyor...
Zorunluluk gerekiyor…
Mesela tasarruf eksiğimiz…
BES'i zorunlu tutmasak ‘tasarruf’ yapamadığımız/yapmadığımız görülüyor…
Evinde iki araba olup, “Bu maaşla, nasıl tasarruf edeyim!” diyen çoğunluğun, ‘ölümüne tüketim’ alışkanlığından kurtulması/kurtarılması gerekiyor…
Eğitim reformunun önemi burada da ön plana çıkıyor…
Çalışmadan/sistemin açıklarından faydalanıp kazanmanın yanlış olduğu anlayışının ve kültürünün de eğitimle aşılması gerekiyor…
* * *
Yine Cumhurbaşkanımızın, iş yapmadan oturan kamu personelini kastederek, “Devletin malı deniz, yemeyen domuz. Girdin, ömrün sonuna kadar orda kal. Böyle bir şey olmaz” şeklindeki cümlesi, çalışma kültürü oluşturmada farklı yolların da deneneceğini gösteriyor.
* * *
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oda başkanları ile sohbet ederken ayrıca, “Deneyim sahibi olduk. Dersimize de iyi çalıştık. Ekonomide ne gibi aksamalar var, gayet iyi biliyoruz. Bu aksamaları gidereceğiz. Düşüneceğiz ve aklımızı kullanacağız…” diyor…
* * *
Yakın zamanda açıklanması beklenen yeni teşvik uygulaması ise reformların hızlanacağının ve uzun zamandır beklediğimiz iklime gireceğimizin sinyalini veriyor.
Yatırım aşamasında kullanılan kredinin faizinin hibe olarak ödenecek olması, yatırım çerçevesinde üretilecek ürüne devletin alım garantisi vermesi, yatırımın yüzde 49’a kadar olan kısmına devletin ortak olacak olması, zorunlu BES ile 10 yılda 90 milyarlık tasarrufun hedeflenmesi gibi maddeler, hükümetin tüm aksaklıkları belirlediğini ve bu aksaklıkların üzerine gideceğini doğruluyor…
Görünen o ki yaşadığımız süreçte tıkanıklık giderilecek, reformlar hızlanacak.